Yazanlarda |
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efrayim,
Sevgili dostlar,
Bakara suresi 238/239 ayetlerinini yorumları
Elmalı hamdi yazır'ın yorumu:
239- Bütün namazlara itina gösterilmesini temin için, orta namazı kesin olarak tayin edilmemiş, ancak açık ve kesin buyurulmuştur ki:
Namazların hepsini ve hele orta namazı muhafaza ediniz ve Allah için kalkıp divana durunuz, eğer korkarsanız; düşman veya yırtıcı hayvan gibi bir sebepten ötürü şiddetli bir korkuya düşerseniz, yaya veya binekli, nasıl durabilirseniz öyle kılınız. Yani durum neyi gerektiriyorsa ona göre nasıl ve ne tarafa durmak mümkünse öylece, isterse hayvan üzerinde ima ile olsun tek başınıza kılınız ve her halde mümkün olduğu kadar kılınız, terk etmeyiniz.
Bu şekilde gelişine göre namaza, "korku namazı" denir ki en şiddetli korku zamanındadır. Korku namazının, cemaatle kılınabilen diğer bir şekli vardır ki Nisâ sûresinde gelecektir. Onda korku, bundan azdır. Fakat düşmanla fiilen savaş sırasında bunların hiçbiri yapılamaz; hareket namazı bozduğundan, o zaman namazı kazaya bırakmak zorunlu olur. Nitekim Hendek savaşında "Ahzab" günü güneş batıncaya kadar böyle olmuş da Resulullah: "Bizi orta namazı olan ikindi namazından meşgul ettiler..." buyurmuş, dört namazı kazaya bırakmış ve güneş battıktan sonra sırasıyla kaza etmişti.
Artık korkuyu atıp emniyet ve selâmete çıktınız mı, size o bilmediğiniz hükümleri ve bu arada namazın hükümlerini nasıl öğrettiyse, öylece Allah'ı zikrediniz, namazlarınızı yine tam olarak kılınız ve diğer hükümlerini de yerine getiriniz ki şükretmiş olasınız. O hükümler içinde namazlara devam, bu üstünlük ve fazileti unutturmaz. Demek ki namazlar içinde orta namazı nasılsa, bütün şer'î hükümler içinde namazlar da öyledir ve bunu anlatmak için nikâh ve boşama meseleleri henüz bitmeden arada özellikle bu emirler verilmiştir. Ölümün ve boşamanın bahis konusu olduğu ve olacağı bir sırada fazilete sevk ve namazı emretmek ve korku ve güvence ile cihadı hatırlatmak ne kadar beliğ (belagatlı)dir! Bu uyanışla o hükümlerin geri kalan kısmını dinleyiniz:
Bir sitedeki yorum:
Kanaatimize göre bahsi geçen ayetin çevirisi şu şekilde olursa daha uygun bir mesaj elde edilir.
“Yürürken (sefere çıkılmış olabilir. Nisa 101’i hatırlayalım) veya binek üzerinde(at,deve vs) endişe ediyorsanız/korkuyorsanız, güvene kavuşunca Allah’ın öğrettiği gibi zikredin” gibi bir çeviri olması daha uygun değil midir? Bir önceki ayetle ilişkilendirerek okuduğumuzda şöyle bir yorum elde ediyoruz.
“Salavatlara ve orta salat’a devam edin. Allah’ın huzurunda durun. Ama sefere cıkarsanız yürürken veya binek üzerinde, endişe duyarsanız o zaman güvene kavuşunca bunu yerine getirin ve Allah’ı anın” diyebiliriz. Yani yürürken veya binek üzerine bunu yerine getirin gibi bir anlam yok. Aksine “eğer böyle bir durumda iseniz” böyle yapın gibi bir anlam içermektedir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, geleneksel anlayışın sürekli muhatab olduğu “ yahu hayvan üzerinde nasıl namaz kılacağız veya arabada iken nasıl kılacağız, kıbleyi nasıl tutturacağız, hayvan üzerinde nasıl secde edeceğiz?” gibi soruların doğmasına sebep olan bu çeviri hataları tamamen kültür etkisi ile ortaya cıkmaktadır. Parantez eklemeli meal anlayışı ve Allah’a din öğreten bir anlayışın ürünü olan bu problemler, vahye daha doğru bir bakış açısı ile bakıldığında giderilebilir. Göz ucuyla kılınır, işaret ile kılınır, yön önemli değildir her yere dönülür gibi açıklamalar tutarlı değildir.
Ben işin içinden çıkamadım.
Daha fazla yorumcuların yorumlarını yazarsak, hepten arapsaçı olacağa benziyor.
Şimdilik bu iki yorumu anlamaya çalışalım.
Sevgi ile,
|
Yukarı dön |
|
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efrayim,
Sevgili dostlar,
Yorumlarınız nerede?
Sevgi ile,
|
Yukarı dön |
|
|
Mektep Uzman Uye
Katılma Tarihi: 31 agustos 2009 Yer: Scotland Gönderilenler: 105
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
2/221.Evlenilmemesi gereken kisiler. (Kiside;mescidi haram/yapilmamasi gerekenler bilinci.Kadinlarimiz bizim degerli olanimiz zenginligimiz ve her acidan destek cikmaliyiz.Guzel bir gelecek icin,goremedigimiz onemli faktor.
'den baslarsak 2/237 ye kadar bosanma,bebegin durumu,olenlerin (dul) eslerinin durumu,evlenilmesi,yuzuklerin atilmasi ve mehrin tayini derken (birden ikindi okuyor)2/238 de namazlar ve orta namazi koruma bilinci uyandiran ve ardindan 2/239 da korku durumu olursa YAYA ? veya binek uzerinde,guvenlige ulasildiginda normal kilinmasi bilinci verilmekte.Ardindan 2/240,241 aile konusuna (kadinin korunmasi) geri donuluyor.
Sanirim 2/238 de (ailenin yapilanmasi bahsindeki ayetlerle/gercek olanla aciklanan)ve buna benzer korunmasi gereken kurallara bagliliklarin onemi,terazi misali ne sagda,ne solda; onemli olan ortada adil olmak.(Orta olana baglilik,duyarlilik) salatil vusta
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İkinci yorumu yapanın konuyu Nisa 101 ile bağlantı kurması güzel. Ancak, Ayette kısa geçmiş, yada atlanmış, Nisa 101'deki tamamalayıcıları da ekleyerek okumak şartıyla. Benim anlayışıma göre 101'de salat yok, salattan kopma, uzak düşme var. Buna göre, 239'daki korku bir duyuma dayalı bilgidir. yaya ve suvari olarak seferdir. Aralarında Resul'ün olmadığı bir birlik sefer halinde salattan uzaktır. Emniyet sefer halinin zıddı olup seferden döndükten sonraki ikamettir.
Elbetteki bu ayetleri ilk okuyan ve ilk ağızdan dinleyenler doğru anlamışlardı. Biz ne desek bizim ki yorum olur. Yorumun ötesine geçebilmemiz mümkün değildir. İlk ağızdan Kuran'ı dinleyenlerin anladıklarına çeviri, bizim gibi sonradan okuyup duyanların anladıklarına yorum dersek yanlış olmaz sanırım. Kuran, bildiğimiz Tarih ilminden çok farklı bir uslupla yaşanmış bir dönemi anlatıyor. Yaşayanlar biliyor. Yazılı metinden okuyanlarsa bilmeye çalışıyor. Onun için ben sonradan yapılan her çeviriye yorum diyorum.
|
Yukarı dön |
|
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efrayim
Sevgili mektep ve haktansapmaz,
Yazdıklarınız pek anlaşılmadı, en azından ben pek bir şey anlayamadım. Karşımızda, apaçık ayet duruyor, yaradanın muradını anlamakta zorlanıyoruz. Yaradanın muradı ne bu ayette?
Sevgi ile,
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
efrayim58 Yazdı:
Efrayim
Sevgili mektep ve haktansapmaz,
Yazdıklarınız pek anlaşılmadı, en azından ben pek bir şey anlayamadım. Karşımızda, apaçık ayet duruyor, yaradanın muradını anlamakta zorlanıyoruz. Yaradanın muradı ne bu ayette?
Sevgi ile, |
|
|
Sevgili Efrayim,
Siz yukarıda dediğinizden bir şey anladınız mı? Ayet apaçık yine de anlamakta zorlanıyorum diyorsanız aklınızda sorun var. Yok apaçık ve de anlıyorsanız ne diye soruyorsunuz hala, en azından ben anlamış değilim. Apaçık olması, her okuyanın her görenin bakınca, okuyonca aynı şeyi anlaması, görmesi demek olduğunu anlıyorum. Bense, bana ve bize apaçık olmadığını söylüyorum, en azından söylemeye çalışıyorum.
Saygı ile.
|
Yukarı dön |
|
|
zübeyr Ayrıldı
Katılma Tarihi: 30 mart 2008 Yer: Uganda Gönderilenler: 126
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
haktansapmaz Yazdı:
efrayim58 Yazdı:
Efrayim
Sevgili mektep ve haktansapmaz,
Yazdıklarınız pek anlaşılmadı, en azından ben pek bir şey anlayamadım. Karşımızda, apaçık ayet duruyor, yaradanın muradını anlamakta zorlanıyoruz. Yaradanın muradı ne bu ayette?
Sevgi ile, |
|
|
Sevgili Efrayim,
Siz yukarıda dediğinizden bir şey anladınız mı? Ayet apaçık yine de anlamakta zorlanıyorum diyorsanız aklınızda sorun var. Yok apaçık ve de anlıyorsanız ne diye soruyorsunuz hala, en azından ben anlamış değilim. Apaçık olması, her okuyanın her görenin bakınca, okuyonca aynı şeyi anlaması, görmesi demek olduğunu anlıyorum. Bense, bana ve bize apaçık olmadığını söylüyorum, en azından söylemeye çalışıyorum.
Saygı ile.
|
|
|
sn halil haktansapmaz dediklerinize aynan katılıyorum, size ve bize apaçık olmadığı apaçık şekilde gözüküyor...
selam ile
__________________ koymuş postasını,GÖRMÜŞ RESTİNİ!!! he canım sen getir üstünü!!!
Behr bı deva kuçka heram nabe!!!
hılas!!!
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sağolun, elin dert görmesin hewal Zübeyr.
Biselam.
|
Yukarı dön |
|
|
efrayim58 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 subat 2007 Gönderilenler: 1098
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Efrayim,
Sevgili dostlar,
Bilindiği gibi, küçük insanlar şahıslarla,büyük insanlar da olaylarla uğraşırlar.Büyük olun ve ayeti izahlandırmaya çalışın lütfen.
Ben apaçık derken, Yusuf suresindeki bu ayete atıf yapmıştım.
Elif. Lam. Ra. Bunlar, apaçık Kitab'ın ayetleridir.
Sizler, bu konuları benden daha iyi bildiğinizden,anlayışınıza ve ufuk genişliğinize güvenip,kestirme yazayım diye düşündüm.
Sevgi ile,
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın Efrayim,
şahsınızla uğraşan mı var? Lütfen!
1- Hemen sorayım; yazdığınız Elif. Lam. Ra. sözü, bırakınız apaçık olması, açık mıdır?
2- İnnâ enzelnâhu qurânen arabiyyen...: Biz O'nu Arapça indirdik ki anlayasınız". 2. sözü size açık mıdır? Siz Arap mısınız? Olsanız ne çıkar, yüzlerce âyeti milyonlarca araba oku, ne anladıın diye sor; bir şey anlamadığını itiraf etmek zorunda kalacak.
Kuran âyet ve âyâtin apaçıklığından dem vuruyor, Kurân sözlerinin apaçıklığından değil. Âyetin ne oldğu ne olmadığında bile hem fikir değiliz. Ben Kuran'da Allah'ın şu âyetinde/âyetlerinde şunu/şunları dedi/diyor dediğini hiç hatırlamıyorum. Âyet ve âyât Kurân'n Allah sözü olduğuna dair getirilen işaretler, alâmetler, deliller, kanıtlardır. Yer gök, güneş ay, otlar ağaçlar ve gölgelerinin Allah'ı tesbihleri, deve, Ad Semud vs halklarının helakı... yağmurun yağması yerin yeşermesi sonra kuruyup çer çöp haline gelmesi, hayat ve ölüm... Bütün bunlar herbiri birer âyet olarak sunuluyor. Ben Kuran sözlerine Kuran'da âyet dendiğini bilmiyorum, en azından hatırlamıyorum. Kitaptaki sözler bizatihi kitabın Allah'a ait olduğuna işaret, delil olamaz. Rüstem diyordu ki"ben bir oturuşta bir ton ekmek yerim" sözü Rüstem'in doğruluğuna delil olmaz. Onun bir ton ekmek yediğini varsa görenlere delil olur. Kitabın âyetleri, kitabın Allah'tan olduğuna, Resul'ün O'nun elçisi olduğuna delil olarak ileri sürülen somut kanıtlardan oluşuyorlar. Bu âyetlerin dahi çoğu bizim için açık deliller değildirler. Onlar ancak Resul'e şahit olanlara açıktı ve onlar için birer ayetti. Onlara âyet diye sunulanlar gördükleri, duydukları, yolları üzerinde olanlar ve zaman zaman yaşadıkları, müşahede ettikleri olaylardan seçilmişlerdi. Biz bu âyetlerin bir çoğuna ne şahit olduk, ne de Resul'den önce duyduk. Onlar resul iddiasıyla çıkanlardan âyet istiyordu, resuller de onlara âyetleri sunuyorlardı. Biz şimdi Resul'den ne âyet isteye biliriz ne de Resul bize âyet suna bilir? Biz Resul'e, Resul de bize muhatap olmadık ki..
|
Yukarı dön |
|
|
|
|