HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: Allah Kamusal Alanın da Rabbidir Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Allah Kamusal Alanın da Rabbidir

Cemal ÇAĞLAK

Kuran, insanın ana rahminde geçirdiği evrelerden bahsederken onun bir damla sudan bir çiğnemlik et haline dönüşünü, sonra bu etin kemikleşmesini, kemiklerin etle giydirilmesini ve en güzel bir şekilde dünyaya getirilişini anlatır. Allah, bu ayetin sonunda ise yarattığı bu varlığa nisbetle, kudretindeki harikalığı; "Ne güzel şekil veren" olarak beyan eder. 
Başı boş bırakılmayacak insan dünyaya geldiği andan itibaren bu yaratılış periyodunu bir de bilgilenme açısından tekrar yaşar. Onun yeryüzüne gelişinden sonra aklilik dönemine kadar geçirdiği süre anatomik gelişimindeki bir damla su hali gibidir. Bir çiğnemlik et dönemi ise kendisine yapılacak seslenişe iradesiyle karşılık verebileceği dönemdir.

İşte, insanın vahyin tevhidi önceliğini kavradığı an ise bu et parçasının kemikleşme dönemidir ve bir ömür boyunca yükleneceği her şeyi bu sağlamlaşmış kemik yapısıyla taşıyacaktır. Eğer kemikleşmemiş bir tevhidi yapıyla hareket edecek olursa eğilmeler ve kırılmalar kaçınılmaz olacak; sosyal yapı çöküntüye uğrayacaktır. Ancak bu kemikleşmeden sonradır ki kurallar yerini bulabilecek ve her şey yerli yerinde işleyebilecektir. Aksi halde en ufak bir yük karşısında bile eğilen bükülen insan tiplemesi çıkacak ve ilahi emaneti yüklenmek iradesini kendisinde bulamayacaktır.

İnsan bu…Ne yapacağı belli olmaz. Öyleyse bu iradeye bir yön göstermeli. Peki kim tarafından? Hangi Rab terbiye etmeli, hangi ilah hükmetmeli? Gerçekten bu varlık ne kadar farklı. Doğuşundan sonra ne olacağını bilemiyorsunuz. Büyüdükçe iyileşiyor, büyüdükçe kötüleşiyor. Hepiniz bir bebeği kucağınıza almışsınızdır. Yüzü gibi temiz, masum ve bakıma muhtaçtır. Kirlenmemiş bir zihinle dünyaya gelen bu yavrucağın, geleceğin Firavun'u ya da Musa'sı olabileceğini düşünemiyorsunuz bile. O, iki büyüğünün; Habil'in veya Kabil'in ya bire bir ya da kademe kademe bir benzeri olacaktır. O zaman kimin kucağında büyüyeceği gerçekten çok önemlidir.

Allah, insanlığa yaptığı çağrıyla başka yollara (dinlere) yönelmeye bu yüzden izin vermemekte ve başka kucaklarda büyümenin şirk koşmak olduğunu söylemektedir. En az olmak kaydıyla - ki bizler bugün bu sayıyı kat kat arttırmışız - bu sayı ikiye çıktığında tek kimlikli insan tipini oluşturmak imkanı kalmamaktadır. Bundan sonra ise hayatın her alanında bu iki yüzlülüğün sonuçları ortaya çıkmaktadır. Artık amel ve imanı, dünya ve ahireti, yaratma ve yönetmeyi birbirinden ayırmış insanı görürsünüz.

Bu insan için Allah kudret sahibi, güçlü bir yaratıcıdır.(Şimdiki eğitimde buna bile pek bir yer yok) Güneşi doğduran, toprağı yeşerten, gece ve gündüzü arka arkaya getiren odur. Ancak hayatının kurallarını kimin belirlemesi gerektiğini sorarsanız Allah'ın ayetlerine gelinceye kadar demokrasi, laiklik, komünizm, milliyetçilik gibi mevcut ve tedavülden kalkmış birçok putun arkasında iki gün tur atmanız gerekecektir.

Maalesef fesada uğramış bu ömür yorgunluğu içinde Allah'ın dinine verilen yer sadece avuntu amaçlıdır. Bu yüzden insanlık şu ayetin tanımladığı manzaranın tam ortasında bulunmaktadırlar. "Eğer hak, onların keyiflerine uysaydı, gökler, yer ve bunların içinde bulunan kimseler bozulur, giderdi. Biz onlara zikirlerini getirdik, fakat onlar; zikirlerinden yüz çevirmektedirler." (Mü'minun-71)

Ben, bu ayetten - her ne kadar yirmi ilim tahsil etmesem ve doğru tefsir yapsam bile, Allah'ın verdiği aklı kullandığım için bir hadis mucibince! kafir olacağımı bile bile - şunları anlıyorum: Mekke müşrikleri, peygamberin tebliğ ettiği ayetleri kendi çıkarlarına gölge düştüğü için şiddetle reddediyorlar ve keyiflerine uygun ayetler istiyorlardı. Bizzat zulmü iptal için gönderilmiş bir elçinin bu tekliflere kulak asması zaten imkansızdı. Böyle bir hareket zaten yeni bir zulüm inşa etmek olacaktı.

Her şeye hakim olan bir otoritenin kulları için belirlediği ahkamı saptırmak veya bir çıkar grubunun keyfine uydurmak insanlığın sorunlarını çözmek yerine yeni sorunların türemesine sebep olacaktı. Bu sebeple "Üzerlerine okunabilecek bir kitap" istiyorlardı. Ancak hiçbir peygamber müşriklerin bu beklentisine zerre miktar olumlu cevap vermemiştir. Daha büyük zulüm göreceklerini bile bile tebliğe memur oldukları yolda geri adım atmadan yürümüşlerdir.

Ne var ki daha sonradan, üstelik peygamber varisleri olduğunu söyleyenler bu emaneti çiğnemişler, karşılarına çıkan otoritelere "istedikleri kitabı" dillerini eğip bükerek ikram etmişlerdir. Böylece peygamberlerin kimsenin keyfine uydurmadığı hak, keyfi hale getirilmiş; adeta İslam bütün batıl anlayışların tezgahlandığı bir işporta tablası haline getirilmiştir. Öyle ya bir kere sorun elinizdeki İslam'da ne vardır sorunu?! İslam'da milliyetçilik, demokrasi, laiklik, türbe, yatır, Hızır v.s. her şey vardır. Sadece başörtüsü yoktur, olsa olsa teferruattır!

Dün, içine girdikleri inanma sürecinin hemen arakasından, müşrik kavmin her cepheden baskısına rağmen kemikleşmiş bir imanla ortaya çıkan müminler, başlarına ne gelirse gelsin bir adım bile geri atmadılar. Gerçekten İslam, insanı öyle şahsiyetli bir seviyeye çıkarıyordu ki köle Bilal; kara derili yoksul "Hem Nuh diyor hem de peygamber" diyordu. O Kabe'de de, Müşriklerin meclisi olan Daru'n-nedve'de de, Mekke sokaklarında da Allah'tan başka kanun koyucu tanımıyordu. Yani Bilal kamusal alanda da özel alanda da Allah'tan başkasına kulluk edilmemesi gerektiğini anlamıştı.

Oysa bizlere, bu kadar soylu bir örneğe rağmen "idare etmeyi, şimdilik susmayı" telkin ettiler. Böylece yukarıdan konuşan din yerine alttan alıcı bir din inşa ettiler. Sorunları göğüsleyen Müslümanlar yerine ehveni şer taktikleriyle sıvışan kalabalıklar ürettiler. Bütün bu zillet fotoğraflarına rağmen zorba ideoloji ve müntesipleri, durmadan daha fazlasını istediler. Her geri adım atışımızda bir adım daha üzerimize geldiler. Kadınlarımızı hastasından, memurundan, öğrencisine kadar peruklarlarken, erkeklerimizi de kalemine, sözüne, duruşuna kadar perukladılar. Yine de şükürler olsun ki tesettürlü mayo ve tenis kıyafeti üretmemize ses çıkarmadılar. İşte Müslüman zekası, yeter ki işlesin!


O Allah ki göğsümüzde iki kalp yaratmadı. Bütün organların hayatiyetini sağlayan sıvı tek merkezden gönderilmektedir. Derdim anatomik tefsir yapmak değil. Sadece insanlığı idare edecek hükümlerin kaynağının merkezinin tek Allah'tan gelmesi gerektiğini vurgulayan bu ayeti bir örnekle açıklamak istedim. Eğer bu ayete iman ediyorsak bizim farklı farklı hayatlarımız olmamalı ve saatimiz saatimize uymalıdır.

