| Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
		     | 
                    
            		  
           | 
           
          
           
  | 
           
          
  
  
  
TER KOKUSU 
 
Bu şiirde geçen olaylar tamamen GERÇEKTİR: 
 
Bir gün, 
Bir öğretmen geldi okuluma, 
Mühendisti üstelik, 
Bilgisayarda mastır yapmıştı. 
Ve Amerika’yla İngilizce konuşuyordu 
Öğretmen adamdı. 
Üstelik mühendisti bir de… 
Lükste bir arabası vardı, 
Benim külüstür onun yanında 
Kağnı gibi kalırdı. 
... 
 
Bir öğleden sonra, 
Onun arabasıyla, 
Hani son model olan, 
Hani toz bile konmayan üstüne, 
Cıncık gibi hani… 
Şehre gidiyorduk beraber. 
Tam yolu yarılamışken 
Kara Tren çalıyorken bir de teyipte, 
Hüzünlüyken bir de, 
Yaşlı bir adam 
Ve bir kadın yanında 
El kaldırdı bizim mühendisin 
Lüküs arabasına… 
... 
 
Yavaşlar gibi oldu bir ara 
Son model araba 
Hızını kesti iyiden iyiye 
Tam duracakken, 
Kırk bin yamalı yolunda köyümün, 
Atmışken ilk adımı ihtiyar, 
Ve kırışık yüzünde tebessüm, 
Ve minnet 
Ve teşekkür kucak dolusu 
Ve dudaklarında dua… 
Ve halka halka üzerlerinde melekler… 
…… 
 
 
Birden hızlandı bizim mühendis, 
Donup kaldım ben, 
Donup kaldı geride  
Biçare ihtiyarlar, 
 
Ellerim titredi, 
Yüreğim titredi, 
Dedim; 
“Neden almadın zavallı ihtiyarları?” 
Güldü öğretmen bey, 
Hani mühendis olan aynı zamanda, 
Amerika’yla İngilizce konuşan 
“Duymadın mı” dedi. 
“Duymadın mı kokuyu?” 
.... 
Dedim; 
“Evet duydum, 
Sanırım fırın vardı yakınlarda, 
Kızarmış ekmek kokusu duydum, 
Ve tarhana çorbası kokusu duydum bir de, 
Bir de toga çorbası, 
Üzerinde kekik. 
… 
Evet duydum, 
Dua kokusu duydum ihtiyarın gözlerinde 
Cennet kokusu duydum, 
Ve anacığımın, 
Nasırlı elleriyle 
Saçlarımı okşarkenki kokusunu duydum, 
Babamın kokusunu bir de…. 
..... 
 
Yine güldü: 
“Açsın galiba” dedi. 
“Anneni özledin bir de” 
“Evet” dedim, “açım. 
Gerçekten açım. 
Ama sende açsın galiba” 
“Yoo” dedi. 
“Daha demin sizde, 
Koca bir tabak pilav bitirdim, 
Yanında salata, 
Ve bir sürahi ayran” 
.... 
 
 
“Açsın” dedim. 
“Açsın öğretmen bey, 
Belli karnını doyurmuşsun, 
Ama ruhun aç. 
Ruhunu aç bırakmışsın” 
.... 
 
Sonra sustum, 
O da sustu. 
Hani mühendis olan, 
Hani mastır yapan bilgisayarda, 
Ve İngilizce konuşan Amerika’yla, 
Toz konmayan arabasına hani 
Cıncık gibi temiz tutan. 
 
Hiç kuş konmamış yüreğine oysa, 
Sabiha Rana, “melekler yüreğinden öpsün” dememiş. 
“Gadanı alayım” diyen olmamış bu güne kadar, 
Alın terinde ekmek kokusu duymamış, 
Karşılıksız sevmemiş kimseyi 
Ve muhtemelen, 
Karşılıksız hiç sevilmemiş. 
.... 
 
Sustum, 
Şehire varana kadar, 
Ve geri köyüme dönene kadar, 
Bu arada, 
Çok değil 
Gözlerimden akan iki damla yaşı, 
Ve yüreğimin kanadığını, 
Ve ruhumun ağladığını 
Ve bir meleğin usulca girip bedenime 
Yüreğimden öptüğünü 
Kimse görmedi, 
Kimse duymadı… 
... 
  
Ali ÇAM Tarih o tarih... 
  
 
http://www.haber46.com/ali-cam/ter-kokusu.html?Itemid=108   
  __________________   Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
 
         |