Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
16.20 Allah dışında yakardıklarınız hiçbir şey yaratamazlar; onların kendileri yaratılmaktadır. 16.21 Hayat bulmaz ölülerdir onlar. Ne zaman dirilteceklerini bile bilmezler.
__________________ Bayanlar UYANIN ARTIK, Basörtüsü ve ÇARÇAFLARINIZDAN baska kaybedecek bir şeyiniz YOK. SIRF KURANA inanmanin özgürlügünü TADIN
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: United States Gönderilenler: 75
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Ebru Yazdı:
16.20 Allah dışında yakardıklarınız hiçbir şey yaratamazlar; onların kendileri yaratılmaktadır. 16.21 Hayat bulmaz ölülerdir onlar. Ne zaman dirilteceklerini bile bilmezler.
Hayat bulmaz ölülerden yani Turbelerde yatanlardan meden umanlarin vay haline. Ne zaman dirileceklerini bile bilmeyenlerin, yasayanlara umut kaynagi olmasi cok ilgiinc bir fikir.
16.20 Allah dışında yakardıklarınız hiçbir şey yaratamazlar; onların kendileri yaratılmaktadır. 16.21 Hayat bulmaz ölülerdir onlar. Ne zaman dirilteceklerini bile bilmezler.
Su turbelerin basina gidip, o turbelere asilan bezlere bu ayetleri yazmak gerekiyor. Boylece o bezleri oraya asanlar sabah geldiklerinde ayetleir okurlar belki akillari baslarina gelir.
16.20 Allah dışında yakardıklarınız hiçbir şey yaratamazlar; onların kendileri yaratılmaktadır. 16.21 Hayat bulmaz ölülerdir onlar. Ne zaman dirilteceklerini bile bilmezler.
Bu ayeti butun mezarliklarin giris kapisina ve Turbelere altin yazi ile yazdirmak gerek.
16.21 "Hayat bulmaz ölülerdir onlar. Ne zaman dirilteceklerini bile bilmezler."
__________________ Müslüman olmak güzeldir AMMA Hanif Müslüman olmak bir başkadır başka ......
Birileri türbelere gidip çaput bağlayanları ve böylece ölülerden medet umanları ilkellikle ve cahillikle suçlar. Ama kendilerini unuturlar.
Yürüyen Ölülerin Kabirlerine (Evlerine-Tekkelerine) gidenler ve onları Allah ile kendi aralarına yerleştirenler ve böylece felah umut edenler daha mı az ilkel ve cahildirler Türbecilerden?
Uzaklardaki bir şehre hatta ülkeye şeyh ziyaretine gidenler, huzurunda günah çıkaranlar ve onun kendilerini dünya ve Ahirette kurtaracağına inananlar, Bursa'ya Okçu Baba türbesini ziyarete gelenlere ve çaput bağlayarak, istekler düzenlere kötü gözle bakarlar. Acaba var mı arada herhangi bir fark? Biri ölüden medet umuyor, diğeri görece diriden.
Hem Türbedekiler süslü laflarıyla ziyaretçilerini aldatamazlar ama ya yaşayan ölüler? Türbedekiler insanları maddi-manevi sömüremezler ama ya yürüyen cenazeler?
Ölülerinin şerri bir tane, dirilerinin bin tane...
"Medet veya Şefaat ya Ali-Veli Hazretleri" hatta "Medet veya Şefaat ya Resulallah" değil "Medet veya Şefaat ya Allah" demeli değil miyiz?
Allah yanında başkalarına da el açmak müslümanlara yakışmaz. Müslüman yalnız Allah odaklı yaşar ve ölür.
En'am 162. De ki: "Benim salatım, kulluğum, hayatım, ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir."
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Türkiye'de toplam 1263 türbe bulunuyor. İstanbul 173 türbeyle ilk sırayı alırken, ardından Bursa ve Siirt geliyor. Günlük hayatta sorunlarına çözüm bulamayanlar, Anadolu'ya yayılmış bu türbelerde yüzyıllarca dertlerine derman aradılar ve hâlâ arıyorlar....
ZİLE'DE HÜSEYİN GAZİ TÜRBESİ
Tokat'ın Zile ilçesinin dört kilometre güneybatısında, yüksekçe bir tepenin üzerinde bulunan Hüseyin Gazi Türbesi'ni genellikle çocuğu olmayan kadınlar ve evlenemeyen kızlar ziyaret ediyor, adakta bulunuyor. Ziyarete aralıksız yedi perşembe gidildiğinde, dileklerin kabul olacağına inanılıyor. Efsaneye göre, hastalanan bebeğini tedavi ettirmek için üvey babasının Hüseyin Gazi Tepesi'nde bulunan mercimek tarlasında çalışan Güllü, buna rağmen, bebeğini kaybeder. Bu sırada yatırdan 'Mercimeğin taş ola, mercimeğin taş ola! ' diye bir ses duyulur. Tarladaki bütün mercimekler tıpkı yeşil mercimek şeklinde birer taşa dönüşür ve tarlayı mercimek taşı kaplar. Hüseyin Gazi Türbesi'nin içinde bulunduğu tarla, mercimek büyüklüğünde taşlarla kaplıdır. Hüseyin Gazi'nin hemen yanı başında bulunan iki mezardan birinin Güllü'nün diğerinin de bebeğinin mezarları olduğu söylenir. Ziyarete giden ve çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar, bu tarladan yedi tane mercimek taşı alıp yastıklarının altına bırakırlar. Yedi gün sonra bu taşları tarlaya serperek, çocuk için dilek dilerler. Çocukları olunca da kurban keserler.
MANİSA'DA YEDİ KIZLAR TÜRBESİ
Manisa'nın Dere mahallesindeki Yedi Kızlar Türbesi'nde, birbirinden güzel yedi kız kardeşin gömülü olduğu söylenir. Çeyiz yapamadıkları için evlenemeyen genç kızlara çeyiz işleyen, yaşantılarını bu hayır işine adayan yedi kıza Manisalılar bir türbe yaptırmış ve evlenememiş genç kızların adak yeri saymışlar. Yedi Kızlar Türbesi'nin telli duvaklarla süslendiği de görülür.
HACET DEDE TÜRBESİ
Manisa'daki Spil Dağı'nın eteklerinde, eski surlar içinde Saruhan Bey zamanında yaşamış bir evliyaya ait olduğu söylenen Hacet Dede Türbesi, özellikle Hıdrellez'de on binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. Günümüzde yıkıntı halinde bir iki surdan ibaret olan türbenin duvarları ve ağaçları, her Hıdrellez günü yazılan yazılarla, isteklerle donatılıyor. Kısmetinin açılmasını isteyenler yüzük resmi yaparken, kimileri de tuttukları takımın amblemini çizerek, şampiyon olmasını diliyor. İsteklerin yazıldığı Hıdrellez akşamı dışında, Hacet Dede'ye horoz adağı yapanlar da perşembe akşamları burada horozlarını kesip istekte bulunuyorlar.
TEZVEREN AHMET DEDE TÜRBESİ
Anadolu'nun birçok yöresinde Tezveren Dede Türbesi bulunur. Elbette ki, bu türbeler aynı kişiye ait değil. Ancak dileklerin tez gerçekleşmesi anlamında kullanılan bu isim, türbede yatan zatın kimliğinin önüne geçmiş durumda. Manisa'nın Ege mahallesinde yolun ortasında kalan Tezveren Dede Türbesi, kare planlı, tek kubbeli, kübik kagir bir yapıdan oluşuyor. Cadde ortasındaki türbenin camlarına yakılan mumlar ve içine konulan bir testi suyun, ertesi gün alınıp içildiğinde, isteklerin yerine geldiği halk arasında yaygın bir inanış.
GELİNLERİN TELLİ BABA TÜRBESİ
Rumelikavağı'ndaki Telli Baba, genellikle evlenmek isteyen genç kızların ziyaret ettikleri ve bu ziyaret sırasında daha önce bırakılmış olan gelin duvaklarından tel alıp, hayırlı bir kısmet için dua ettikleri bir türbedir. Halk arasında en yaygın inanış; evlilik aşamasındaki gençlerin ve kısmetinin açılmasını isteyenlerin burayı ziyaret etmesi gerektiği. Hâlâ birçok çift evlendikleri gün Telli Baba Türbesi'ni ziyaret ederek, hem kısmet için hem de beraberliklerinin devamı için dua ediyor. Telli Baba Türbesi, şehir merkezinden uzakta bulunmasına rağmen, özellikle cuma günleri ve hafta sonları çok yoğun bir ziyaretçi akınına uğruyor. Telli Baba Türbesi'nin ziyaretçileri arasında da kadınlar ve genç kızlar büyük bir yer tutuyor. Öte yandan Telli Baba efsanesini duyan turistler de meraklarını gidermek için türbeyi ziyaret ediyorlar. Türbenin üzerinde bulunan tellerden ismini alan Telli Baba Türbesi'ne gelen ziyaretçiler, tellerden küçük bir parça alarak dileklerinin gerçekleşmesi için dua ediyorlar. Dileklerinin gerçekleştiğine inananlar da bir dahaki ziyaretlerinde bir miktar tel getirerek, türbenin üzerine bırakıyorlar. Ziyaretçilerin arasındaki yaygın inanış, alınan tel ne kadar kısa olursa, dileğin o kadar kısa zamanda gerçekleşeceği yönünde...
SADECE MEKKELİ MÜŞRİKLER DEĞİL...ŞAMANLARDA KALKIP GELSE BU İŞİN FAZLACA ABARTILDIĞINA HATTA......ÇIKARTILDIĞINA KARAR VERİRLER HAYRETLER İÇERİSİNDE KALIRLARDI...
Bursa'da da "Tezveren Hazretleri" var. Zamanında birçok kez de ziyaret etmiştim bu Tezveren Sultanı.
Bu adam kime, neyi tezveriyor?
İşin en trajikomik yanı da "Tezveren Hazretlerin" türbesinde "ne isteyecekseniz yalnız Allah'tan isteyin" anlamında bir uyarıcı yazının bulunması. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu...
Bir
yatır düşünün. İçinde yatan yok. 50 Yıl insanlar çöp atmasın diye
bahçesine Yatır süsü veren Ergin ailesinin sırrı çözüldü. Gerçek 50 yıl
sonra anlaşılsa da insanlar inanmıyor...
02 Ocak 2007 HABER7.COM
Bahçesine bir mezar yeri açtı, yanıbaşındaki ağaçlara çaput astı. Mezar
taşına koyduğu küpün içinde de her gece mum yaktı. Sonra belediye
gelip, mezarı mermere çevirdi. Adı da Ahmet Dede Yatırı oldu. 50 yıl
boyunca onbinlerce kişi, bu yatıra gelip dua etti. Ancak Ahmet Dede
Yatırı'nın sırrı yarım asır sonra anlaşıldı.
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
TÜRBELERİ ZİYARET ETMEK GEREKLİ MİDİR?
Ölümü ve ahiret hayatını hatırlatan, dünyanın gelip geçici zevklerden ibaret olduğunu gösteren mezarlıkları ve türbeleri, usûlüne uygun bir şekilde ziyaret etmek elbette gereklidir.
Türbe ziyaretleri esnasında yapılan bir takım yanlışlardan yola çıkarak insanların şirke düştüklerini iddia etmek ve bu mekanların ziyaret edilmesini engellemeye çalışmak doğru değildir. Çünkü, insanların gerçek niyetleri bilinmeden, hangi duygularla hareket ettikleri anlaşılmadan ânî değerlendirmelerde bulunmak sakıncalıdır. Zira ilk bakışta hemen hüküm vermek genellikle yanıltıcıdır. Çünkü konu detaylarıyla değerlendirilmemiştir. Mesele yüzeysel olarak ele alınmıştır. Derinlemesine incelenmemiştir ve sonuçta da doğru bir tespit yapılamamıştır.
Nitekim, türbeleri ziyaret eden insanların ekserisi, oralarda yatan zâtların Allah’ın sevgili kulları olduğuna inanmaktadırlar. Doğrudan Allah’tan istemeye yüzleri olmadığı düşüncesiyle de onlar sayesinde Allah’ın dileklerini kabul edeceği inancıyla hareket etmektedirler. Türbe ziyaretlerini gerçekleştirenlerin ruh hali böyle olunca ve bu inançla yola çıktıkları görülünce onları küfürle itham etmek insafla bağdaşmayacaktır. Belki içlerinde yanlış yapanlar olabilir. Ama bu durum, tamamen bu ziyaretlerin men edilmesi düşüncesini akla getirmemelidir. Aksine, ziyarete gelen bu insanlara ziyaret âdâbı öğretilmeli, onlara sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşılmalıdır. Azarlamak, küstürmek, soğutmak, nefreti celbedecek şekilde kırıcı davranmak ve bu insanları küçümsemek, hatta onları alaya almak kanaatimizce doğru değildir.
İnsanların kusurları ve yanlışları onları incitmeden güzellikle düzeltilmelidir. Zira Hz. Peygamber: “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!” buyurmaktadır. Sanki Hz. Peygamber bu sözünü türbe ziyaretlerini tamamen men etmeyi düşünen kimseler için söylemiş gibidir. Onun bu veciz tavsiyesine her zaman ve her konuda kulak vermek gerekmektedir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, türbe ziyaretlerinin din duygusunun güçlenmesi ve dindarların kendilerini rahat hissetmelerini sağlaması yönünde müspet sonuçları da bulunmaktadır.
Bid’at ve hurafe kavramlarını istismar ederek türbe ziyaretlerini engellemeye kalkışan kimselerin niyetleri doğru değerlendirilmelidir. Yapılan bir takım yanlışların nasıl karşısında olunması gerekiyorsa, bu tür art niyetli ve maksatlı girişimlerin de aynı şekilde karşısında olunması ve haklı tepkiler gösterilmesi gerekmektedir.
Türbeleri ziyaret eden kimselerin bilmesi gereken bazı hususları da şu şekilde sıralayabiliriz.
1.Türbede yatan zâtın hayat hikayesini öğrenmek ve başarılı kulluk tecrübesini kendisine örnek almak.
2.Ecelin bir gün kendi kapısını da çalacağı düşüncesiyle buraları ibret almak için ziyaret edip, ahiret hayatı için hazırlık yapmak.
3.Türbede yatan salih kuldan değil, sadece ve sadece Allah’tan istemek[1] ve bunu hiçbir zaman akıldan çıkartmamak. (Eğer böyle yapmaz da araya arıcalar koyarsa, Allah'tan değil de türbede yatan kimseden isterse bu ise tabiki en büyük şirktir. Bu konuda çok dikkatli olmak gerekmektedir.)
İşte bu üç hususa dikkat eden herkesin mezarlıkları ve türbeleri ziyaret etmelerinde herhangi bir sakınca yoktur. Aksine ibret almak için buralara gitmek faydalıdır.[2]
Yatırımlarını ahirete yapmaya çaba sarf edenlerin, bu ziyaretlerden mahrum kalmamaları kendi lehlerine olacaktır. Zira bir yolda ilerlerken zaman kaybetmemek ve yoldan çıkmamak için işaret levhalarına ihtiyaç vardır. Dolayısıyla türbe ve mezarlık ziyaretlerini insanı uyaran, ahireti hatırlatan ve doğru yolda kalmayı temin eden uyarı levhaları olarak değerlendirmek mümkündür. Bu işaret levhalarını göz ardı etmeden onlardan istifade etmek ise akıl ve mantığın gereğidir.
[1] Fâtihâ, 1/1-7. “Her türlü övgü yalnızca Allah’a özgüdür, bütün alemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm, Hesap gününün Hâkimi. Yalnız sana kulluk eder; ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet, nimet bahşettiklerinin yoluna; gazab(ın)a uğrayanların ve sapkınlarınkine değil!”
[2] Bakara, 2/221. “…Allah mesajını insanlığıa açıklar ki ondan ders alabilsinler.”; En’am, 6/126. “İşte bu şaşmaz (çizgi), Rabbinin yoludur. Gerçekten bu mesajlarımızı, onlardan ders al(mak istey)en insanlara açık şekilde anlatıyoruz!”; İbrâhim, 14/25. “…Allah insanlara (işte böyle) misaller veriyor ki, (değişmeyen gerçeği) düşünüp kendilerine ders çıkarsınlar.”; İsrâ, 17/41. “Gerçek şu ki, bu Kur’an’da biz (gerçeği) pek çok yönden açık açık ortaya koyduk ki, (onu inkar edenler) iyice içlerine sindirebilsinler (ibret alsınlar); ne var ki, bu sadece onların nefretini artırdı.”; Zümer, 39/27. “İşte biz, bu Kur’an’da üzerinde düşünsünler diye insanların önüne her türlü örnek olayı koyduk.”.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma