HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da İnanç Konuları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da İnanç Konuları
Konu Konu: TERAVİH NAMAZI- DİNİN KAYNAĞINI MI TARTIŞ Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

Teravih Namazı İle İlgili Basın Açıklaması

Tarih: 12.08.2011
Son günlerde basılı ve görsel medya organlarında Teravih namazı etrafında başlayan tartışmaların ardından halkımızın tepkisini yoğunlukla Başkanlığımıza iletmesi üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasına lüzum görülmüştür.

1. Her şeyden önce Ramazanın manevî ikliminin herkesi kuşattığı, ibadet ve hayır duygularının coştuğu, milyonların kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç demeden cami ve mescitlere koştuğu, bütün ülke vatandaşlarının açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan milyonlarca Afrikalı kardeşlerinin imdadına yetişmek için seferber olduğu bir zaman diliminde bu manevî atmosferle hiç bağdaşmayan inanmış gönülleri kuşku ve tereddüde sevk eden tartışmaların milletimizin ilim, irfan ve hikmet dünyasına hiçbir şey katmadığı, her türlü izahtan varestedir.

2. Ramazan gecelerini ihya sadedinde vatan sathının bir mabede dönüşmesine vesile olan Teravih namazını İslâm’ın ciddiyetine ve vakarına yakışmayacak polemiklere malzeme hâline getirmenin herhangi bir dinî hassasiyetle, herhangi bir ilmî ve fikrî mülâhaza ile yahut herhangi bir toplumsal maslahat ile izahı mümkün değildir.

3. Herhangi bir hususun İslâm’da olup olmadığını sadece metinlere indirgeyerek belirlemeye çalışmak, tarih boyunca varlığını arızî bir durum olarak sürdüren bir usul problemidir. İslâm on beş asırlık bir inanç, tarih, kültür ve medeniyete sahiptir. Nelerin İslâm’da olup olmadığına karar verirken bu tarih, kültür ve medeniyet de mutlaka hesaba katılmak zorundadır. İslâm’ın temel bilgi kaynakları, Müslümanların tarihi tecrübesi ve yine Müslümanların geliştirdikleri bilgi metodolojisi her zaman kılavuz olmalıdır.

4. Resûl-i Ekrem (sav)’den bugüne kadar şaz denilebilecek birtakım zorlama yorum ve uygulamalar dışında İslâm tarihinin tüm zamanlarında, bütün müminler tarafından büyük bir coşku ile tüm coğrafyalarda müekked bir sünnet olarak eda edilen Teravih namazının varlığını tartışırken, Kur’an’ın nüzul sürecine katılan Hz. Peygamber’le birlikte vahyi pratik bir hayata dönüştüren sahabe neslinin icma ve ittifakını yok sayarak tarihi rivayetlerin satır aralarında boşluklar aramak ve bunu mübarek Ramazan ikliminde bir polemik konusu haline getirmek ilmî ciddiyetle kabil-i telif değildir.

5. Aynı şekilde fıkıh, kelâm, hadis, tefsir gibi İslâmî ilimlerin metodolojilerini kurarak din-i mübin-i İslâm’a ilim zemininde süreklilik kazandıran İslâm bilginlerinin Hanefisiyle, Şafiisiyle, Malikisiyle, Hanbelisiyle bütün mezheplerin ittifakını yok sayarak, onların her biri pek çok ayet ve hadise dayanan sahih örf, maruf sünnet, istihsan, mesâlih-i mürsele, amel-i ehl-i Medine gibi prensiplere hiçbir değer atfetmeyerek indî mülâhazalarla ibadet alanında değerlendirmelerde bulunmak ciddî bir usul yahut usulsüzlük sorunudur.

6. Aziz milletimiz bilmelidir ki “İslâm’da teravih namazı diye bir namaz vardır.” Bu namaz, Ramazan gecelerinde kılınan bir namazdır. Bu namazı Hz. Peygamber (sav) bizzat kendisi kılmıştır. Onun kıldığını gören sahabîler de Medine Mescidinde bu namazı kılmışlardır. Hatta o kadar çok ilgi göstermişlerdir ki Sevgili Peygamberimiz bu namazın onlara farz kılınmasından yahut onlar tarafından farz telâkki edilmesinden kaygı duyduğu için bilahare bu namazı mescitte değil evinde kılmayı tercih etmiştir. Ramazan orucunu samimiyetle tutan gece ibadetini de içtenlikle yerine getirenlerin bağışlanacağı müjdesini vermiştir. Müslümanların Übey b. Kâ’b’ın arkasında bu namazı kıldıklarını öğrenince de memnuniyetini dile getirmiştir.

7. Hz. Peygamber (sav)’in bu namazı yasakladığı iddiası ise akla ziyandır. Sadece üç dört gün ashabıyla birlikte mescitte kıldıktan sonra kendisi evinde kılmayı tercih etmiştir. Ve ilk Müslümanlar Hz. Peygamber (sav)’in vefatının ardından Hz. Ebubekir devrinde ve Hz. Ömer devrinin ilk iki senesinde Ramazanlarda bu namazı ya evlerinde yahut Medine mescidinde tek başlarına veya kıraatini beğendikleri bir kimsenin arkasında ayrı ayrı cemaatler halinde kılmaya devam etmişlerdir. Bu devamlılık da göstermektedir ki teravih namazının yasaklanması diye bir şey asla söz konusu değildir.

8. Teravih namazının Hz. Peygamber (sav) zamanında “teravih” ismiyle anılmaması, hadislerde “kıyâmu’l-leyl” olarak geçen bu namaza daha sonraları her dört rekâtta bir oturulup istirahat edildiğinden “terviha/teravih” denilmesi, “teravih” isminin sonradan verilmiş olması böyle bir namazın olmadığı anlamına gelmez.

9. Teravih namazı İslâm tarihi boyunca bütün İslâm diyarlarında hep kılına gelmiştir. Bunun bir tek istisnası vardır. O da bugün bu namaza itiraz edenlerin tarihteki tek benzerleri olan ve konuya mezhepsel, ideolojik bir taassupla yaklaşan Fatımî Sultanlarıdır. Bazı Fatımî Sultanları teravih namazına şiddetle itiraz etmiş, bununla kalmamış ve özellikle Mısır’da camilerde bu namazın kılınmasını onlarca yıl yasaklamışlardır. Hatta tarihçilerin kaydettiklerine göre yasaklamakla da kalmamışlar, teravih namazını kılmakta ısrar edenleri şiddetle cezalandırmışlardır.

10. Sonuç olarak Hz. Peygamber (sav)’in ibadet hayatındaki eşsiz rehberliğini, nebevî uygulamaları yaşayarak aktaran sahabenin ittifakını, fıkıh mezheplerini ve on beş asırlık İslâm âlimlerinin icmaını ve daha da önemlisi asırlardır Ramazanı hayat veren bir medeniyete dönüştürmeyi başarmış Müslümanların ve aziz milletimizin on beş asırlık uygulama ve birikimini, kültür ve geleneğini dikkate almadan yapılan bu yersiz açıklama ve iddialar asla maşeri vicdanlarda yer bulmayacaktır. Başkanlığımız milletimizin dinî hassasiyetini rencide edecek her türlü teşebbüsü yakından izlemekte, dinî konularda en yüksek karar organı olan Din İşleri Yüksek Kurulumuz da halkımızı aydınlatmaya devam etmektedir. Milletimiz teravih namazının İslâm’ın ibadet tarihinin ayrılmaz unsurlarından olduğu konusunda en küçük bir şüpheye düşmemelidir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

DİNİN KAYNAĞINI (MI) TARTIŞIYORUZ?
Süleymaniye Vakfı > Basın Bülteni
Tarih: 13 Ağustos 2011 Tavsiye Et Yazdır

DİNİN KAYNAĞINI (MI) TARTIŞIYORUZ?

BASIN BİLDİRİSİ

DİNİN KAYNAĞINI (MI) TARTIŞIYORUZ?

13.08.2011

Diyanet İşleri Başkanlığının, teravih tartışmaları ile ilgili olarak 12.08.2011 günü yaptığı açıklama vesilesiyle şu hususların tarafımızdan kamuoyuna arzı uygun bulunmuştur.

Bildiri, Ramazan’da teravih tartışmalarının ötesine taşmış, bazı ilahiyat fakültelerinde, sinsice yürürlüğe konan “İslam’ı Katolikleştirme” çabalarının Diyanet’i de etkilediğini göstermiştir. Bildirideki şu hususlar bunun işaretleridir:

1-      “İslam sadece Kitap ve Sünnete indirgenemez”

Bildiriye göre;

“Herhangi bir hususun İslâm’da olup olmadığını sadece metinlere indirgeyerek belirlemeye çalışmak, tarih boyunca varlığını arızî bir durum olarak sürdüren bir usul problemidir.”

Teravih tartışmaları Kur’ân ve Sünnet çerçevesinden yürütülmektedir. Bir şeyin İslam’da olup olmadığının bu metinlere göre belirleneceğinde ittifak vardır. Ancak bildirinin bu bölümü, Katoliklerin etkisi altında ortaya çıkan tarihselci söylemi yansıtmaktadır. Çünkü “Reformdan bu yana Hıristiyan inancı için yalnızca kutsal metinlerin temel oluşturabileceğini savunan Protestanlara karşı Katolik kilisesi, kutsal metinlerin vahiy geleneğinde özel bir yeri bulunduğunu kabul etmekle bir­likte geleneğin de aynı ölçüde bir vahiy kaynağı olduğunu vurgular.[1]”

Diyanetin bildirisinde de gelenek şu şekilde vurgulanmıştır:

“İslâm on beş asırlık bir inanç, tarih, kültür ve medeniyete sahiptir. Nelerin İslâm’da olup olmadığına karar verirken bu tarih, kültür ve medeniyet de mutlaka hesaba katılmak zorundadır. İslâm’ın temel bilgi kaynakları, Müslümanların tarihi tecrübesi ve yine Müslümanların geliştirdikleri bilgi metodolojisi her zaman kılavuz olmalıdır.”

2-      En yüksek karar organı iddiası

Bildiride bu iddia şöyle yer almıştır:

“Başkanlığımız milletimizin dinî hassasiyetini rencide edecek her türlü teşebbüsü yakından izlemekte, dinî konularda en yüksek karar organı olan Din İşleri Yüksek Kurulumuz halkımızı aydınlatmaya devam etmektedir.”

İslam’da dini konularda bir karar organı yoktur. Hele en yüksek karar organı hiç olmamıştır.

Katoliklerde episkoposlar Kilise’nin en yetkili kişileridir.[2] Kilisenin çobanları olan episkoposları dinleyen Mesih’i dinlemiş, onları reddeden Mesih’i ve Mesih’in gönderdiği kişiyi reddetmiş olur[3].

Bu sebeple bildiri, tamamen tarihi geleneğin etkisi altında, duygusal ögelerle bezenmiş ve o bilgilerin doğruluğu irdelenmemiştir. Hâlbuki Allah Teâlâ geleneğin sorgulanmasını istemekte ve şöyle buyurmaktadır:

“Onlara Allahın indirdiğine ve Elçisine gelin dense; ”Atalarımızda gördüğümüz bize yeter” derler. Ya ataları bir şeyi bilememiş ve doğruyu bulamamışlarsa?” (Mâide 5/104)

Doğruluğunu, isteyen herkesin test edebileceği, imsak vakti ile ilgili çalışmalara kulakların tıkanmasının sebebi de bu anlayış olmalıdır.

Bildirinin yukarıdaki niyetle hazırlandığı iddiasında değiliz. Ancak bir müddetten beri bazı İlahiyat Fakültelerini sarmış olan tarihselcilik anlayışının etkisiyle yazıldığı da bir gerçektir.

3-      Ayrıca bildiride yer alan şu ifade de gerçeği yansıtmamaktadır.

“Teravih tartışmalarının dini hassasiyetle, ilmi mülahazayla ve bir toplumsal maslahat ile izahı mümkün değildir”

Çünkü toplumda teravih farz namazların önüne geçmiş ve camiye, yalnız teravih ve kandil geceleri için gelen bir nesil oluşmuştur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin teravih olarak algılanan namazı, itikâf ta bulunduğu günlerin gecelerinde mescitte kıldığı teheccüd namazıdır. O, bu namazı senenin her gecesinde kılardı. Ramazan’da itikâf esnasında Mescidin içinde hasırla çevrili bir bölümde bir gün bu namazı kılarken onu görenler de aynı namazı kılmış[4], Peygamberimiz bunu fark edince oturmuş, daha sonra bulunduğu yerden çıkarak onlara şöyle demiştir: “Ne yaptığınızı görüp anladım; ey insanlar, bu namazı evlerinizde kılın. Çünkü farz namaz dışında kişinin en faziletli namazı evinde kıldığı namazdır[5]”

Bizim gayretimiz, insanların farz namazlarla diğerlerini karıştırmalarını engellemek ve farzlara gereken önemin verilmesini sağlamaktır. Bize en sahih yollarla gelen bu ve benzeri rivayetler için bildiride “Resûl-i Ekrem (sav)’den bugüne kadar şaz denilebilecek birtakım zorlama yorum ve uygulamalar” denmesi şaşırtıcıdır.

Aslında zorlama denebilecek şaz yorum, bildiride yer alan şu ifadelerdir:

“İslâm’da teravih namazı diye bir namaz vardır. Bu namaz, Ramazan gecelerinde kılınan bir namazdır. Bu namazı Hz. Peygamber (sav) bizzat kendisi kılmıştır. Onun kıldığını gören sahabîler de Medine Mescidinde bu namazı kılmışlardır.”

Çünkü Peygamberimiz zamanında teravih adında bir namaz olmadığı bildiride de yer almaktadır.

Tamamen duygusal bir yaklaşımla “bugün bu namaza itiraz edenlerin tarihteki tek benzerleri olan ve konuya mezhepsel, ideolojik bir taassupla yaklaşan Fatımî Sultanlarıdır” ifadesi de şaşırtıcıdır. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı, bu sultanların ortaya çıkardığı kandil kutlamalarını[6] dinin bir gereği gibi özenle sürdürmektedir.

Bütün bunların sonucunda bizde hasıl olan kanaat şudur: “Dini bir konuda ilim gücü yerine devlet gücüne dayanarak insanların üstünde baskı kurmaya çalışan bir kurum ve kuruluş olmamalıdır. Çünkü böyle kurumlar, yanlışların tartışılmasını engellemekte ve doğru gibi algılanmasına yol açmaktadır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Prof. Dr. Abdulaziz BAYINDIR

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi,

Süleymaniye Vakfı Din ve Fıtrat Araştırmaları Başkanı



[1] Ömer Faruk Harman, Katoliklik, DİA, c. 25, s. 58.

[2] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, İstanbul 2000, paragraf 857. (Papa 14. Lui’nin (Episkopos II. Jean Paul) emriyle 1986’da Kardinal Joseph Ratzinger (Bugünkü Papa) başkanlığında kurulan 12 kişilik bir heyetin altı yıllık çalışmasıyla meydana getirilmiş ve Vatikan Kilisesi tarafından kabul edilmiş öğretileri içerir. Dominik PAMİR Türkçe’ye çevirmiş, Türkiye Episkoposlar Konferansı adına neşredilmiştir.)

[3] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 862.

[4] Hasır kısa olduğu için ayağa kalkıp namaza durunca etraftan gözüküyordu. (Buharî, Ezan 80) Hasırı gündüzün yayıyor,  gece bir kulübe gibi yapıyordu.  (Buharî, Ezan 81)

[5] Buharî, Ezan 81.

[6] Ahmet Özel, “Mevlid”, DİA, c. 29, s. 475.

Diyanetin basın açıklamasına ulaşmak için tıklayınız.



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Kimi prof. ünvanlı kimseler tarafından teravih namazları hakkında koparılan gürültü tamamen haksız, yersiz, ve de mesnetsizdir. Namaz kulluk görevse, Allah bunu emr etmişse, namaz namazdır. Ayrıca bunun farzı, vacibi, sünneti,  nafilesi, teravihi olmaz. Adına ne derlerlse desinler, namaz namazdır. Bitattır deyip karşı çıkmak, tartışmak cehalet olur. Allah kılın demiş mi? Kılın ama yalınız şu vakitlerde, ancak şu kadar kılın, başka da kılmayın, emrettiğimin üzerine ne bir zam ne de bir indirim yapmayın sakın, demiş mi? Demediyse, insanların hangi adla olursa olsun ve nerede kılarlarsa kılsınlar bu namazdır ve de ibadettir. İnsanlar kul olmaları hasebiyle istediği kadar, yapabildikleri kadar iyilik, kulluk yaparlar ve bundan dolayı da kınanmazlar. Namaz da öyle. Madem hayırdır, madem emredilmiş, oda sadaka ve infak gibi azı az çoğu çok, daha fazlası da daha fazla kazançtır, daha ziyade sevaptır. Hayır kazanmak amaçlı olarak müminler, istedikleri zamanlarda, istedikleri mekanlarda, istedikleri kadar hayır yapmaya, namaz kılmaya, oruç tutmaya sadaka vermeye vs haklarıdır. Fazlasına, ziyade hayır kazanmaya karşı çıkmak, fazla hayra çarşı çıkmaktır. Hem Peygamberin farzdan başka namazları gece gündüz kıldığını siz söyleyeceksiniz hem de insanların O'nu taklid ederek/O'nun gibi yaparak fazladan kıldıkları teravih namazına bitat diyeceksiniz. Bu bitatsa, Peygamberin fazladan kıldıkları ki daha eşed bitat olur. Zira Allah'a rağmen bitat uydurmuştur. "Bitattır" deyip karşı çıkmak cehaletten doğan bir hak gaspidir. Bunu yapanlar Dr. Prof. etiketlilerse  bunun adı da Dr'li, Prof'lu yani katmerli kap kara cehalet olur. Ya, Allah aşkına teravih namazına karşı çıkanlar hangi Kuran nassına dayadırıyorlar bu kara cahil görüşlerini? Bunu belgelerle ortaya koysunlar! Hem "namaz ibadettir, en büyük ibadettir, en önemli ibadettir" diyecekler hem de fazlasına karşı çıkacaklar. Bu sağlıklı bir akıl karı mıdır? Prof Bayındır'ın var mı meali bilmiyorum. Prof Yaşar Nuri Öztürk yazdığı mealinde tam 88 kez "namaz/dua" demiş. Kimi yerde de salata, namazdan bağımsız olarak bir kaç kez dua, rahmet, bir kez de salat demiş. Bunları da eklersek sayı 98 ediyor. Buna karşın "halk günde 99 kez 99 rekat namaz kılsa/dua etse değer, yeridir demeleri gerekirdi! Hocalar, Kuran'da 81 kez geçen "salat"ı, anlamadan 88, 89, 90, 95 kez "namaz" diye çevirmişler. Dua, destek, rahmet vs dedikleri de hariç. Konuştukça daha bir batıyorlar.

Bir kaç gün önceydi, Çalak'ın Tv programında idi Yaşar Nuri. Atıp tutuyordu.. Durdurana aşk olsun! Adam reyting peşinde, çoktandır tv lerde boyunu gösterememişti. Fırsat bu fısat, fırsatı yakalamışken gündem olmalıydı, yarın ve daha nice yarınlar ve daha nice ramazanlar gündemde olmalıydı! Konuşmaları arasında " Allah oruç geceleri, kadınlarınızla cinsel ilişkide bulunmanızı size helal kıldı, halbuki sizden öncekilere haram kılmıştı" meyanında bir cümle kullandı. Bu torpil geçme, adam kayırma işini Allah'a da öğretiyorlar bu allame hocalarımız! Allah ne diye size torpil geçsin ki!...

Bu mantıkla:

"Hurrimet aleykum ummehâtukum ve benâtukum ve exavâtukum... : Size anneleriniz, kızlarınız, kızkardeşleriniz... haram kılındı." Bu ayeti, Yaşar Nuri hoca mantığıyla okursak; demek "Allah sizden öncekilere onların annelerini, kızlarını, kızkardeşlerini ... helal kılmlmıştı ama size haram kıldı!" Eh! Ne diyelim din Profu bunlar!   

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Muhsin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 subat 2007
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Muhsin

2-      En yüksek karar organı iddiası

Bildiride bu iddia şöyle yer almıştır:

“Başkanlığımız milletimizin dinî hassasiyetini rencide edecek her türlü teşebbüsü yakından izlemekte, dinî konularda en yüksek karar organı olan Din İşleri Yüksek Kurulumuz halkımızı aydınlatmaya devam etmektedir.”


halkımızı aydınlatmaya(UYUTMAYA) devam etmektedir.

gecde olsa yavas yavas UYANIYORUZ!!!
Yukarı dön Göster Muhsin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Muhsin
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Merhaba,


Bu atalar dininin ülkemizdeki sözde iktidar sahibi diyanet benim sorgulama sürecine girişimde yardımcı olmuştu.


İsra110. ayeti ve uygulamadaki çelişkiyi sormuştum...


peygamberimiz bugün camilerde kılındığı gibi kılardı, 1400 yıldır da böyle kılınır dediler, çıktılar işin içinden tanrı gözlü tahmin ustalari...


halbuki ayet açık, ....namazda sesini ne kıs, ne de çok yükselt, ikisi arası bir yol tut....


ama uygulama tam bir çorba....


dolayısı ile teravihe gelene kadar isra 110 var...


ama yaşar hoca da biliyor ki, reyting için teravih daha cazip, yoksa ayeti yaşamak kimin umurunda!!!!


selamlar,

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Muhsin
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 subat 2007
Gönderilenler: 401
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Muhsin

slm, acaba Nuh,Isa,Musa vs, Peygamberler nasil kilmis?
Bunlar(Dinayet)42/13-15 bir baklasar yada 43/44 yada 3/78e
daha aklima cok ayetler geliyor ama yazmaya gerek duymuyorum.
Peygamberimizin sadece Vahye uydugu ve bunun disina cikmadigini kuran´dan ögrendik, cikarsa ne olacaginida.
Demek ögrenmekde güclük cekenler daha niceleri var.
selam

Not: "Koltuklar"(pardon Tahtlar daha mi dogru olur) sallanmaya basladimi desem:-))
Yukarı dön Göster Muhsin's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Muhsin
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Bu kurum veya kişiler öncelikle, dinin direği dedikleri, Müslümanların kabirde sorguya çekilecekleri konuların en önemlisi dedikleri, yere göğe sığdıramadıkları,  yüzyıllardan beri kılınan ve adına namaz dedikleri ibadetin (!?) nasıl yapılacağını, “Allahu Ekber’den, Esselamu aleykum ve rahmetullah”a kadar, hatta tesbihleriyle beraber, sözlerinin ve şekilsel hareketlerinin sırasıyla olmak üzere, namazın nasıl kılınacağını Kuran’dan bir göstersinler. 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
ma11
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 20 agustos 2011
Yer: ABD
Gönderilenler: 15
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ma11

Selamun aleyküm,

Teravih konusunda Abdülaziz Bayındır ve Yaşar Nuri
Öztürk'ün tespitlerine katılıyorum, ama onlar kadar sert
konuşup bunu kaldıralım demiyorum. Neden ise bunun halk
arasında sevilen bir vacip olması. Ama bunun vacip olduğu
bilincine herkesin varması lazım, en önemlisi bu.

Kuran'da namaz konusuna gelince, aşağıda bu konudaki
kendi yorumum yazıyorum. Hayırlı ramazanlar.

**********************

Kuran'da salat , rüku ve sucud hep ayrı olarak ifade
edilmiştir ki, tabiatıyla bunlar
ayrı ibadetlerdir. Hepsi bir yere toplanıp bize farsça
bir "namaz" adı altinda din kültürü dersinde
öğretilmiştir ne hikmetse. Vakitlere bağlı olan sadece
"salat" ibadetidir.

Salat meselesi bana göre basit. Salat kelimesi arapça'da
"övme, yüceltme" manasina geliyor
sözlük ve meallere göre. Ingilizce'de de benzer bir
kelime var "salute". Demek ki bu ibadetin
manası Allah'ı sabah akşam yüceltmektir. Ki, melekler
bunu yapmaktan bıkıp usanmaz ( Enbiya 20).
O zaman bence, salat sırasında rastgele seçilmiş ayetler
yerine Allah'ı yücelten
ayetler okunmalıdır. Allah İsra suresinde salat tarifini
şöyle veriyor (Ali Bulaç meali):

"
110. De ki: 'Allah, diye çağırın, 'Rahman' diye çağırın,
ne ile çağırırsanız; sonunda en güzel
isimler O'nundur.' Namazında sesini çok yükseltme, çok da
kısma, bu ikisi
arasında (orta) bir yol benimse.

111. Ve de ki: 'Övgü (hamd), çocuk edinmeyen, mülkte
ortağı olmayan ve düşkünlükten
dolayı yardımcıya da (ihtiyacı) bulunmayan Allah'adır.'
Ve O'nu tekbir edebildikçe tekbir et.
"

Ayrıca Kuran'ı Kerim'de salat kelimesi hemen her zaman
"akimüs salat" diye geçmektedir ki,
bu da salatın nasil ayaga kalkip yapılması gerektiğini
söyler.
Akim, "kiyam" kelimesinden gelip "dikelmek, kalkmak,
ayakta tutmak" manaları içerir.
İşte Kuran'dan salat ibadetinin kuralları:


1-Abdesti al (Maide 6)
2-Ayağa kalk (akimüssalat diye geçen ayetler)
3-Kıbleye yönel (Bakara 144)
4- Orta bir ses kullan (Isra 110)
5- "Hamd çoçuk edinmeyen ve mülkte ortağı olmayan ve
düşkünlükten dolayı
yardımcıya da (ihtiyacı) bulunmayan Allah'a dır" arapça
olarak söyle (Isra 111)
6- Allah'ı bol bol tekbir et (Isra 111)

Kural olarak bu kadar suistimal edilen, ve sünnetsiz
olmaz denen bir ibadet tarzının (Ki bu ibadet İbrahim
peygamberimize de öğretilmiştir)
açık açık detayıyla Kuran'da var olması, "biz bu kitapta
hiçbir şeyi eksik bırakmadık"
şeklindeki ayetlere çok güzel örnektir.

Bunun da üstüne çıkarsak, zaten salat, zekat v.s. bir
yana, en büyük ibadet Allah'ın
zikridir (Ankebut 45). Kuran'ın bir diger vasfı ise
zikir, yani "hatırlatma"dır.
Allah zikri koruyacağını bildirir (Hicr 9).



__________________
Allah dosdoğru yoluna iletsin
Yukarı dön Göster ma11's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ma11
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats