HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Yanlış Mukabele ve Hatim Geleneği!!! Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
bembeyaz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bembeyaz

 

Mukabele/Hatim Geleneği ve Kur’an Açısından Meseleye Bakış!

 

İslam dünyasının asırlardır devam ede gelen mukabele geleneğinde bir takım yanlışlıklar bulunabileceği ve bunların Kur’an’ın mesajına uygun şekilde yeniden değerlendirilerek gözden geçirilmesi gerektiği hususu düşünen ve sorgulayan Müslümanların üzerinde ittifak ettiği hususlardan biri olsa gerektir.

Zira bütün Müslümanların çok iyi bildiği üzere bu Kur’an bir hidayet kaynağı, (Al-i İmran, 3/138; En’am, 6/157; Yunus, 10/57; Nahl, 16/89; Neml, 27/1-2, 77; Casiye, 45/11, 20 ) insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkaran bir nur (Bakara, 2/257; Maide, 5/16; İbrahim, 14/1; Talak, 65/11; Hadid, 57/9) ve mesajı anlaşılmak üzere gönderilmiş son ilahi kelamdır. (Rahman, 55/4;Yunus, 10/16; Muhammed, 47/54; Nisa, 4/82;)

Görüldüğü üzere bunu bizzat ayetleriyle ifade eden de Kur’an’ın kendisidir. Nitekim benzer ayetlerde bu gerçeğe şu şekilde işaret edilmektedir.

Biz Kur'ân’ı, insanlar iyi anlayıp ibret alsınlar diye, senin dilinle indirerek anlaşılmasını kolaylaştırdık.”  (Duhan, 44/58)

Bu ayetten anlaşıldığına göre Kur’an anlaşılmak ve ibret alınmak üzere Arapça olarak gönderilmiş bir kitaptır.

Yine şu ayetlerde de aynı gerçeğe işaret edilmektedir.

Yemin olsun, Biz, ders alınsın diye Kur'ân’ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi var mı düşünen ve ibret alan?”  (Kamer, 54/17, 22, 32, 40)

[EY İNSANLAR!] Gerçek şu ki, Biz size, akılda tutmanız gereken her şeyi kapsayan  ilahî bir mesaj indirdik: hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Enbiya, 21/10)

Öyleyse, onlar bu Kur’an üzerinde hiç düşünmezler mi? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?” (Muhammed, 47/24)

Görüldüğü üzere Kur’an, tüm insanlığı kendi ayetleri üzerinde düşünmeye ve ders almaya çağırmaktadır.

Yine, Kur’an’ı anlamak konusunda herhangi bir güçlük olmadığı da şu ayette açıklanmaktadır.

“Bütün övgüler Allah'a yakışır; O [Allah] ki, kuluna bu ilahî kelâmı indirmiş ve onun anlaşılmasını güçleştirecek hiçbir çapraşıklığa yer vermemiştir. [Bu] tutarlı ve dosdoğru [kitap, inkarcıları] O'nun katından zorlu bir cezayla uyarmak ve dürüst, erdemli davranışlarda bulunan müminlere hak ettikleri güzel karşılığı müjdelemek içindir.” (Kehf, 18/1-2)

Bu ayetten anlaşıldığına göre Kur’an’ın içinde onun anlaşılmasını güçleştirecek herhangi bir tenakuz, ihtilaf ve çelişki asla mevcut değildir.

Öte yandan, eğer bu ilahi kitap, Mekke’de yaşayanlara Arapça dışında başka bir dille indirilmiş olsaydı, onların Kur’an’a karşı tavırlarının nasıl olacağını yine Kur’an-ı Kerim şu şekilde haber vermektedir.

Eğer bu [ilahî kelâmın] Arapça dışında bir dilde [indirilmiş] bir hitabe olmasını dileseydik, onlar, [şimdi onu reddedenler,] bu defa, “Neden onun mesajları anlaşılır bir şekilde ifade edilmemiş? Hayret! Arapça dışında bir dil[de indirilmiş bir mesaj bu] ve (tebliğ eden de) bir Arap [elçi]?” diyeceklerdi. De ki: “Bu [ilahî kelâm,] iman edenler için bir rehber ve bir şifa kaynağıdır; ona inanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir sağırlık var ve bundan dolayı [Kur’an] onlara kapalı, anlaşılmaz gelir: onlar çok uzaklardan seslenilen [insanlar gibi]ler”. (Fussilet, 41/44)

Bu ayetle birlikte artık onların “biz Kur’an’ı anlayamadık, çünkü o bizim dilimizle inmedi ki…” mazereti de tamamen ortadan kalkmış bulunmaktadır.

Bugün de aynı şekilde yüce kitabımızın pek çok dile tercümesinin yapıldığı, farklı dillerde tefsirlerinin olduğu düşünülecek olursa insanların artık bir takım sözde sebeplerin arkasına sığınmaları mümkün olamayacaktır. Zira onların “Kur’an’dan ve İslam’dan haberimiz yoktu” gibi mazeretlerinin de artık hiçbir geçerliliği kalmamaktadır.

Yine şu ayet-i kerime de, gelmiş, geçmiş ve gelecek tüm hakikatı inkara şartlananların asılsız iddialarına bir cevap mahiyetindedir.

“Bu kitap rahman ve rahîm (olan Allah) tarafından indirilmiştir. bir ilahî kelâm ki, (taşıdığı) mesajlar, anlama ve kavrama yeteneğine sahip insanlar için Arapça bir hitabe olarak apaçık beyan edilmiştir. Güzel haberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak. Fakat [bu ilahî kelâm insanlara ne zaman tebliğ edilse] çoğu yüz çevirir ki [mesajını] duymasınlar. ve “[Ey Muhammed!]” derler, “Kalplerimiz bizi çağırdığın her şeye kapalıdır, kulaklarımız sağırdır ve bizimle senin aranda bir engel vardır. Öyleyse, sen [ne istersen] yap, unutma ki biz de [her zaman yaptığımızı] yine yapacağız!” ” (Fussilet, 41/2-5)

“Elif-Lâm-Râ. [BU] İLAHÎ BİR KİTAPTIR ki, ayetleri her şeyden bütünüyle haberdar olan hikmet sahibi [Allah] tarafından kendi içlerinde açık ve anlaşılır kılınmış, birbirleriyle açıklanmış ve ayrıca  birbirleriyle bağlantılı olarak etraflı bir biçimde dile getirilmiştir ki, Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz. [Ey Peygamber, de ki:] “Bakın ben size O'nun tarafından bir uyarıcı ve müjdeci [olarak] görevlendirildim.”  (Hud, 11/1-2)

Makalemize aldığımız bütün bu ayetlerden açıkça anlaşılacağı üzere Kur’an’ın gönderiliş maksadı; onun doğru bir şekilde anlaşılması, ondan gereken derslerin çıkartılması ve dünya hayatının da buna göre şekillendirilmesidir.

“Peki dünyanın dört bir yanında yaşayan Müslümanlar bu ayetlerde verilen mesaja uygun hareket ediyorlar mı?” diye bir soru sorulduğunda ise bu soruya olumlu cevap verebilmemiz maalesef mümkün görünmemektedir.

Zira Araplar dahil olmak üzere çok farklı farklı dilleri konuşan Müslümanların çoğunluğunun onu anlamaya odaklanmak yerine, sadece yüzünden okumakla yetindikleri ve içeriğine fazla önem vermedikleri anlaşılmaktadır.

Kitabın içeriğinden ziyade kabına, şekline, yazısına, kelimelerinin telaffuzuna ve hangi makamda okunduğuna önem veriliyor olması oldukça manidardır. Oysa kutsal ve değerli olan onun sadece kabı, şekli, harfleri ya da kelimeleri değildir. Bunlar birer araçtır. Esas olan, onun içinde barındırdığı evrensel hakikat ilkeleri, sağlam ve şaşmaz prensipleri ve yol gösterici meselleridir.

Bu itibarla, özellikle ramazan ayında devam ettirilen mukabele geleneği tekrar gözden geçirilerek bu “Kur’an’ı okuma, anlama ve dinleme problemi” derhal bir çözüme kavuşturulmak zorundadır.

 Kanaatimizce asırlardır devam ettirilen bu mukabele geleneği aynı tarzda devam ettirildiğinde ehl-i kitabın içine düştüğü yanlışlıklara düşülmesi tehlikesi her zaman vardır. Zira son ilahi kelamı anlamak ve içindeki ilke ve prensiplere odaklanmak yerine, sadece metnine ve harflerine bakarak anlamadan okumak ya da dinlemek yeterli değildir. Çünkü Rabbimizin ve Hz. Peygamber’in bizden istediği ve beklediği böyle bir okuma ve dinleme değildir.

Diğer taraftan, Hz. Peygamber’in kendisinin Arap, hitap ettiği muhatapların Arap ve Kur’an’ın dilinin de Arapça olması nedeniyle onların mukabeleyi o şekilde okumaları ve dinlemeleri belki normal görülebilir. Onların kendi dillerinin Arapça olması nedeniyle pek çok ayeti rahatlıkla anlamış olmaları da söz konusu olabilir.

 Ancak ne gariptir ki, kendi ana dili Arapça olmayanların da aynı şekilde bir mukabele geleneğini benimseyerek devam ettirmeleri ve anlamaksızın ayetleri Arap dilinde okuyup dinlemeleri doğru ve yeterli olmamaktadır.

“Acaba Kur’an’ın bizden istediği belli bir okuma tarzı var mıdır?” sorusunun sorularak bunun üzerinde dini ilimlerle uğraşanların ve tefekkür eden Müslümanların ciddi şekilde durması ve bir çözüm yolu bulmaları gerekmektedir.

Asırlardır yüzünden okunan ve manası anlaşılmaksızın dinlenilen bir Kur’an’ın, önce Müslümanlara, sonra da tüm dünyaya ışık saçması, karanlıkları aydınlatması, insanlığa şifa ve hidayet kaynağı olabilmesi mümkün olabilecek midir?” ve “bu yanlış uygulama daha ne kadar devam ettirilecektir?” gibi soruların mutlaka sorulması gerekmektedir.

Bu zamana kadar sürdürülen mukabele geleneğinde imamlar tarafından bir cüz, yani 20 sahife, yaklaşık olarak 30 ya da 40 dakika içinde okunmaktadır. Bu bize göre yeterli ve doğru bir okuma tarzı değildir.

Bu konuda bizim teklifimiz ise kısaca şudur:

Kur’an’ın her gün bir cüzü, yaklaşık 90 dakika süreyle kısa ve öz bir tefsirden okunmalıdır. Bu tefsiri okuyan kişi ayetlerin Arapçasını okuduktan hemen sonra, okunan bu ayetleri cemaate anlayacakları şekilde açıklamalıdır.

Nitekim biz dört ayrı ramazanda önerdiğimiz böyle bir mukabeleyi dört farklı şehirlerde uygulamış ve bunun da faydalarını yakından gözlemlemiş birisi olarak bu teklifimizi sunuyor ve bunun üzerinde ciddiyetle durularak müzakere edilmesini talep ediyoruz.

Tavsiye ettiğimiz böyle bir mukabele geleneğini 1993 yılından beri gerçekleştirmiş ve bu tecrübeyi bizzat yaşamış birisi olarak rahatlıkla ifade edebiliriz ki, Kur’an’ın esas bizden istediği ve beklediği de böyle bir mukabele, müdarese, müzakere ve hatim geleneği olsa gerektir.

Bazı kimselerin hoşuna gitmese de böyle bir uygulama tüm İslam aleminde gerçekleştirilmek ve bu sunduğumuz yeni metod/usül/menhec İslam toplumlarının kolektif hafızasına yerleştirilmek durumundadır. Eğer gerçekten “Kur’an ayı” olduğunu ifade ettiğimiz ramazanı layık-ı veçhile ihya edeceksek ve Kur’an’a hak ettiği değeri gerçek anlamda vereceksek, mukabele geleneğinin de bu şekilde geliştirilmesi ve ilerletilmesi uygun olacaktır.

Son ilahi kelamın anlaşılması ve yaşanması konusunda ciddi endişe taşıyanların bu teklifimiz üzerinde durarak doğru analizler yapmaları ve hayırlı neticeler için ortak hareket etmeleri hem kendilerinin ve hem de İslam dininin yararına olabilecektir.

Kanaatimizce Kur’an’a verilen gerçek değer budur. Yine ramazan ayına verilen gerçek önem ve onun kutsal bir ay oluşu da ancak bu şekilde ortaya çıkmış olacaktır.

Her yıl böyle bir mukabele geleneğinden pek çok şey öğrenmiş olarak çıkan Müslümanların tavır ve davranışlarının olumlu anlamda değişeceği, kişilik ve kimlik sahibi mütteki müminlerin sayılarının da artacağı muhakkaktır.

Tıpkı kutlu doğum haftalarında Hz. Peygamber’in bir yönünün ön plana çıkartılarak daha iyi tanınmasının sağlanması ve örnek alınmasının kolaylaştırılması uygulamasında olduğu gibi, her yıl ramazan ayında da günde bir buçuk ya da iki saatlerini Kur’anı dinlemeye ve anlamaya ayıran Müslümanların kalitesinde de bir artışın olacağı, dünya ve ahireti çok daha farklı bir gözle değerlendirebilecekleri de açıktır.

Böyle bir mukabele geleneği tüm İslam coğrafyasında ve herkesin kendi ana dilinde olması durumunda Kur’an’ın daha rahat ve gereği şekilde anlaşılacağı ve böylelikle her yıl Kur’an’dan yeni şeylerin öğrenileceği de muhakkaktır.

Bu benzeri pek çok faydayı içinde barındıran “yeni mukabele geleneği”nin başlatılması hususunda her şeyden önce din görevlilerine ve bu sahada çalışan akademisyenlere çok büyük görevler düşmektedir. Onlar bu konunun önemini kavrar ve toplumu da bu konuda bilgilendirerek ikna etmeyi başarırlarsa, insanların bu uygulamayı benimsemesi ve devam ettirmesi çok daha kolay ve mümkün hale gelebilecektir.

Ancak dini alanla meşgul olanlardan bazıları: “Biz eski köye yeni adet getirtmeyiz. Böyle gelmiş böyle gider. Biz eskiden olduğu gibi her gün 30 dakikada bu işi bitirir, çeker gideriz. Anlamaksızın okuruz ve cemaatte anlamaksızın gözleriyle metni takip eder ve dinler. Asıl sevap olan da budur. İşte gerçek mukabele budur, sen bir de bizim başımıza bu işi çıkartma. Geleneğimize dokunma. Tefsir falan karıştırma, eğer tefsir okuyan varsa gitsin evinde okusun!!!” diyecek olurlarsa -ki böyleleri mutlaka çıkacaktır- bu durumda bize düşen apaçık bir tebliğden başkası olmayacaktır. (Gaşiye, 88/21-22)

Zira kimseyi zorla değiştirmek gibi bir görevimiz bulunmamaktadır. Sadece böyle bir uygulamanın doğru olacağını, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında söylemekle yetinip, sağduyu ve mantık sahibi Müslümanların uzun vadede bu meseleyi sahiplenmelerini beklemekten başka elimizden bir şeyin gelmeyeceği de açıktır ve bu da muhataplarımız tarafından bu şekilde bilinmek durumundadır.

Bir Kur’an ve hadis talebesi olarak 30 yılından fazlasını dini ilimlere vermiş, sürekli düşünen, okuyan ve sorgulayan ve bu sahadaki yanlışları gözlemleyerek kendince hal çareleri üretmeye çabalayan bir samimi mümin olarak yazmış olduğumuz bu ve benzeri makalelerde, yapmış olduğumuz vaazlarda ve kaleme aldığımız kitaplarda bu gerçekleri ifade etmeye devam edecek ve kıyamet günü bunların hakkımızda şahitliklerini bekleyeceğiz.

Özetle ifade edecek olursak, genellikle tüm İslam ülkelerinde devam ede gelen böyle bir bu mukabele ve hatim geleneği tekrar gözden geçirilmeli, yapılan hata ve yanlışlardan bir an önce dönülmeli ve Kuran’a hak ettiği saygı ve ilgi gereği şekilde gösterilmelidir.

Anlamaksızın okuma ve dinlemenin Kur’an’dan gereği şekilde istifadeyi zorlaştırdığı artık görülmek durumundadır. Kur’an yukarıda verdiğimiz mezkur ayetlerde kendisinin nasıl okunması ve anlaşılması gerektiğini bu kadar açık ve net bir şekilde ifade ettiği halde, hala atalarının gittiği yanlış yoldan gitmeye devam edecek olanlar çıkacaksa, onların da yine Kur’an’ın kendisine bakmaları ve bu konudaki Kur’anî uyarıyı bir kez daha düşünmeleri doğru ve yerinde olacaktır. (05.08.2011)

Dr. Ahmet Emin SEYHAN

 

        



__________________
Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!

www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/

selam ve dua ile...
Yukarı dön Göster bembeyaz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bembeyaz Ziyaret bembeyaz's Ana Sayfa
 
aliseriati
Groupie
Groupie
Simge

Katılma Tarihi: 12 mayis 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 46
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliseriati

oku oku adam ol!

kuran okuma deyince ne anlar bu toplum?
küçük yaşta gönder çocukları camilere
kurslara...kafalarına bir yığın anlamadıkları şeyleri
sokuştur din eğitimi adı altında...
sonra?

sonrası devam eden zincirleme bir gelenek.
kuranı hatmedip unutan cehennemlik!
kuran hatmetmek.
okumak.


neden sonra bazılarımız her şeylerini geride bırakıp ve
tüm bildiklerini unutup başlıyor islam'a....

nasıl değişir? çıkılması en kolay ve aslında çıkınca bir
daha hiç girilmeyecek bu zindandan kaçarak.

__________________
öksüzü yetimi koru...yoksullarla beraber ol...ve asla yalan söyleme.
Yukarı dön Göster aliseriati's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliseriati
 
bembeyaz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bembeyaz

Son ilahi kelamın anlaşılması ve yaşanması konusunda ciddi endişe taşıyanların bu teklifimiz üzerinde durarak doğru analizler yapmaları ve hayırlı neticeler için ortak hareket etmeleri hem kendilerinin ve hem de İslam dininin yararına olabilecektir.

Kanaatimizce Kur’an’a verilen gerçek değer budur. Yine ramazan ayına verilen gerçek önem ve onun kutsal bir ay oluşu da ancak bu şekilde ortaya çıkmış olacaktır.

Her yıl böyle bir mukabele geleneğinden pek çok şey öğrenmiş olarak çıkan Müslümanların tavır ve davranışlarının olumlu anlamda değişeceği, kişilik ve kimlik sahibi mütteki müminlerin sayılarının da artacağı muhakkaktır.

Tıpkı kutlu doğum haftalarında Hz. Peygamber’in bir yönünün ön plana çıkartılarak daha iyi tanınmasının sağlanması ve örnek alınmasının kolaylaştırılması uygulamasında olduğu gibi, her yıl ramazan ayında da günde bir buçuk ya da iki saatlerini Kur’anı dinlemeye ve anlamaya ayıran Müslümanların kalitesinde de bir artışın olacağı, dünya ve ahireti çok daha farklı bir gözle değerlendirebilecekleri de açıktır.

Böyle bir mukabele geleneği tüm İslam coğrafyasında ve herkesin kendi ana dilinde olması durumunda Kur’an’ın daha rahat ve gereği şekilde anlaşılacağı ve böylelikle her yıl Kur’an’dan yeni şeylerin öğrenileceği de muhakkaktır.

Bu benzeri pek çok faydayı içinde barındıran “yeni mukabele geleneği”nin başlatılması hususunda her şeyden önce din görevlilerine ve bu sahada çalışan akademisyenlere çok büyük görevler düşmektedir. Onlar bu konunun önemini kavrar ve toplumu da bu konuda bilgilendirerek ikna etmeyi başarırlarsa, insanların bu uygulamayı benimsemesi ve devam ettirmesi çok daha kolay ve mümkün hale gelebilecektir.



__________________
Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!

www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/

selam ve dua ile...
Yukarı dön Göster bembeyaz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bembeyaz Ziyaret bembeyaz's Ana Sayfa
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Ahmet Emin hocam, öneriniz gereğince mukabelelerde inananların, kendi dillerinde ALLAH'IN SÖZLERİNİ takip edebilmeleri için önce mevcut din adamlarımızın topluca ölmeleri gerekiyor.  Yoksa mukabeleye katılanlara Allah’ın sözlerini değil kendilerine ezberletilmiş olan yalanları aktarırlar.

 

Örneğin Kuranda ramazan diye bir ay geçmediği, kutsallığın belirlenmiş her hangi bir zamana değil o zamanda inen Kuran'a ait olduğu apaçıkken siz "Kutsal ramazan ayı"ndan söz ediyorsunuz. Koskoca bir yalan. Ve siz onu burada nasıl bize anlatıyorsanız mukabelelerde de halka anlatıyorsunuz.

 

Öneriniz ancak siz salgın hastalıkta filan ölürseniz uygulanabilir.

 

Bu söylediklerim asla fantezî değil gerçektir efendim; orta çağı sona erdiren VEBA salgını sırasında yaşanmıştır. O "kara ölüm" bir sürü insanın bir arada kaldığı hapishanelerin ve kilise lojmalarının sakinlerini aldı önce.

 

"İngiltere’deki rahiplerin, bir hesaba göre, % 40’ı ölünce büyük bir boşluk meydana geldi, ki yeterli eğitimden geçmemiş niteliksiz kimselerle alel acele dolduruldu..." (Yani kör mektumlar oturdu mukabeleyi izleyenlerin önüne. H A)

 

(http://www.britainexpress.com/History/medieval/black-death.h tm)

 

"Dinde yenilenme hareketi bize kendi dilimizde özgürce okur olduğumuz İncil’i verdi. Şimdilerde evrensel çapta onaylanan din ve vicdan özgürlüğünü, hukuğun üstünlüğünü, güçler ayrılığını ve anayasanın sınırladığı cumhuriyetleri benimsedik. Oysa yenilenmeden önce aklımızın ucundan bile geçmezdi bunlar.  Yenilenmeciler eski kafanın şu iddialarına savaş açtılar: geçerli olan yalnızca din kurallarıdır; kilisenin başında İsa var; kilise, İsa’nın tamamlamış olduğu görev yoluyla yetkiyi Allah’tan alır ve onu iman yoluyla elde eder.

 

(http://www.frontline.org.za/articles/thereformation_lectures .htm)

 

The Reformation gave us the Bible - now freely available in our own languages. The now almost universally acknowledged principles of religious freedom, liberty of conscience, the rule of law, separation of powers and constitutionally limited republics were unthinkable before the Reformation. The Reformers fought for the principles that Scripture alone is our final authority, Christ alone is the Head of the Church and Justification is by God’s grace, on the basis of the finished work of Christ, received by faith alone.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats