Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Ailem Somali çölünde hayvancılıkla geçinen bir kabileydi. O yüzden çocukluğum doğal görüntüler, sesler ve doğal kokular içinde gecti. Büyük tad aldım.
Güneşlenen aslanları izlerdik. Zürefalar, zebralar, tilkilerle koşardık. Tavşan büyüklüğündeki hayreksleri kovalardık çölün kumunda. O kadar mutluydum ki.
Sonra geçiverdi o günler. Yaşam zorlaştı.
Afrika’da kadınlığın ne olduğunu beş yaşımda öğrenmeye başladım. Tarifsiz acılar çektim.
Afrika'da kadınlar yaşamın omurgasıdır. İşin çoğunu onlar yapar ama görüş belirtemezler. Evlenecekleri erkek hakkında bile ağızlarını açamazlar.
On üçüme bastığımda gelenekler kıskacına aldı beni. Artık küçük bir kız değildim. Hızlıydım; güzel bir vücudum vardı.
Ama hep acı çekmiştim. "Yetti gari!" dedim. Kaçacaktım.
Çileli yolculuğum babamın, "Seni evlendiriyorum," demesiyle başladı. Vakit dardı; oyalanamazdım. Daha önce hiç gidip görmediğim başkent Mogadişu’da bir teyzem vardı; ona sığınacaktım. Anneme söyledim.
Babam ve ailedeki herkes uykudayken annem beni uyandırdı; "Hadi git."
Azık var mı diye bakındım. Ama yanıma alacak hiç bir şey yoktu; ne su, ne süt, ne yiycek bir şey.
Bir şal aldım üstüme; kara çöl gecesine yalınayak daldım.
Mogadişu’nun hangi yönde olduğunu bile bilmiyordum. Yönü filan boş verip yalnızca koştum. Çevremi göremediğim için önce yavaş, ama gök ağarınca bir gazel gibi süzülerek, saatlerce koştum.
Öğlen olunca çölün ortasındaydım. Sonsuza uzanan bir görüntü. Aç, susuz ve yorgundum. Yavaşladım; yürümeye başladım.
Şimdi napıcam ben, diye düşünürken bir ses duydum: "Waris! Waris!" Babam sesleniyordu. Panikledim. Beni yakalarsa ne yapacağını biliyordum: evlendirecekti.
Erken davranmıştım ama babam kumdaki izlerimden bulmuştu beni. Soluğu ensemdeydi.
Tekrar koşmaya başladım. Geriye baktım. Arkamdaki tepeden koşarak iniyordu. Beni görmüştü. Can korkusuyla fırladım. Sanki kum sörfü yapıyorduk. Ben bir tepeye tırmanırken o arkamdaki tepeden iniyordu. Böyle saatlerce koştuk. Babamın beni izlemediğini anlayıncaya kadar.
Artık beni çağırmıyordu.
Güneş batıp gece olana dek koştum. Zifirî karanlıktı; hiç bir şey göremiyordum. Açlıktan ölmek üzereydim. Ayaklarım yara bere, kan içinde. Bir ağacın altına oturdum dinlenmek için. Uyuya kalmışım.
Sabah gözlerimi açtığımda güneş alev alevdi. Kalkıp yürüdüm. Günlerce gittim böyle. Aç, susuz, korku ve acı içinde.
Akşamları karanlık çökünce duruyordum ancak. Öğlenleri bir ağacın altında kestiriyordum.
Böyle bir kestirme anında hafif bir ses duydum. Gözlerimi açınca bir aslanla burun buruna geldim. Ayağa kalkmaya çalıştım. Ama günlerce tek lokma girmemişti mideme; gücüm kalmamıştı. Dizlerim zangır zangır etti, sonra bükülüverdi. Sırtım acımasız Afrika sıcağından beni koruyan ağaca dayalı, yığıla kaldım. Çöldeki yolculuğum sona ermişti. Korku içinde ölümü beklemeye başladım.
"Gel al!" dedim aslana. "Ben hazırım."
Kocaman kedi, gözlerimin içine baktı bi süre. Ben de onun gözlerinin içine. Sonra yalana yalana önümde volta atmaya başladı. Süzülür gibi, narin, duyarlı. Her an üstüme atılabilirdi.
Ama bırakıp gitti. Bir gıdımcık ettim yani; yemeye değmezdim.
Aslanın beni öldürmediğini görünce Rabbimin benim hakkımdaki hükmü farklı diye düşündüm. Her halde yaşamamı istiyor.
Öykünün Türkçeye çevirdiğim ilk beş bölümünün arabaşlıkları:
Birinci bölüm.....: sünnet edilen kız çocuğunun öyküsü
İkinci bölüm......: çöl çiçekleri
Üçüncü bölüm...: kadın olmak
Dördüncü bölüm: sünnet olmak
Beşinci bölüm...: evlenmek
Beşinci bölümden sonra görev arabaşlığı altında bir değerlendirme yapacağım, Allah isterse. Kızların sünnet edilmesi nedir o zaman belli olacak.
Sevgiyle, Hasan Akçay
---------------------------
ÇÖL ÇİÇEKLERİ
Kaçmadan önce yaşantımda yalnızca evim ve doğa vardı. Çoğu Somali halkı gibi kırda yaşıyor; sığır, koyun ve keçi besliyorduk. Deve sütüyle geçiniyorduk. Gıdamız da suyumuz da süttü. Çünkü su yoktu. Kahvaltımız, akşam yemeğimiz süttü.
Sabah gün doğarken kalkıyorduk. İlk işimiz ahırlardaki sağımdı. Hayvanlar gece kaçmasın diye bir de yolumuzun üstündeki çalı çımkıyı toplayıp çitleri onarırdık.
Hayvanlarımızı süt ve alış veriş için besliyorduk. Küçücük bir kızdım ama 60-70 baş koyun ve keçiyi çölde ben güderdim. Uzun bir değneğim vardı. Hayvanlarıma yön vermek için şarkı da söylerdim.
Otlak herkesin malıydı. Onun için ot en çok nerde varsa oraya giderdim.
Yırtıcı hayvanlara karşi gözümü dört açardım. Özellikle sırtlanlar çok sinsiydi. Kuzularımı kapıp kaçarlardı. Aslanlar sürü halinde avlanıyordu. Oysa ben tek başımaydım.
Ailemdeki herkes gibi tam yaşımı bilmezdim. Tahmin ederdim ancak. Vaktimizi mevsimler ve güneş belirlerdi. Nerde yağış var oraya giderdik. Güneşle yatar, güneşle kalkardık.
Evimiz ot çatılı, çerçöpten, çadırımsı bir kulübeydi. İki metre çapında. Göç zamanı sökerdik onu; develere yükleyip yollara düşerdik. Su ve yeşilliği olan bir yer bulunca bir daha kurardık.
Sütümüzü saklardık kulübemize; bir de kavurucu öğle sıcağından oraya sığınırdık.
Gece dışarda yıldızların altında yatardık. Bir hasırın üstünde kucak kucağa uyurduk. Babam bize göz kulak olmak için biraz ötede yatardı.
Çok yakışıklıydı. Aşağı yukari bir seksen boyunda, sırım gibi. Annem daha da kilosuzdu. Çok güzeldi. Sanki kara mermerden yapılmış Modigliani heykeli gibi pürüzsüz bir yüzü vardı.
Sakindi, cok sakin. Ama ağzını bir açtı mı küçücük, aptal şakalaryla bizi kırar geçirirdi.
Mogadişu’da büyümüş anam. Zengin ve nüfuzlu bir ailesi varmış. Babamsa hep çöllerde sürtmüş. Anamla evlenmek isteyince annennem "Dünyada olmaz!" diye kestirip atmmış. Ama annem 16 yaşına girince yine de babama kaçıp onunla evlenmiş.
Annem beni Avdohol diye sevgiyle çağırırdı; Küçük Ağız demek. Ama adim Waris’ti: ÇÖL ÇİÇEĞİ.
Benim ülkemde bazan aylarca bir damla yağış olmaz. O yüzden çok az canlı ayakta kalabilir. Ama bir de yağdı mı bardaktan boşanır gibi yağar. İşte o zaman her yeri pırıl pırıl sarı-turuncu çöl çiçekleri kaplar.
Doğanın bir mucizesidir. _________________________
Benim içinde yetiştigim bedevî kültüründe kadına iyi gözle bakılmaz. Onun için analar kurtuluşu, iyi bir nasip çıkar çıkmaz kızlarını evlendirip başlarından savmada bulurlar.
Somali’deki mevcut inanışa göre bir kızın iki bacağının arası pis, kötü ve aşırı cinseldir.
O halde bir kızın koca bulabilmesi için cinsel organının küçük ve büyük dudakları ile klitoris denen parçasını kesip atmak gerekir.
Ardından, kibrit çöpü kadarcık bir idrar deliği dışında, kalan yerler toplanıp dikilir. Tam sünnet budur.
Sünnetçi kadının ücreti bir ailenin ödemek zorunda olduğu en büyük giderlerden biridir ama iyi bir yatırımdır. Yoksa kızlar evlenme pazarında müşteri bulamaz.
Törenli "kesip biçme"nin ayrıntıları kızlardan özenle saklanır. Kızın bildigi tek şey kendi sırası gelince ona bir iyilik yapılacağıdır. O yüzden Somali kızları kendilerini kadınlığa yükseltecek olan o sünneti dört gözle beklerler.
Önceleri kızlar yaşına erince yapılırmış bu; sonra daha erken, daha erken yapılır olmuş. Ben her halde beş yaşımdaydım bir akşam annem, "Baban bi sünnetci bulmuş; yakında gelir," dediğinde.
Sünnetten bir önceki akşam ailem beni yere uza komadı. Hakkımdan fazla yemek bile verdiler. Ama annem yine de "Bugün fazla sıvı alman iyi olmaz," diye uyardı.
Heyecanla beklemeye başladım. Sonunda annem gelip "Hadi gidiyoruz!" deyinceye kadar gözümü kırpmadım. Küçük battaniyemi kucaklayıp uykudan sendeliyerek ardına düştüm. Ortalık hâlâ karanlıktı.
Çalılığa gittik. "Burda bekliycez," dedi. Oturduk. Yerler soğuktu. Gün ağarmaya başladı. Önce kadının şıppıdık şıppıdık ayak sesleri geldi. Sonra kendisi yanımda bitiverdi.
Yassı bir kayayı gösterek "Geç şuraya," dedi. Hiç konuşma yanlısı değildi; işini yapıyordu.
Annem beni kayaya oturttu. Kendisi de arkama oturup beni bacaklarının arasına aldı. Bacaklarını bacaklarıma sıkı sıkıya doladı. Başımı göğsüne bastırdı. Ben de kollarımı onun baldırlarına doladım. Eski bir kök parçası koydu ağzıma. "Isır bunu."
Kulağıma eğilip "Cici bi kiz ol, bebeğim," diye fısıldadı. "Dayan annen için. Çabuk bitecek."
Bacaklarımın arasından sünnetçi kadına baktım. Kaşları çatık, bir yandan ilgisiz gözlerle bana bakıyor, bir yandan eski püskü bir halı torbayı kolaçan ediyor.
Sonunda uzun parmakları, kırık bir bıçak yakaladı. Testere gibi dişler oluşmuştu bıçağın ağzında. Ve her halde bir önceki sünnetten kalma kan. Tükürüp ısladı bıçağı; silmek için fistanına sürdü; sonra kanı kazımaya başladı.
Ve annem gözlerimi bağladı. Karanlık.
Bundan sonra hissettiğim tek şey etimin koparılıyor olmasıydı. O kör bıçak ileri geri, ileri geri mekik dokuyup etimi parçalıyordu. Tafirsiz bir acı.
Hiç kıpırdamıyordum. Kendime diyordum ki ne kadar kıpırdarsan o kadar çok acır. Ama bacaklarım beni dinlemedi. Zangır zangır titriyorlardı. Nolur Allah’ım, nolur bitsin artık.
Ve bitti çünkü bayılmışım.
Kendime geldiğimde gözlerimden örtü alınmıştı. Kadına baktım. Önüne akasya dikenleri yığmıştı. Bunları derime sokup delikler açıyordu. Sonra deliklerden ak bir iplik geçiriyor, dikiş atıyordu. Bacaklarım tamamen duyarsızdı. Ama iki bacağımın arası öyle acıyordu ki ölmek istedim.
Sonrasını bilmiyorum. Yine bayılmışım. Kendime geldiğimde kadın gitmişti.
Kıpırdamıyayım diye bacaklarım bileklerimden kalçama kadar sicimlerle bağlanmıştı.
Kayaya baktım. Kan gölüydü. Orda sanki hayvan kesmişlerdi. Et parçaları vardı güneşte kuruyan.
Sonra çalışmaya devam ettiler. Bir ağacın altına küçük bir kulübe yapıyorlardı. Yaralarım iyileşinceye kadar bir kaç hafta orda kalacaktım. Gelenek bu idi.
İdrarımı çıkarmak için kıvranıyordum. Ablam beni öte yanıma yuvarladı. Kuma küçük bir çukur kazdı. "“Buraya yap," dedi.
Bir damlacık idrar çıkarmak bile büyük işkenceydi; derime sanki asit dökmüşlerdi. Kadın her yerimi toplayıp dikmişti. İdrar icin minnacık bir delik bırakmıştı.
Kulübede günler, günler geçti. Mikrop kaptım, ateşlendim. Kendimi kaybettim; kendime geldim. Annem iki hafta yiyecek ve su taşıdı.
Bacaklarım bağlı sürekli yatarken soruyordum kendime. Neden? Bütün bu işkence neden?
Henüz çok küçüktüm. Cinselliğin ne olduğunu bilmiyordum. Tek bildiğim, annemin onayıyla, kadın beni kesip doğramıştı.
Dayanılmaz acılar çektim ama yine de şanslı sayılırım. Kan kaybederek, komaya girerek, mikrop kapıp tetanoz olarak ölen bir sürü kız var.
Böyle bir sünnete inat hayatta kalmak olacak iş değil.
Hakikaten çok ama çok ilkel ve iğrenç bir uygulama. Okurken ürperdim.
Bu uygulamanın ardında malesef, Dişi Cinselliğinin bu derece bir barbarlıkla bile olsa mutlaka törpülenmesi gerektiğini zihinlere kazıyan dinsel(!) bir arkaplan da var.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Katılma Tarihi: 21 nisan 2005 Yer: ABD Gönderilenler: 311
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Yazik ki ne yazik ibretle okuyoruz.
Müslümanlar, çocuklarını sünnet eden grupların en büyüğüdür. Bu yanlışın düzeltilmesini istiyorsak Müslümanların çocuklarını neden sünnet ettiklerini bilmeliyiz. İslami Hukuğun ilk kaynağı olan Kuran, ne erkek sünnetinden ne de kadın sünnetinden bahseder.
Müslümanlara bunu sorarsanız, size ilk gösterecekleri neden "din" olacaktır. Daha sonra meseleyi sünnetli bir penis sahibi olmanın "daha etkili" ve "daha güzel" olduğu gibi savlarla aydınlatacaklardır. En sonunda ise "hijyenik" ve "bilimsel" açıklamalar gelir - sünnet "daha temiz" ve "daha güvenlidir".... ..
Kur'ân'da "Sünnet" (hıtan) ile ilgili bir âyet bulunmamakla birlikte, müslümanlığın simgesi olarak kabul edilmiştir. Geçmişi Hz. İbrahim'e kadar varan sünnet, câhiliye devri arapları arasında da devam edegelen bir âdetti. Araplarda hem kadın hem de erkekler sünnet edilirdi. Erkeğin sünneti için "hıtan" kadınların sünneti için "hafd" kelimesini kullanmaktaydılar. Ancak "el-hıtanan" ifadesi sünnet edilen yer anlamına hem kadın hem erkek için müşterek kullanılır. Bunların birbirine değmesi gusulü gerektirir (Buhârî, Gusl, 28; Müslim, Hayz, 8; Ebu Davud Tahare, 81, 83).
.....
2. Kuran, erkek ve kadın sünneti konusunda ne söyler?
Bu soruya cevap vermeden önce Yahudi ve Hıristiyan kutsal kitaplarına konu hakkında ne dediklerini görmek için bakalım :
Ne Yahudi İncil'i, ne de Yeni Ahit kadın sünnetinden söz etmez, fakat erkek sünnetinin geçtiği pek çok yer vardır.
Yahudi Kitabı'ndaki en önemli bölüm, Tanrı'nın İbrahim'e sünnet etmeyi emrettiği bölümdür. Kısaca:
" Seninle bir anlaşma yapacağız; şöyle ki, senden sonra, nesiller boyunca, senin soyun ve Tanrı arasında geçerli olacak. Sana ve soyuna, şu anda yabancı olduğun toprakları vereceğim: Kenan ülkesini, ve onların Tanrısı olacağım. Bu benimle senin, ve soyun arasındaki anlaşmadır ki, siz buna uyacaksınız. İçinizdeki her erkek sünnet olacaktır. Üst derini sünnet edeceksin ki, bu seninle benim aramdaki anlaşmanın bir delili olacak. Nesiller boyunca 8 günlük her erkek çocuk sünnet olacak, ki bunlara evindeki köle de dahildir. Böylece anlaşmanın delilini, etinde taşıyacaksın. Sünnetli olmayan herhangi bir erkek, toplumundan uzaklaştırılacak! [3] <http://www.geocities.com/tabibler/islamsunnet.htm?200518 >.
Bu bölüm bugünkü ahlaki inançlarımıza ters düşen özellikler taşır ;
- seçilmiş bir insan topluluğu - ırkçı bir yaklaşımdır
- Kenan ülkesinin Yahudilere verilmesi - bir hırsızlık olayıdır
- ve sünnet etme - fiziksel sakatlamadır
Buna, ve diğer Tevrat yazılarına göre erkek sünneti, uyulmaması halinde korkunç sonuçları olan, ki bunlar arasında " insanlardan soyutlanma" başta gelir, zorunlu bir olaydır. Sünnet edilmemiş herhangi bir erkek "insanlardan dışlanmalıdır"
Şimdi Yeni Ahit'e (İncil) bakalım;
Dört İncil'den yalnız Luka'nın ki İsa'nın sekiz günlük iken sünnet edildiğinden sözeder. Vaftizci John'un sünnetinde de benzer bir bahis vardır. Bu şu anlama gelir ki, her ikisi de, bugünkü yüzmilyonlar gibi, sünnetin kurbanları idiler. Bu, bütün Hıristiyanların sünnet olması gerektiği anlamına gelmez, yoksa bütün Hıristiyanları çarmıha da germek gerekirdi.
Tomas İncilinde sünnetin yargılanışını görürüz. İnananlarından biri İsa'ya sorar: "sünnet yararlı mıdır, değil midir?" İsa cevaplar: " Eğer sünnet yararlı olsa idi, o zaman Yaratıcımız onları analarının karnından sünnetli çıkarırdı. Yararlı ve gerçek olan sünnet, ruhun sünnetidir"
Yahudiler Hıristiyanlığa döndüğü zamanlarda sünnet sorunu yoktu çünkü zaten Yahudiler sünnetliydiler. Ama diğerleri (paganlar) Hıristiyan olduğunda, bu sorun ortaya çıktı. Aziz Paul tarafından yönlendirilen havarilerin çoğu, sünnete karşı çıktılar. Hatta Peter'in rüyasında şöyle bir mesaj aldığı kayıt edilmiştir. "Tanrı'nın temiz kıldığını siz kirli diye adlandıramazsınız"
Çok garip bir şekilde, Kuran'da erkek ve kadın sünnetinden hiç sözedilmez. Kesme anlamında "Sünnet" kelimesi Kuran'da yer almaz. Müslümanlar genelde bu gerçeği gözardı ederler. Ayrıca, Tevrat'ta yer alan Hz. İbrahim'in sünneti bile Kuran'da yer almaz.
Kuran'da açık olarak belirli olan tek referans iki ayettir: -- 2:88 ve 4:155 -- burada "sünnetsiz" terrimi Yahudilerden bahsederek mecazi anlamda kullanılır .
Öyleyse, Kuran'ın Yahudi ve Hıristiyan kutsal kitaplarından farklı olarak konu hakkında temelde sessiz kaldığını söyleyebiliriz. Bu sessizlik ortamında bazıları, kendi düşünceleri yönünde açıklamalar getirmiş, ayetleri çoğu zaman keyfi yorumlamışlardır.
...
Kuran'da sünnet hakkındaki metinlerin yokluğundan dolayı, klasik ve yeni dönem yazarlar hadislere dönerler. İşte günümüz Arap yazarlarından örnekler:
“Muhammed sünnetçi bir kadına mesleğine devam edip etmediğini sordu. Olumlu cevapladı ve ekledi : siz bırakmamı emretmedikçe, ve yasaklanmadıkça. Muhammed cevapladı: Ama, evet, müsaade edilmiştir. Bana yaklaş ki sana öğreteyim: Eğer kesersen fazla ileri gitme, çünkü yüze daha fazla ışıltı verir ve koca için böylesi daha iyidir” Diğerlerine göre şöyle demiştir: "Az kes ve fazla ileri gitme, çünkü böylesi kadın için daha zevkli, erkek için de daha iyi." Şiiler Al-Sadiq'ı bu hikayenin aktarıcısı olarak görürler.
"Muhammed dedi ki, sünnet erkekler için "sünnet"tir, kadınlar içinse mekruhtur. "Mekruh" değerli ve asil davranış" anlamındadır. Bu da kadın sünnetinin tercihan iyi olduğu anlamına gelir. Şiiler İmam Al Sadık'tan bahsederler: "Kadın sünneti mekruhtur. Mekruhtan daha iyi bir şey var mıdır?" Muhammed ekledi : " Müslüman olan yaşlı bile olsa sünnet olmalıdır."
Birisi sordu: " Sünnetsiz biri Hacı olabilir mi?" O cevapladı: " Hayır, sünnet olmadıkça gidemez."
- Muhammed der ki: “Fitre”ye beş norm dahildir. Cinsel bölgenin traş edilmesi, sünnet, bıyıkların kesilmesi, koltukaltının traş edilmesi, ve tırnakların boyu. Bunlar zorunlu değil fakat tavsiye edilen şeylerdir
- Muhammed der ki: " Eğer iki sünnetli organ buluşur veya birbirine dokunur ise, o zaman namaz için abdest almak gerekir." Bu Muhammedin zamanında erkek ve kadınların sünnetli olduğu anlamına gelir.
Klasik Müslüman yazarlar Hagar'ı kıskanan Sarah'ın onunla tartıştığını ve onu sakatlamaya yemin ettiğini söylerler. İbrahim karşı çıkar. Sarah vazgeçmeyeceği cevabını verir. İbrahim bunun üzerine Sarah'a onu sünnet etmesini söyler, böylece sünnet kadınlar arasında bir norm haline geldi.
__________________ A'raf 194 Allah dışındaki yakardıklarınız sizin gibi KULLARDIR , eğer iddianızda haklıysanız , hadi çağırın onlarıda size cevap versinler
En sonunda Hasan Akcayin cevirdigi bu icler acisi yazi benide uye yapti. Binlerce kadina aci cektiren bu sacmaligin kaynagi bu hadisler miymis ? Nurinin verdigi alinti gercekden icler acisi bir duruma isaret ediyor. Sanirim gulmemiz gerekiyor bu aglanacak halimize. Boyle bir igrenc seyi bile Din adina yaparken kaynaklara bak. Sasirdim. 3-5 tane ne udugu belirsiz Hadis.
Dikkafalı bir kız olmuştum; küstah, gözüpek. Böyle bi kızla hiç bi Afrika’lı evlenmezdi. Hepten gemi azıya almadan bana derhal bi koca bulunmalıydı.
İçim cız etti; ürküye kapıldım.
Ertesi gün keçileri sağıyordum; babam ünledi, "Bak güzelim, bu Bay..."
Gerisini duymadım bile. Önümde oturan adama bakakaldım. Uzuuun sakalı, elinde asasıyla en az 60 yaşındaydı.
"Waris, bu Bay Celal. Selam versene." (Özele girdiği için adamın gerçek adını saklıyoruz.)
"Merhaba," dedim elimden geldiğince soğuk.
Aptal herif bana sırıtarak öyle bakıyordu. "Eyvah!" dedim içimden. Babama baktım. Her halde yüzüm allak bullak olmuştu ki beni ordan uzaklaştırma yolunu seçti. "Hadi sen işine dön artık."
Müstakbel kocamı caydırmamak için en iyisi buydu. Keçilerime koştum.
Ertesi sabah babam çağırdı. "Biliyosun, o senin kocan olacak."
"Ama baba! Çok yaşlı."
"İyi ya. Evinden uzakta sürtmez. Sana kapıyı göstermez; iyi bakar. Hem..." Gözleri sevinçten parladı; gülümsedi. "Bana BEŞ deve veriyor."
Babamın keçilerine bi başka baktım o gün. Onları belki son kez güdüyordum.
Çölün uzak ıssız bi yerinde yaşlı adamla düşledim kendimi. O, aylak aylak, etrafta asasıyla tin tin dolanırken bütün işleri ben yapacaktım. Çok geçmeden kalpten ölecekti. Dört, beş bebeyle yalnız başıma kala kalacaktım.
Kararımı verdim. Daha güzel bi yaşam istiyordum ben.
O akşam... Herkes uyumuştu ama annem hâlâ oturuyordu. Yanına gittim. "Ben kaçıcam," dedim alçak sesle.
"Şşşşş. Sessiz ol. Nereye gideceksin?"
"Mogadişu’ya." Ablam Aman ordaydı.
"Hadi yat," dedi kaşlarını çatarak. Konu kapanmıştır dercesine.
O gece ben uyurken annem emekliyerek yanıma gelmiş; koluma dokundu. "Hadi git baban uyanmadan," diye fısıldadı kulağımı öper gibi.
13 yaşımdaydım. Bir gün babam eve geldi: "Geeel bakalım," dedi. Sevecen. Oysa genelde sert biriydi. Kuşkulandım. ....................
13 Yasinda kizi 60 yasindaki adamla evlendiriyorlar. Bunlarda gercekden sunneti seniyeyi iyi takip ediyorlarmis. Hadiscilerin bizleri dusurdukleri su durumua bakin. Peygamber Efendimiz (SAV) in 6 yasindaki cocukla evlenmesini sunnet diye hadis kitaplarina koyasan. Afrikali kardeslerimizde 13 yasindaki KIZI hem sunnet eder hemde 60 yasindaki adamla evlendirir. Allahim senin dinini ne hale getirdiler. Sen Bunlara akil ver.
Kadinlar seslerini cikarmayainca KOYUN gibi gudulmusuz ya. Ama bu sacamaliklara yeter demenin zamani geldi. Boyle hadise boyle gelenek. Allahim sen biz afeyle. ve Kitabindan saptirma.
Su baska baslik altindaki hadisi buraya kopayalayayim.
5575 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Benî'l-Hâris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü. (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Rumân, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, Ensârdan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, (kuşluk vakti aniden) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm(ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim."
Katılma Tarihi: 21 nisan 2005 Yer: ABD Gönderilenler: 311
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Hamide Yazdı:
Hasan Akcay Yazdı:
YA EVLİLİK YA KAÇIŞ
13 yaşımdaydım. Bir gün babam eve geldi: "Geeel bakalım," dedi. Sevecen. Oysa genelde sert biriydi. Kuşkulandım. ....................
13 Yasinda kizi 60 yasindaki adamla evlendiriyorlar. Bunlarda gercekden sunneti seniyeyi iyi takip ediyorlarmis. Hadiscilerin bizleri dusurdukleri su durumua bakin. Peygamber Efendimiz (SAV) in 6 yasindaki cocukla evlenmesini sunnet diye hadis kitaplarina koyasan. Afrikali kardeslerimizde 13 yasindaki KIZI hem sunnet eder hemde 60 yasindaki adamla evlendirir. Allahim senin dinini ne hale getirdiler. Sen Bunlara akil ver.
Kadinlar seslerini cikarmayainca KOYUN gibi gudulmusuz ya. Ama bu sacamaliklara yeter demenin zamani geldi. Boyle hadise boyle gelenek. Allahim sen biz afeyle. ve Kitabindan saptirma.
Su baska baslik altindaki hadisi buraya kopayalayayim.
5575 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Benî'l-Hâris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü. (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Rumân, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, Ensârdan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, (kuşluk vakti aniden) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm(ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim."
__________________ A'raf 194 Allah dışındaki yakardıklarınız sizin gibi KULLARDIR , eğer iddianızda haklıysanız , hadi çağırın onlarıda size cevap versinler
Katılma Tarihi: 03 ocak 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 167
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
13 Yasinda kizi 60 yasindaki adamla evlendiriyorlar. Bunlarda gercekden sunneti seniyeyi iyi takip ediyorlarmis. Hadiscilerin bizleri dusurdukleri su durumua bakin. Peygamber Efendimiz (SAV) in 6 yasindaki cocukla evlenmesini sunnet diye hadis kitaplarina koyasan. Afrikali kardeslerimizde 13 yasindaki KIZI hem sunnet eder hemde 60 yasindaki adamla evlendirir. Allahim senin dinini ne hale getirdiler. Sen Bunlara akil ver.
Kadinlar seslerini cikarmayainca KOYUN gibi gudulmusuz ya. Ama bu sacamaliklara yeter demenin zamani geldi. Boyle hadise boyle gelenek. Allahim sen biz afeyle. ve Kitabindan saptirma.
amin.
ama burnumuzun dibinde, doğuda hala benzer olaylar yaşanıyor. 10 cumhuriyet altınınna bir adamın üçüncü karısı olan 14 yaşındaki bir kızı gördüm bizzat. dinle imanla alakası olmayan bu insanların yaptıkları da dine mal ediliyor bir takım yanlış rivayetler yüzünden. acı bir şey. ama olanlardan Allah'ın da haberi var muhakkak. belki de bir imtihan her şey...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma