HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Hırsızlık yapanın ellerini kesin mi? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
halukgta
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 25 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı halukgta

Kur’an öyle bir kitap ki, aklıyla ondan istifade etmeye çalışanlara, bir şifa, yol gösterici, rehber, aklını kullanmayıp, beşerin sözlerine delil aramak adına, hurafeleri geçerli kılmak için, kelimelerin ardına saklanıp bakanlara da, adeta yoldan çıkarıcı, saptırıcı daha açıkçası niyete, amaca, gönlüne göre hitabeden bir nur, eşi benzeri olmayan bir imtihanın rehberidir.

 

 Şimdi sizlere bir ayeti hatırlatmak, daha sonrada bu ayet üzerinde sizleri çok hassas, dikkatle hiçbir etki altında kalmadan, kur’an bütünlüğünde, düşünmeye davet etmek istiyorum. Çünkü bu ayete öyle anlamlar veriyoruz ki günümüzde, Kur’an ın özüne, yani bütününe ters düşüyor.

Maide 38: Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir.

Gerçekten Allah bu ayette hırsızlık yapan kadın, erkek bizzat ellerini kesin diyor olabilir mi? Yoksa ellerini kesmek bir deyim olmasın sakın. Örneğin kur’an da geçen bazı deyimler vardır, ayaklarını kaydırdı, ayaklarımızı yere sağlam bastır, adaleti dimdik ayakta tutmak, kökünü kesmek, sağır kesilmek, kulak kesilmek, ardını arkasını kesmek, kökleri kesilmek, simsiyah kesilmek, ümidi kesmek. Kur’an bu yöntemi çok kullanır ve üzerinde düşünerek, Kur’an bütünlüğünde verdiği örnekler yoluyla, ayetleri anlamamızı sağlar. İşte imtihanımızın en zor kısmı da bu olsa gerek.

Gelelim ayete. Bu ayette yazıldığı gibi, hırsızlık yapanların, kadın erkek ayrımı yapmadan ellerini kesin diyor olabilir mi Allah? Hiç uyarı yapılmadan, tövbe etmesine zaman tanımadan, pişman olmasına zemin hazırlamadan, hırsızlıkta yakaladığınız kişilerin ellerini hemen kesin diyor olabilir mi? Ayete dikkat edin çoğul anlamda, yani her iki elden bahsediyor. Eğer Allah hırsızlık yapanın gerçek anlamda elinin kesilmesini isteseydi, detay vererek şu şartlar oluştuğunda bir elini, bu şartlar olduğunda iki elini kesin diye, açıklama yapmaz mıydı rehberinde? Bu Kur’an adaleti ile kur’an ın anlatım, açıklama, hüküm verme şekline uyuyor mu?  Düşünmeye başlamadan öncede, bu ayetin devamına bakalım, acaba Allah hırsızlıktan vazgeçip, tövbe edenler için nasıl bir açıklama getirmiş?

Maide 39: Kim (bu) haksız davranışından sonra tövbe eder ve durumunu düzeltirse, şüphesiz Allah onun tövbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.


Lütfen şimdi düşünmeye başlayalım. Hırsızlık yapan bir insanın ellerini, ona mühlet vermeden, zaman tanımadan kestik. Bu insanda yaptığı bu yanlışı anladı, farkına vardı, Allaha tövbe edip vazgeçti. Allah bile ben tövbesini kabul ederim diyor. Bu durumda bu insanın tövbe etmesi, ellerini geri getire bilir mi? Elbette getirmez, bakın bu ayet ile bir önceki ayeti karşılaştırdığımızda, Maide 38. ayette geçen, ellerinin kesilmesi sözünden, bizzat ellerinin bıçakla kesilmesini anlarsak, devamındaki ayetle bütünlük arz etmiyor.

 Demek ki ellerinin kesilmesi bir deyim, benzetme, teşbih bu durumda, başka bir anlamı olmalı. Örneğin bugünde bizlerin kullandığı bir deyim vardır, ellerini ayaklarını kestiler. Bu sözün anlamı artık bizlere uğramıyorlar, gelmiyorlar, onlarla ilişkimiz kalmadı anlamındadır. Ne dersiniz yukarıdaki ayette geçen, ellerini kesin sözünden, başka bir şey anlatıldığı sizce de çıkmıyor mu ortaya. Gelin onu daha iyi anlamaya, netleştirmeye çalışalım, Rabbimin izniyle.

 

 

Şimdi Kur’an bütünlüğünde düşünmeye devam edelim. Sizlere sormak isterim, Kur’anı anlayarak okuyan bir insan isek ve bu bilgiyi Kur’an süzgecinden geçirdiğimizde, şöyle bir soru sorsak kendimize ve desek ki; Zina yapmak mı daha büyük bir suç Allah katında, yoksa hırsızlık yapmak mı? Elbette bunun ayrımını yapmak bizlere düşmez, ikisi de suçtur. Bize düşen aklımızı ve mantığımızı Kur’an ışığında kullanmak olmalıdır. Hatırlayalım Nur suresi 2. ayetinde Allah ne diyordu?

 

Nur suresi 2: Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahi ret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.

 

Dikkat ediniz tıpkı, Maide suresi 38. ayette olduğu gibi, hem kadından hem de erkekten bahsediyor. Yani hırsızlık yapan ya da zina yapan erkek ve kadın diye başlıyor her iki ayet. Sizce hırsızlık yapan için ellerini kesin, zina yapanlar için ise, yüz kırbaç vurun hükmü arasında büyük bir fark görülmüyor mu? İki suç içinde Allah eğer vazgeçerler ve bağışlanma dilerlerse onları affedeceğini söyler bizlere. Bu durumda zina yapan, yanlışını anlayıp, bir daha bu suçu işlemediğinde kaybı belki vücudunda biraz acı, geçecek olan yara izleri, nefsinin ızdırabı, üzüntüsü olacaktır, ya hırsızlık yapanın tövbe edip bu yanlıştan vazgeçmesi halindeki durumu ne olacak dersiniz? Eller gitti, geride gelmesi mümkün değil. Dikkat ediniz Nur suresi 2. ayetinde kırbaçlanma konusunda sakın onlara acımanız tutmasın diyordu. Ayrıca ibret olsun diye bir toplumun huzurunda yapılmasını istiyordu. Eğer hırsızlık yapanın ellerini kesin sözünden, bizzat kesmeyi kast etseydi, aynı ikazı da özellikle yapmaz mıydı Rabbim bizlere? Hem ellerinin kesilmesine acımayın, hem de toplumun göreceği yerde yapında ibret olsun demez miydi? Ellerinin kesilmesi mi daha çok acınacak bir durum, yoksa bir insanın kırbaçlanması mı, ne dersiniz?

Şimdide aşağıdaki ayeti anlamaya çalışalım.


Mümtehine 12: Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.


Yukarıdaki ayete bakalım. İman eden kadınların peygamberimize gelerek bir söz vermelerini, bir anlaşma yapmalarından bahsediyor. Ayete dikkat ediniz lütfen. Bu kadınların hırsızlık ve fuhuş yapmaktan uzak kalmaları konusunda sözleşmelerini, kabul et ve onlar için Allahtan bağışlanma dile diyor. Şimdide bu ayette geçen, şu cümle üzerinde lütfen sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum.

(elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek..)

Bakın, başka bir deyim, benzetme. Elleri ve ayakları arasında bir iftira atmak. İşte kur’a nın anlatım şekli. Olmamış bir konuda kendi kafalarından uydurup, iftira atmak. Anlamaya çalıştığımız ayette geçen, hırsızlık yapanın ellerini kesin sözleri de böyle bir deyim olmasın sakın.  Eğer gerçekten ellerinin kesilmesi emredilmiş olsaydı, bu konuda çok açık bir izah yapılmış olmalı değil miydi sizce? Örneğin el kesilme cezası nelerin çalındığında uygulanmalıdır. Hiçbir ayrım yapmadan mı kesilecektir. Tek elimi, çift elimi. Çünkü Allah ayetleri konusunda nasıl bir açıklama yapıyordu Kur’an da? Biz Kur’an da her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki, anlayasınız diyordu. Detaylı açıklamalar yaptığını söylüyordu. Bu durumda eğer Allah hırsızlık yapanın ellerinin kesilmesini isteseydi, bu konuda detaylı bilgi vermez miydi bizlere? Çünkü sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum, her konuda örnekler verdim, Kur’an ın ipine sarılın diyordu bizlere.

 

Sizlere bir örnek vermek istiyorum. Bizlere ulaşan rivayet bilgilere göre, Hz. Ömer in yaşadığı halkın kıtlık yıllarında, bu ayetin hükmünü askıya aldığı anlatılır. Bu emir, yani hırsızlık yapanın ellerinin kesilmesi emri, adaletli bir yaşamın hükmü oluştuğunda geçerlidir diye de açıklık getirilir toplum genelinde. Kur’an öyle bir kitaptır ki, Dünya durdukça ondan istifade ederiz, onun ışığından faydalanırız. Allah bu konuda açıklama yapmayıp, eksik mi hâşâ bıraktı da bizler, bu sözleri söylüyoruz?

 Hırsızlık yapanın Ellerinin kesilmesini istenseydi, bizim bugün söylediklerimizi zaten Allah apaçık, en ince detayına kadar rehberinde açıklardı bizlere. Şu ya da bu şartlar oluştuğunda hırsızın elini kesmeyin diye açıklık getirirdi. Fakat Kur’an da tek kelime dahi bu konu ile ilgili detay, açıklama yoktur. Bu durumda nasıl olurda hırsızlık yapanın, ellerini kesin diye anlarız. Şöyle bir düşünün şeriat ile yönetilen ülkelerde günümüzde bile, hırsızın ellerinin kesildiği örneğini duyuyor muyuz? Hz. Ömer kıtlık döneminde bu emri askıya aldı da, ondan sonra askıda mı kaldı Rabbin bu emri?


 Allahın koyduğu bir hükmü, hiçbir beşer ne askıya alabilir, nede kaldırabilir. Şartları Allah koyar, bizler uygularız. Allah gerektiği yerde açıklama yapmıştır, şu ya da bu şartlar oluştuğunda diye açıklık getirir. Hz. Ömer bu ayetten hırsızlık yapanın, ellerinin kesilmesi gerektiğini anlamış olsaydı, bu emri asla askıya alamazdı. Çünkü el kesilme emri verilseydi, şartlarının da konulması gerekirdi. Allah bir hüküm verince, onu en ince detayına kadar açıklar, örnekler verir

 

Allah verdiği hükümler konusunda bakın nasıl net açıklamalar yapıyor. Örneğin peygamberimize savaş açarak, bozgunculuk çıkaranlara neler yapılacağı konusunda, nasılda çok net açıklama yapıyor.


Maide 33: Allah'a ve Resulü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahi rette onlar için büyük bir azab vardır.


 Yukarıdaki ayet, Allah resulüne karşı savaş açanların durumu ile ilgili, ne kadar net açıklama yapıyor. Bir kısmı ölümü hak etmiştir, öldürülür diyor. İbret olsun diye ellerini ve ayaklarını çaprazlama kesin diyor. Ya da yine durumlarına göre sürgün edilebileceği açıklamasını yapıyor.


 Bu ayeti okuyan bir insan başka sorular soruyor mu? Çünkü birçok şartlarda insan var peygamberimize karşı savaşa giren. Her türlü alternatif sunulmuş. Peki, hırsızlık yapanın, kadın erkek ellerini kesin diye anlarsak, sorular aklımıza gelmiyor mu? Hemen soruyoruz kendimize, ne çalarsa çalsın kesilecek mi? Her iki el de mi kesilecek? Ona hiçbir hak tanımayacak mıyız, bu işten vazgeçmesi için? Bir ekmek çalanla, milyonları çalan aynımı olacak? Eğer böyle sorular sormaya başladıysak, hiçbir açıklamada yoksa bu ayeti doğru anlayamamışız demektir. Çünkü Allahın ayetlerinde ki sadelik, açıklık, örneklemelerle izah ve kolaylık en önemli özelliğidir. Bakın Allah bizlere, rehber olsun diye gönderdiği kitap için ne diyor.

 

Kamer 17: Andolsun biz, Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

 

Kamer 22: Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?

 

 

 Acaba Allahın birçok kez yemin ederek, öğüt almak için kolaylaştırdığı kitapta, zina yapana yüz kırbaç vurun derken, hiç ayrım yapmadan, hangi konularda nasıl davranılacağı konusunda açıklama dahi getirmeden, onlara bir şans dahi vermeden, hırsızlık yapanın ellerini kesin der mi?


Kur’an dan, Hz. Yusuf ve kardeşinin kıssasını hatırlayınız lütfen. Allah Kur’an da verdiği örnekleri, konuyu daha iyi anlamamız için verdiğini söyler. Kardeşinin yükü içine, kralın su tasını koyduğu ve bu kafileyi hırsızlıkla suçlamasından sonra, kardeşine verilen cezayı hatırlayınız. Bakın Allah Bu örnekleri bizlere boşuna vermiyor.


Eğer hırsızlığın karşılığı ellerin kesilmesi olsaydı, bu örnekten çok açık anlaşılırdı. Burada Hz. Yusuf özellikle kardeşinin çuvalına, kendisinin koyduğu ve bunu neden gösterip, onun özgürlüğüne bedel istemesi, yani onu alıkoyarak göndermemesi, bir başka deyimle hiçbir yere gidemeyerek, ellerinin kollarının bağlanması, hatta Kur’an deyimiyle ellerinin kesilmesi, istediklerini yapamaz hale getirmesi, özgürlüğünün kısıtlanması, sizce çok açık anlatılmıyor mu, hırsızlığın bedelinin ne olduğu?

 

 

Hz. Yusuf kıssasından, sanırım alacağımız büyük ders var bu konuda. Yusuf suresi 74. 75. ayette heybesinde kralın tası çıkıp hırsızlık ile suçlananlar, bakın bu suçun cezası nedir diye soruyor ve ne cevap alıyorlar.

 

 

(Sordular: "Eğer yalan söylüyorsanız, hırsızlığı yapanın cezası nedir?  "Cezası şu: Çalınan mal kimin yükünde çıkarsa yükün sahibi çalınan mala karşılık olacaktır. Biz zalimleri böyle cezalandırıyoruz.)

 

 

Peki, bu sözler ne anlama geliyor? Hırsızlık yapan, çaldığı malın sahibine, kendisinin özgürlüğünü emanet edecek ve adeta elleri kesilmiş bir insanın durumu gibi, karşılık veremez halde itaat edecektir. Bir insanın eli, onun her şeyidir. En değerli varlığıdır. Her şeyi onunla yapar. Dikkat edin ayette tek eli demiyor, ellerini diyerek çoğul kullanıyor. Çünkü her iki el, bir insanın can damarıdır, iyi ya da kötü her şeyi onunla yapar. Polisler bile yakaladığı suçlunun iki elini bağlarlar. Bir insanı yaptıklarından dolayı durdurmak istiyorsanız ellerini bağlayın, onun özgürlüğünü kısıtlayın yeter. İşte ayette de bu anlatılıyor, hırsızlık yapanın ellerinin kesilmesi yani ona engel olunmasından bahsediyor. Buradaki ellerin kesilmesi de ancak Kur’an da geçen birçok ayette de olduğu gibi, bir deyimden başka olamaz.


Hırsızlık yapan, yaptığı suçun karşılığını, hiç itiraz etmeden çaldığı malın sahibinden alacaktır. Allah Nahl suresi 126. ayetinde bizlere bir öğüt verir ve derki.

 

 

Nahl 126: Eğer ceza ile karşılık verecekseniz, ancak size yapılan kötülüğün türü ve miktarı ile karşılık verin. Eğer sabrederseniz, elbette ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır.

 

 Diyelim bir insan bizim bir miktar paramızı çaldı. Sizce Allah bu durum da, yukarıdaki ayet doğrultusunda düşündüğümüzde, bu çalan kişinin elinin kesilmesini istediğini söylüyor diyebilir miyiz? Yoksa bu hırsızlığa denk bir cezamı verin diyor? Onun özgürlüğünün kısıtlanması yani hapsedilmesi, ya da çaldığı malın ya da paranın iadesi gibi. Yine Rabbim bizlere verdiği örneklerde, kısasta sizler için hayat vardır der ve Maide suresi 45. ayetinde:

 

(Kim kısası bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için günahlara bir perde olur.)

 

 Diye bizlere öğütte bulunur. Düşünün lütfen, haksız yere bir insan öldüren kişinin, kısas hükmü gereği en yakınının, onun ölümünü isteme hakkı vardır. Allah en kötü durumda dahi, onun canını bağışlayana ödül vereceğini söylüyorsa, sizce bu öğütlerde bulunan Rabbim, hiç ayrım yapmadan hırsızlık yapanın ellerini kesin mi der, yoksa onun ders almasını sağlayarak, bu işten vazgeçerek tövbe etmesi halinde, bağışlanmasını mı ister bizlerden. Bakın hırsızlık yapanın ellerini kesin diye anladığımızda, Kur’an ayetlerine, Kur’an ruhuna nasıl da ters düşüyor.

Kur’an ayetleri akla, mantığa hitap eden bir rehberdir. Bu rehberi akıl ve mantık süzgecinden geçirmez isek, doğru anlamamızda mümkün olmayacaktır. Bizlere düşen Kur’anın hüküm vermediği, rivayetlerin etkisinde kalmadan, Rabbim bizlere neler söylüyor onu anlamaya çalışmalıyız. Çünkü imtihanımız elimizdeki kitaptan olacaktır, bunu da unutmayalım.

Bu yazdıklarım benim Kur’an dan anladıklarımdır, yalnız beni bağlar. Sizlere düşen Kur’anı birçok kez anlayarak okuyup, Rahmanın önerdiği gibi, ayetler arasında bağ kurup, üzerinde düşünüp, akıl yürütüp, Rabbin adaletini de göz ardı etmeden, onu anlamaya çalışmak olmalıdır.

 

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

 

Yukarı dön Göster halukgta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: halukgta
 
fazıl
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 06 subat 2011
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 335
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı fazıl

Sevgili Haluk merhabalar,

yazılarının içeriği ve anlama, farkına varma gayretinle
doğru orantılı gidiyor ve kaliteyi artırmış bulunuyorsun..
Aklı mantığı, dolayısıyla vicdanı kullanıp vahyi ve
diğerlerini gözlemle, yazılanların haliyle kalitesi de
artıyor.. aynı doğrultuda çaba ve yükselir çizgini
sürdürmen dileğiyle.. emeğine sağlık.
Yukarı dön Göster fazıl's Profil Diğer Mesajlarını Ara: fazıl
 
IIVVII
Groupie
Groupie


Katılma Tarihi: 03 agustos 2010
Gönderilenler: 73
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı IIVVII

"karsilik bir ceza ve Allah'tan bir ibret" nerede peki ?
Yanlis anlasilmasin konunun cevabini bilmiyorum sadece
anlamaya calisiyorum.
Yukarı dön Göster IIVVII's Profil Diğer Mesajlarını Ara: IIVVII
 
anti-tagut
Iki Hafta Yasakli
Iki Hafta Yasakli


Katılma Tarihi: 28 mart 2011
Gönderilenler: 105
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı anti-tagut

koyduğun ayeti koymadan önce okuyor musun? sanmıyorum. okusaydın (hırsızlığa binaen) alıkonulmayı ibret verici, şiddetli bir ceza olarak öne süremezdin. sence alıkonulmanın nesi şiddetli ve ibret vericidir? bugün kaç hırsız rejimin ceza sistemiyle ıslah olmuş, caymış, kaç insan bu mahkumların durumlarından ibret almıştır? hiç kimse hırsızı paklayıp da Allah'ın hükmüne burun kıvırmasın. sonucunun böyle bir ceza olduğunu bile bile hırsızlık yapan kişi ise tek kelimeyle ahmaktır. elinin kesilmesinden ziyade ahmaklığına yanmalıdır.
Yukarı dön Göster anti-tagut's Profil Diğer Mesajlarını Ara: anti-tagut
 
IIVVII
Groupie
Groupie


Katılma Tarihi: 03 agustos 2010
Gönderilenler: 73
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı IIVVII

Sayin Anti-Tagut, Peki sucsuz yere elini keserseler adamin
? ya komplolara giderse adamin eli ? Hukum nasil
verilmelidir sizce ?
Yukarı dön Göster IIVVII's Profil Diğer Mesajlarını Ara: IIVVII
 
anti-tagut
Iki Hafta Yasakli
Iki Hafta Yasakli


Katılma Tarihi: 28 mart 2011
Gönderilenler: 105
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı anti-tagut

Ben ellerin kesilmesinden, ellerin bileklerden ayrılması dışında bir de ellerin yaralanması, çizilmesi, tırmalanması vs. gibi hem şiddetli, acı verici, hem de caydırıcı cezaların anlaşılabileceğini düşünüyorum. fakat ellerin kesilmesinden, sadece hırsızlıktan ellerini kesin yani ellerini hırsızlıktan men edin, uzaklaştırın olarak anlaşılamayacağını düşünüyorum. çünkü ayet gereği işin içinde yine şiddetli, ibret verici, caydırıcı bir cezanın olması gerektiğini düşünmekteyim. bıçak gibi aletlerle ceza verilmeyip başka yöntemlerle de olabilir belki bu şiddetli cezalar. elleri geçici bir süre etkisiz hale getirecek, caydıracak ve insanlara da ibret olabilecek yöntemler olabilir. elektrik verme, kemikleri kırma vs. vs. tabi geri dönüşümü olabilen cezalar olmalı yoksa elleri bilekten kesmekten farkı kalmaz. ama öyle şiddetli bir ceza olmalı ki ellerin bilekten ayrılması kadar ibret verici ve caydırı olmalı. böylece insanların elleri kaybedilmeden ibret ve caydırma aşılanabilir. böylece haksızlığa, komploya uğrayan insan da geri dönüşü olmayan bir cezaya maruz kalmamış olur.

 

Yukarı dön Göster anti-tagut's Profil Diğer Mesajlarını Ara: anti-tagut
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Merhaba. 

Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirdir - ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humul kâfirûn.

Görmez misin o kimseleri ki

sana ve senden önce indirilene inandıklarını sanırken,

dışlamakla emrolundukları tagutu

aralarında hakem yapmak istiyorlar.

"Allah'ın indirdiği" örneğin Yûsuf 73-76'dır:

Yûsuf’un kardeşleri "Biz hırsız değiliz!" dediler.
Kralın adamları dedi: Hırsızlığın cezası nedir eğer yalan söylüyorsanız?
Dediler: Su kabı kimin yükünde bulunursa ceza o kişidir. Biz hırsızı böyle cezalandırırız.

Su kabı Yûsuf’un kardeşine ait yükte bulundu. Yûsuf’a bunu Allah yaptırdı. Yoksa Kralın hukuk sistemine göre Yûsuf kardeşini alıkoyamazdı ama Allah’ın istemesi başka –mâ kâne liya’huze ehahu fî dîni’l melike illa en yeşâellah.

İşte bu.

"Biz hırsızı böyle cezandırız!" diyenler müslüman Yakub oğullarıdır. O halde hırsızın tutulup alıkonması İslam hukukunun gereğidir, Krala ait küfür hukukunun değil.

Abdurrahman Özlük hocamızın değerlendirmesi:

Tebrikler, Kutluyorum sizi… Belirttiğiniz gibi, hırsızın cezası, kendisinin alıkonmasıdır. Ayrıca, çaldığı malın tazmini de gerekir. Dikkatleri "feqtau eydiyhuma" (ikisinin elleri) derken "eller"in çoğul olduğuna çekmek istiyorum! Şayet iki hırsızın birer elinin kesilmesi kastedilseydi "feqtau YEDEYHİMA" (ikisinin birer elini kesin!) şeklinde ELLER ikili (iki el) olacaktı. Halbuki eğer kesilecekse bu durumda ikişerden toplam 4 elin kesilmesi söz konusudur. Hayır. ELLER kişileri temsil ediyor.

*

YED: 1 el

Her şeyin egemenliği onun elindedir; kim o? -Men bi yedihî melekûtu şey’
Lûtuf Allah'ın elindedir – innel fadla bi yedillâh
Allah’ım! Yarar senin elinde - yedikel hayr
Nikah bağı kimin elinde ise - bi yedihî ukdetun nikah


YEDÊ: 2 el

Kim iki eliyle öne yolladığını unutursa – ma kaddemet yedéhu
Senin iki elinin öne yolladıkları yüzünden – bima kaddemet yedéke
Herkes iki elinin öne yollamış olduklarını görecek o gün – ma kaddemet yedéhu
İki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? – lima halaktu bi yedéyye


EYDÎ: 2’den çok el

Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın - lâ tulkû bi eydîkum ilettehluke
Allah onları sizin ellerinizle cezalandırır – yuazzibhumullâhu bi eydîkum
Biri erkek biri kadın olan iki hırsızın ellerini kesin (?) – feqta’û eydîyehumâ

 

 

Buna göre, "hırsızın eli kesilir" diyenlere, basit bir matematik sorusu:

 

Kesilmesi gereken, biri erkek ötekisi kadın, iki hırsızın 2'den çok elleri (eydîyehumâ) olduğua göre her birinin kaç eli kesilecek?

 

*

 

KATTA'A kesici bir araçla bir şeyi KESMEK ya da ÇİZMEK anlamına geliyor:

 

Firavun: Bana karşı geldiğiniz için

ellerinizi ve ayaklarınızı KESECEĞİM sizin - le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hılâf

Kadınlar Yûsuf’u görünce abarttılar ve
meyve yerine kendi ellerini ÇİZDİLER - katta’ne eydiyehunn.


Feqta'û = fe İKTA'Û. Mâide 38’deki bu fiil ise "katta’a"nın şeddesiz hali olup mecazî anlamlar taşıyor:

Kendilerine yazık ederler
Allah’ın ulaştırılsın dediklerini ALIKOYANLAR
Ellezîne… yakta’ûne mâ emerallâh

Uçtaki kafirleri ETKİSİZ HALE GETİRMEK için
Li yakta’a tarafen minellezîne keferû

O zalim toplumun böylece KÖKÜ KESİLDİ
Fe kuti’a dâbirul kavmillezîne zalemû
(Ayrıca bkz. 7:72, 8:7, 15:66)

Bir vadiyi KAT ETMESİNLER ki...
ve lâ yakta’ûne vâdien

Yüzlerini kara geceden KESİTLER kaplamış gibidir
ke ennemâ ugsîyet vucûhuhum kıta’an minel leyli muzlimâ

Aileni gecenin bir KESİMİNDE yürüt
fe esri bi ehlike bi kıt’ın minel leyl

Ve Mâide 38.

Allah’ın "İki hırsızın 3 ya da 4 elini kesin!"dediğini şu âna kadar hiç ama hiç kimse öne sürmedi. Demek ki abestir o hüküm. Doğrusu:

 

ELLER mecazen bir kimsenin kendisi demek. Örneğin "Görmezler mi ki Kendi ellerimiz marifetiyle onlara hayvanlar yaratırız da onları edinirler - E ve lem yerev ennâ halaknâ lehum mimmâ amilet eydînâ en’âmen fe hum lehâ mâlikûn. Allah’ın "ellerimiz" dediği Kendisidir. O halde doğru çeviri şöyle olabilir:

Hırsızlık eden erkek ve kadının ikisini de alıkoyun - Ves sâriku ves sârikatu fekta’û eydiyehumâ...

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
anti-tagut
Iki Hafta Yasakli
Iki Hafta Yasakli


Katılma Tarihi: 28 mart 2011
Gönderilenler: 105
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı anti-tagut

Bu durumda insanların birbirleri huzurunda secdeye kapanmaları da caizdir. Yakuboğulları yapmış ya! Sadece oğulları değil kendisi ve eşi de. Siz onu bunu geçin de buradaki ibret verici, caydırıcı şiddetli cezayı gösterin. Alıkoymadaki şiddet, ibret ve caydırma nedir? Bugünün tağuti sistemlerindeki alıkoyma cezası kaç hırsızı iflah etmiş, caydırmış ve bu ceza kaç insana ibret olmuştur? örneklerle açıklayınız.
Yukarı dön Göster anti-tagut's Profil Diğer Mesajlarını Ara: anti-tagut
 
IIVVII
Groupie
Groupie


Katılma Tarihi: 03 agustos 2010
Gönderilenler: 73
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı IIVVII

"Allah tan bir ceza ve bir ibret OLMAK ÜZERE..." Belkide
soylenmek istenen şu, bir ceza ve bir ibret nişanı bırakmak
şartıyla onların ellerini kesin(uzanamasınlar tekrar,
tekrar çalmalarına izin vermeyin)

Hem ceza hem ibret hemde elleri kesmek nasıl olabilir diye
dusunuldugunde hapis cezası gayet makul gibi geliyor. Fakat
tabiki ilk paragraftaki mantık ile dusunursek.
Yukarı dön Göster IIVVII's Profil Diğer Mesajlarını Ara: IIVVII
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests


          Yusuf 75-76. ayetlerde verilenler tarihten bir sayfa değildir:
                ''... biz Yusuf'a böyle bir tedbir öğrettik ......''
Şu halde 'basit hırsızlık'ın sonrası tutuklanma.Tutuklanma sonrası suçun cezasının  'ne' olacağı kamu tarafından tayin olunacak, bır arkadaşın ifadesiyle laik hukuk kararlaştıracak.
           Buradaki suç başkasının zilliyetliğinde bulunan ''menkul'' (taşınabilir) bir malın, rıza hilafına alınıp kendi zilliyetliğine geçirilme suçudur.Bir başkasının hükümranlık sahasının ihlali vardır.

           Maide - 38'de yapılan hırsızlık 'kamu aleyhine''dir;amme aleyhine. Yani ''mülk Allah'ındır'' yasasını ihlaldir.
           Deyne-borç ödeme-kökünden gelen 'din'e göre her fert boçludur ve bu bocunu da Allah'a dolayısı ile kamuya ödemek mecburiyeti vardır.Bu borç da Bakara-219/2 ayetinde tanımlanmıştır:iffeti aşan miktar.Bu iffeti aşan miktarın 'zekat' olarak, vergi olarak kamuya verilmemesi, zimmette tutulması Maide-38'dki suçu oluşturur.Suçun konusu 'zimmet'tir.(ihtilas irtikap da). Başkasının hakimiyet sahasındaki bir menkul (taşınabilir) malı rıza dışı alıp kendi hakimiyet sahasına aktarmak değil, tam tersine kendi hakimiyet sahasındaki, fiilen kendi zilliyetliğinde olan fakat hukuken kamunun olan mal veya hakkı vermemek,yani kamuya karşı borcunu ödeme görevini yerine getirmemektir.Kamuya karşı işlenen bu suçta el kulanılmadığından
organ olan ellerin kesilmesi mevzubahs değildir.Zimmetin, dolayısı ile zimmeti oluşyuran ellerin yani yetkinliğin kesilmesi,ortadan kaldırılması mevzubahstir.
           Suç, kamu aleyhine karşı işlenmiş ağır bir suçtur; o halde cezası da ağır yani ibretlik olmalıdır ki caydırıcılığı olsun.Failin mameleki mi müsadere olur,boynu mu vurulur, her ikiside mi uygulanır, ya da başka bir caza nı tayin olunur, buna toplum karar verir, şura ile.

           Bu gün, Allah'ın mülkü onun olmaktan çıkartılıp 'devlet malı deniz, yemeyen domuz', 'benim memurum işini bilir' vecizeleriyle yağma-talan edilip yabancılar dahil peşkeş çekildiğinden zimmete de 'eh işte', öylesine bir ceza öngörülmektedir.

            Saygılarımla.
            Galip Yetkin.

i
Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats