Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka).

1.	ıkra'	: oku
2.	bi ismi	: ismi ile, adıyla
3.	rabbi-ke	: senin Rabbin
4.	ellezî	: o ki, ..... olan
5.	halaka	: yarattı Yaratan Rabbinin adıyla duyur.

Halakal insâne min alak(alakın).

1.	halaka	: yarattı
2.	el insâne	: insan
3.	min alakın	: bir alaktan, bir yere bir noktadan bağlı olan şeyden, döllenmiş hücreden, embriyodan. Kelimemiz burada alak.. alak; devredilen, evrilme sürecine giren, ...la ilişkili olan.. yani döllenen yumurtanın kendisi.. 1-İnsanı tetiklenmiş bir düzenden yarattı. Tetiklenmişten kasıt şu; barut ve ateş.. amaç ortaya patlama çıkartmaksa bu ikisi birlenir.. bu ikisi patlamanın belkide en etken elemanlarıyken, birlenmedikleri sürece patlamayı oluşturamayacaklardır.. Mevsimlerden bahar, tetikleyicidir.. Ağaçların çiçekleri ve çiçeklerin güllerin tetikleyicisi.. Isı ve ışığın kuvveti giderek artarken, doğa mesajı alır ve süreç başlar..

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Ikra’ ve rabbukel ekrem(ekremu).

1.	ıkra'	: duyur
2.	ve rabbu-ke	: ve senin Rabbin
3.	el ekremu	: en çok kerem sahibi, sonsuz kerem sahibi

Duyur, Rabbinin güzellliğini.

Ekrem.. güzel (cömert, değerli, eli açık)

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Ellezî alleme bil kalem(kalemi).

1.	ellezî	: ki o
2.	alleme	: öğretti
3.	bi	: ile
4.	el kalemi	: kalem O' dur bilmeyi öğreten. Kalem; bildiğim kadarıyla kalem, kalemden kastın bilgi olduğunu düşünüyorum.. Ali imran 44 te geçen kalemlerin atılmasını, bilginin ortaya dökülmesi olarak olarak anlıyorum.. şöyle ki,  Bu, gayb haberlerindendir ki, sana vahyediyoruz. Onlar, Meryem'in bakımını kimin üstleneceğini belirlemek için kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Çekiştikleri sırada da yanlarında değildin. Onlar meryemin bakımını kimin üstleneceğini hakkında aralarında fikir alışverişi yaparken.. bu bilgi yarışında kişiler bilgisini, seçmek veya seçmemek, destek olmak ya da ardı sıra kaçmak içinde kullanmaktadır.. zaten aralarında bir çekişme var.. bu çekişmede ihtimal ki, galip gelen meryemin bakımından kendini kurtarmış olaca veya meryeme bakmaya hak kazanmış olacak.. haliyle kurnazlıkta bilmenin bir yönüdür zeki olmakta.. Yaradan herşeyi kalemle öğretir dersek.. ki, matematik kimya simya fen teknoloji vs her neyse.. ne İbrahim elçi nede Muhammed elçi kalem ile bir bilgi almışta değillerdi.. Ben kalemi her tür bilgi olarak anlıyorum, kafasına elma düştükten sonra yerçekimini bulan adamı, hamamda tasın suya batmamasını izlerken anında bilgiyi fark edişini..

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selamlar ..

 EVET O BÜYÜK SÜREÇ BAŞLAMIŞTIR GAZAMIZ MÜBAREK OLA. 

     sayın prangasız fazla söze gerek yok icaat gerek dedi.... ve başladı.

   

3.	Ikre' ve rabbükel'ekrem

  senin rabbin ekrem dir.

  

4.	Elleziy 'alleme bilkalem

 kalemle yazmayı öğretendir.

5.	Allemel'insane ma lem ya'lem O, insana bilmediği şeyleri öğretti

    senin rabbin sanıldığı gibi eli sıkı falan değil. aslında o çok cömerttir. sen neden diye soruyorsun. bu rabb neden birilerini bakıyor diğerlerini bakmıyor. birileri neden başkalarına muhtaç  .. o kalemle yazı yazmayı öğretti. aslında bilgi toplanılan bir yere konulan sonra paylaşılan şeydir. kalemle yazmayanlar hüsrandadır. o allah bilgiyi her insana verdi her insan kendi hesabını bilir. bir başkasına ihtiyacı yok  kalem bilginin anahtarıdır.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sağolasın Takva.. yarım yamalak bile değil, arapça hakkında tek kelime bilmeme ile devam edelim.. çarpıldık çarpılacağımız kadar, bundan sonrasında bakalım artık nereye kadar? Aslında benim yapmaya çalıştığım şu.. mevcut meallerin zihnimde karşılığını bulabildiklerimi aktarmak.. yoksa meal vs bizim, en azından benim haddime mi.. neyse devam ile..

Allemel insâne mâ lem ya’lem.

1.	alleme	: öğretti
2.	el insâne	: insan
3.	mâ	: şey
4.	lem ya'lem	: bilmiyor İnsana bilmediğini öğretti. Allah insana bilmediğini öğretti derken insanın bilmediği neydi? Elbette yol yordam, fen teknoloji vs.. Allah kullarına bilmeyi önce insanın içine koymuş.. vicdan akıl sonra elçiler ve sonra ilham.. balarısına vahyetti... yani o hayvanın benliğinin içine bilmeyi otomatik olarak yerleştirdi.. o hayvanın ne kalemi oldu, nede silgisi.. Allah balarısına kalem ile öğretti dersek haddi aşmışolur muyuz bilmem, o bilenlerin işi.. ama burada ben anlayışımca, Allah balarısına kalemle öğretti diyebilirim ve derken kalemi yine bilgi, bilmek olarak anarım..ama şimdilik...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Kellâ innel insâne le yatgâ.

1.	kellâ	: hayır
2.	inne	: muhakkak
3.	el insâne	: insan
4.	le	: mutlaka, gerçekten
5.	yatgâ	: azgınlık yapar

Hayır insan mutlaka azar.

En reâhustagnâ.

1.	en reâ-hu	: kendini görmesi
2.	istagnâ	: müstağni, Allah'a ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanması Kendini, kendine yeterli gördüğü için. İnne ilâ rabbiker ruc’â. 1. inne : muhakkak 2. ilâ rabbi-ke : senin Rabbine 3. er ruc'â : dönüş Kuşkusuz dönüş Rabbinedir. İnsan, velev ki kendini tam bilmiş gördüğünde, onun karşına getirilen her ne olsa ona burun kıvırmakta üzerine yoktur.. ister ayet getir, ister vicdan ya da akıl getir veya tut mucizeleri getir.. fayda vermez.. yol yordam tarz konusunda kendince emin olan adamı, ne etseniz çeviremezsiniz.. misal, sistem insana zulm ediyor.. bunu diğerlerine aktardığınızda onu yaşayanlar doğru tepki verirken, diğerleri bunun imkan dışılığından dem vuruyorlar.. Buradaki kendini üstün görme hastalığı, insanın Allaha karşı, insanın insana karşı duruşunu da anlatıyor olabilir.. zannımca burada anılan kendini üstün görme illeti, Yaradanın öğretisine burun kıvırmak olsa gerek diye düşünüyorum..

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selamlar .

   kitapta ibrahimine an çünkü o çok yumşak huylu biri idi. diyor allah sen devam et. allah hakkını zayi etmez. prangasız.

     yeterki ona selim bir kalple yönel niyetini allah açığa çıkartır.   senin bir kelime arapça bilememen önemli değil allahı biliyorsunya o yeter. allah bir kalbe esenlik verdimi taşar coşar dile gelir...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

E reeytellezî yenhâ.

1.	e	: mı, mü
2.	raeyte	: sen gördün
3.	ellezî	: o kimse, o ki
4.	yenhâ	: nehyediyor, engelliyor, men ediyor

Gördün mü o yasaklayanı,

Abden izâ sallâ.

1.	abden	: bir kul
2.	izâ	: olduğu zaman
3.	sallâ	: namaz kıldı

İnsanlığının/kulluğunun şuuruyla davranırken..

Salat tek kelime ve genel çerçeve ile kulluğun/insan olmanın şuuru..

Kellâ, lâ tutı’hu vescud vakterib. (SECDE ÂYETİ)

1.	kellâ	: hayır
2.	lâ tutı'hu	: ona itaat etme
3.	ve uscud	: ve secde et
4.	ve ikterib	: ve karib ol, yakın ol

biri kulluğunun şuuruyla hareket ederken diğerinin o kişiyi engellemesi ve engellerken ihtimal ki Allahın varlığından da adı gibi emin olmasına rağmen, cehennemlik bir dönüşü kendine yakıştırmaması, kendine dünyada verilenin katlarının ahrette de kendine layık olduğunu düşünmesi(ihtimal ki ahret varsa diye) o bireye en doğru davrananım zannını yapıştırıyor.. burada olan secde ve yakınlığın, üst ayetlerde de geçen bilme ve bilme sonucuyla direkt alakalı olduğunu düşünüyorum.. gerçeği bilmeye yakın olmak, yakın olmaya da secde hali diyebilirim.. hesap kitapla karşılaşmaya, inanmaktan ziyade bilmek, doğru tavrı ortaya koyma sebebidir diye biliyorum.. arada yazmadığım ayetler var onları genelde nasıl anlaşılıyorsa öyle anladığım için yazmadım..

yani buradaki secde et ve yaklaş emrinin bir ritüel ve türevleri değil aksine, bilerek davran ve haliyle( senin elinde olmayan, yaklaşmayı sağlayacağından dolayıdır.. sebep sonuç ilişkisi) yakınlardan ol..(olursun).. vicdanının aklının emrettiğine ve bilmeye sarıl.. olarak anlıyorum..