Bizleri biçimlendirmek ve istedikleri şablona sokmak isteyen her türlü zorlamaya ve tasnife mukabil, hayatımızın her alanının yaratıcımıza ait olduğunu düşünerek hareket etmeliyiz. İlahlaşan kurumlar veya kişiler ne kadar dayatırlarsa dayatsınlar özel alanda farklı kamusal alanda farklı düşünmek ve davranmak gibi bir hakkımız yoktur. İslam hem özel alanı hem kamusal alanı düzenlemek için indirilmiştir.

Öyleyse bizler niçin onların isteklerine boyun eğelim? Bizim rabbimiz ilahlaşan bu insanların ve onların kendisinden başka edindikleri güçlerden üstün değil mi? Bizim rabbimizin azabı veya mükafatı daha çetin ve daha sürekli değil mi? Onlar bizim rabbimizden korkmadıkları halde ne diye onlardan ve ilahlarından korkarak dayattıkları yasalarına ve arzularına boyun eğelim.

Şüphesiz biliyoruz ki dünya hayatı kısa bir geçimlilik alanıdır. Asıl yurt ise ahiret yurdudur. O halde bizlere ne oluyor ki rabbimizin davet ettiği esenlik yurdunun yolundan sapıyoruz? Kılıktan kılığa girmekte zorlanmayan, hatta bunu hayatın gerçekleri olarak kabul eden ve kendilerine ahiret yerine dünyevi istikballer ikame etmiş olanlar için söyleyecek pek fazla bir sözüm yok. Ancak "inanıyorum" diyen ve bu imanını korumak için sıkıntı duyan kardeşlerime diyorum ki; Allah hayatınızın her saniyesinin ve mekanının rabbidir. Öyleyse nasıl oluyor da Onun sizden istediklerini - bahaneniz ne olursa olsun - bir kenara bırakarak mevcut müşrik anlayışın sizi isyana davet eden görüşlerine boyun eğiyorsunuz?

Babanızın, annenizin, çevrenizin, geleceğinizin beklentileriyle, Allah'ın, üzerinde hakkı olan hayatınızı başkalarının süfli emellerine ne satabilir ne de adayabilirsiniz. İşte mümin insan bu hayatı çaldırmamakla mükelleftir.

Aslında Müslümanlarda bugün görünen tevhide aykırı davranışların tamamının sebebi zihniyetlerinin inşasında kullanılan yanlış programlardır. Daha doğuştan sakat bir anlayışla sokağa çıkan Müslümanlar ne yazık ki en ufak bir engel, baskı ve korku ortamında kılıktan kılığa girmekte; takiyyeyi baş tacı yapmaktadırlar. Böylece ateş ve su gibi birbirine zıt eylemler maalesef aynı bünyede ortaya çıkmaktadır.

İşte İslam dünyasının övüne övüne bitiremediği bir buçuk milyarlık "dünyası" bu görüntüden ibarettir. Çocuk sayısı fazla ancak hepsi sakat doğum mağduru. İki adım yürütmeyi deneseniz koltuğunun altına kırk destek vermeden ayakta tutamazsınız. İşte çektiğimiz acı bu sakat zihniyetli insan kalabalığıyla gururlanmanın acısıdır. Çektiğimiz; adam gibi sapasağlam ayakta durabilecek insanlar yetiştirecek zihniyetten mahrum oluşumuzdur. Bu ülkede bizzat resmi ideoloji tarafından kendi geleceği için inşa edilen Diyanet teşkilatının bile nereden baksanız yetmiş-seksen binlik bir kadrolu eleman potansiyeli vardır.

Ancak Allah aşkına biraz insafı olan herkese sorun. Bu mevcut kalabalık Türkiye'de Kur'an'ın emrettiği manada yetmiş bin insan yetiştirmiş midir? Asla… Delilini görmek istiyorsanız geçmişinize, kendinize ve ayaklarınızın arasında dolaşan geleceğinize bakmanız yeterlidir. Çünkü insan yetiştirecek olanın bizzat kendisinin yetişmiş olması gerekmektedir. Önlerine ikram edilmiş maaş, makam gibi dünyevi geçimlikler uğruna konuşamadıklarını bizzat baş başa kaldığınızda size ikrar eden bu insanların oradaki görevleri sadece ellerine tutuşturulanı okumaktır.

Öyleyse bu kitlenin gelecek inşa etmek gibi bir görevleri olamaz. Öyle davranmalarına da izin verilemez. Aslında bazen ben de kaçırıveriyorum. Bu kadar dertlenecek ne var ki? Bizzat şirk sisteminin kurduğu bir teşkilatta Allah'ın dini için ne beklenebilir? Bu zümrenin işi olsa olsa ya Kabe'yi temiz tutmak ya da hacılara su dağıtmaktır. Yoksa Hubel'e, Menat'a ve Lat'a yan gözle bakacak ne can var ne de derman.

Aslında suda beklemiş ceset gibiyiz. Neremize dokunsalar orası ellerinde kalıyor. Kendimize dahi itiraf edemediğimiz dertlerimiz var. Ne yazık ki bizler de deve kuşu asaleti bile yok. Biz kafamızı kendimize karşı kuma gömüyoruz. Çok sevdiğim, uzun yıllardan beri hukukumuzun olduğu bir kardeşim var. Kendisi tekelde güvenlik görevlisi olarak çalışmakta. Eminim ki o da içinde olduğu işle bu yüzden dertli. Geçenlerde bana başından geçen bir olayı anlattı. Bir kamyon dolusu şarap fabrikaya geldiğinde nöbetçiymiş. Kamyoncu, arabayı gece getirince, şaka yollu "Sakın şarapları götürme"demiş. O da "Bunu nasıl söylersin ben bir müslümanım. Benim hırsızlıkla ne işim olabilir"demiş. Daha sonra bana,"Abi iyi ki benim aklıma gelen soru kamyoncunun aklına gelmedi. Yoksa ne cevap verirdim?"dedi. Aslında bunu söyler söylemez o soru benim aklıma geldi. "Madem Müslümansın şarap nöbeti sana mı düştü, kardeşim?" dedim. Hemen arkasından da "O kadar üzülme dostum. Senin nöbetini tuttuğun şarabı içenler neticede ertesi gün ayılıyorlar.

Ancak bizim ellerimizden laik ve ikiyüzlü eğitimi alanlar sarhoş yaşıyor sarhoş ölüyorlar. Çünkü biz akletmeyi iptal etmekle görevlendirildik" dedim. Şimdi birçoğunun "bu adam ne diyor" dediğini duyar gibiyim. Gayet açık söylüyorum. Hem kanalizasyon çukuruna atlıyoruz hem de kokudan şikayet ediyoruz. Galiba hepimiz yeniden tövbeye muhtacız. Kamusal alan özel alan demeden önce hep beraber Allah'ın belirlediği alana geçmeden ve elbiseyi temizlemeden bu yüce dini savunmaya pek hakkımız yok gibi.Vesselam

Kaynak: İktibas Dergisi, Sayı 308, Ağustos 2004. 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
iblissavar
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 06 subat 2007
Gönderilenler: 363
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iblissavar

 Alıntı:
  "Hem kanalizasyon çukuruna atlıyoruz hem de kokudan şikayet ediyoruz. Galiba hepimiz yeniden tövbeye muhtacız. Kamusal alan özel alan demeden önce hep beraber Allah'ın belirlediği alana geçmeden ve elbiseyi temizlemeden bu yüce dini savunmaya pek hakkımız yok gibi."
 
  Yazar kardeş, zülfü yare dokunacak şeyler yazmış.Aslında mesele kamusal alan meselesi değil.Şu anda en büyük sorunumuz var olan mallarımızdan,titrimizden ve şu anki toplumsal statümüzden sıyrılıp Allah'ın yapmamızı istediği hicreti=arınma çabasını gerçekleştirememe  sorunudur.
  Bu nedenle hiç olmazsa bu tür bir hicreti/arınmayı gerçekleştirme çabasında olanları  desteklememiz ve kendimizin de bu yolda olması için dua etmemizdir vesselam.


__________________
ŞEYTANDAN VE ONUN EVLİYASINDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU,ŞEYTANA KÜLAHINI TERS GİYDİRMEKTİR!
Yukarı dön Göster iblissavar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iblissavar
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats