HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
Konu Konu: ŞEKİLSEL SALAT KUR’ANDA YOK MU? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

denge Yazdı:
7)RÜKU KONUSUNDA ŞUNU DÜŞÜNÜYORUM. RÜKU ŞEKİLSEL ANLAMDA YOKTUR, YANİ NAMAZDA RÜKU YOK ÇÜNKÜ ŞEKİLSEL ANLAMDA KULLANILMAMIŞTIR, AYETLERDE HEP SOYUT ANLAMLIDIR. SANIRIM EĞİLMEK KELİMESİ HARRE DİYE BİLİYORUM, BU KONUDA YANILIYOR OLABİLİRM.AMA ŞEKİLSEL ANLAMDA RÜKU YOKTUR DİYE DÜŞÜNÜYORUM BEN DE...AMA SECDE VE KIYAM İÇİN BUNU SÖYLEYEMEYİZ...

Benim bildiğim, harre kelimesi rüku ile değil secde ile ilgili bir kelime. 32:15 ve 25:73'te mecazî, 7:143'te ise fizikî anlamda kullanılmış

 32:15.  harrû sücceden (mecazî)

25:73. lem yahırrû (mecazî)

7:143. harra musa saıyka (fizikî)

"Rükû"ya gelince, secdenin yolu rükudan geçtiğine göre o zaten yapılmak zorunda.

*

Rekat sayıları Nisa 101-102’de var.

(Ey peygamber!)
Kafirler sizin apaçık düşmanınızdır
...inne'l kâfirîne kânû leküm adüvven mübîna (4:101)

Sen onların içinde iken -
Ve iza künte fî him (4:102).
Yani sen kafirlerin içinde iken...

Onlara salât ettir
Fe ekamte lehümü's salâte

Anlaşılan, kafir kabilelerden biri İslam devletiyle saldırmazlık andlaşması imzalayıp söz vermişler; müminler müşriklerle savaşırken müminleri arkadan vurmayacaklar; tarafsız kalacaklar.

Sözlerinin eri olduklarına dair Hz Muhammed’e güvence vermek için onunla salât edecekler.

Demek ki o kabile salât nedir biliyor.
(Bkz. Do the Jews pray like Muslims? http://www.submission.org/jews.html).

Ayrıca Kuran’a göre kafirlere de salât ve yemin ettirilir:


İnananlar! İçinizden birine ölüm yaklaşınca vasiyet anında sizden iki adil kişi tanık olsun. Ya da birinize yolculukta ölüm gelip çatarsa sizden olmayan iki kişi. Kuşku duyarsanız salâttan sonra tanıkları alıkoyun ve onlara "İşin içinde akrabalık bile olsa Allah’ın tanıklığını hiçbir bedel karşılığı değiştirmiyeceğiz... " şeklinde Allah adına yemin ettirin. (5:106)

Salât, amaç değil araçtır. Bağlılığın teyidi için salât edilir. Örneğin biz Müslümanlar A'raf 172-173’te anılan tanıklık görevimizin bilincinde olduğumuzu teyiden salât ederiz. Salâtımız bize Allah’ı ve O’na olan sözümüzü hatırlatır:


Ben Allah’ım. Benden başka ilah yok. Bana tapın. Beni hatırlamak için salât edin (20:14).

Şimdi ayetin konumuzla ilgili bölümünü okuyalım:


Sen onların içinde iken onlara salât ettir. Onların bir bölüğü, silahlı olarak, seninle salâta dikelsinler. Secdeye varınca arkanıza geçsinler, ki kafirlerin başka bir bölüğü gelsin ve seninle salât etsin... (Nisa 102)

Dikkat edilirse salât, kıyam, secde kelimelerinin hepsi ayette var; rükû lafzen yok ama secdenin yolu rükudan geçtiğine göre fiilen o da var:

Kafirler salât sırasında silahlılar çünkü savaş halidir; korkuyorlar. Ayrıca korku müminlerde de var. Onun için salât kısa tutuluyor:

...kafirlerin size kötülük edeceğinden korkuyorsanız salâtınızı kısaltabilirsiniz (4:101).

Nisa 102’den açıkça anlaşıldığı üzere korku halindeyken Hz Muhammed’in kafirlere kıldırdığı kısaltılmış salât "kıyam + rükû + secde"dir yani bir rekat.

O halde güven içinde iken kılınan kıyamlı-rükulu-secdeli tam salât en az iki rekattır.

Sevgi ile, Hasan Akçay

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

bora arpınar Yazdı:
Daha bana bakara 239 u yürüyerek veya at üstünde namaz kılmayı da açıklamanızı bekliyorum.

Doğru anladıysam soru şu: "İstisnai durumlarda nasıl salât edilir?"

İmkanlar neye elveriyorsa öyle salât edilir. Örneğin savaşta düşmanı yürüyerek kovalanıyorsanız yürüyerek salât edersiniz. Rükû ve secdeye ima ile yani başınızı eğerek varırsınız. Rükû ve secdeye fiilen  varmanın imkanı doğunca ise Allah'ın size öğrettiği şekilde salât edersiniz -fezkûrû 'llahe kema alleme eküm (2:239).

Sevgili Bora, istisnalar kaideyi bozmaz.

Hasan Akcay

 

 

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

Örneğin savaşta düşmanı yürüyerek kovalanıyorsanız yürüyerek salât edersiniz... Rükû ve secdeye fiilen varmanın imkanı doğunca ise Allah'ın size öğrettiği şekilde salât edersiniz -fezkûrû 'llahe kema alleme eküm (2:239).

Sevgili Bora, bu açıklamamdaki kelime kovalıyorsanız olacaktı.

Bazı gazilerimizden Bağımsızlık Savaşımızla ilgili öyküler dinlemiştim. Düşmanı İzmir’e kadar günlerce koşarak, yürüyerek kovalamışlar. Hiç durmadan. Yürüyerek eda edilen salât örneğini verirken onlar geçti aklımdan.

O arada kelimeyi yanlış yazmışım. Özür dilerim.

ne beş ne üç vakit namaz var; sadece 2 vakit... (Bora)

Benim de Kuran’dan anladığım bu. Yani Yüce Allah’ın biz inananların üzerine yazıp farz kıldığı salât günde iki vakit. Ek olarak ise isteyen istediği kadar kılabilir.

bundaki amaç Kuranı çok iyi öğrenmek, anlamak, furkan özelliğini kazanmak... 

Evet. Ama bu açıklamanız için Kuranî kanıt gerekiyor. Bir inanırın Furkan özelliğini kazandığı nerden bilinir? Furkan nitelikli bir inanır kendisine, yakın ve uzak çevresine nasıl davranır? 

ve de elçinin sağlığında yapılan cumua=toplantı salâtı vardı

Evet.

(cumanın) sabit bir günü olmayıp yapılacağı zaman Hz.Peygambere bağlı idi

Bu, her halde sizin varsayımınız. Ya da elinizde o toplanmanın haftanın Cuma denen sabit bir gününde yapılmadığını gösteren Kuranî kanıtlar var mı?

62:9’daki cumua kelimesine dikkat edin. Önünde el harf-i tarifi var. Kelimeyi sabitler bu. Yevmi el-cumua = o toplanmanın günü.

O toplanma sabit iken gününün oynak olması mümkün mü ya da en azından makul mu?

meryem suresindeki isaya beşikte bile salat emredilmesi salatın şimdiki yapılan ritüel şeklinde olmadığının kanıtıdır...

Salât çok anlamlı bir kelime. Meryem suresinde sünnetullaha uymak anlamına geliyor. Nisa 102, Hûd 114, Bakara 238-239... gibi ayetlerde ise gündüzün iki ucuna yakın gece saatlerinde eda edilmesi farz olan "kıyam-rüku-secde"li uygulama.

Sevgi ile, Hasan Akçay

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

Bir de "İstisnalar kuralı bozmaz," demiştim. Onu da dikkate almak gerekiyor.

Düşmanı yürüyerek kovalayan askerin ima ile salât etmesi istisnadır. Tıpkı yemeğini bile yürüyerek yemesi gibi. Ama kural olarak yemek masada, sofrada yenir. Yürüyerek yeme istisnası var diye bu kural değişmez.

Askerlerin yürüyerek, hattâ felçi kimselerin yatarak gözleri ile salât etmesi var diye salâtın kural olan kıyamlı-rükûlü-secdeli uygulaması değişmez.

Sevgi ile, Hasan Akçay

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
kocacnara
Groupie
Groupie


Katılma Tarihi: 28 mayis 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 40
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kocacnara

sevgili kardeşlerim!
Namaz hatırlamadır. Neyin hatırlanması, bizler dünya ya gelmeden önce Allaha secde etmişiz. Bizim Rabbimiz sensin ve senden başka Rab tanımıyacağız diye. Allaha söz vermişiz senin gönderdiklerine ve bildirdiklerine uyacağız diye ve secde etmişiz. Namaz kılarak hem şeklen hemde manen bu yeminimizi hatırladığımızı ve halen bağlı kaldığımızı gösteririz. Bu bizim işaretimizdir. Biz Allaha verdiğimiz söze bağlılığımızı göstermek için namaz kılarız. Bu hatırlatmalar, ( 1- güneşin batışından aydınlanmasına kadarki herhangibir zamanında 2- İmsak dediğimiz zamandan güneşin ortaya çıkmasına kadarki herhangibir zamanında ve 3- gündüzün boş olduğumuz herhangibir zamanında )   yapılabilir. Allah bizlere bu kolaylığı tanımıştır.


__________________
Yüce Allah herşeye kadirdir
Yukarı dön Göster kocacnara's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kocacnara
 
kocacnara
Groupie
Groupie


Katılma Tarihi: 28 mayis 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 40
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kocacnara

İlk önce şunu vicdanımıza soralım.
Bizler acaba bu araştırmalarımızı Sadece Allaha güzel ameller işleyen, şirk koşmadan ibadet etmek isteyen salih kullardan olmak için mi yapıyoruz.

Yoksa namaz kılmamak yada kılmadığımıza kılıflar uydurmak için mi yapıyoruz.



__________________
Yüce Allah herşeye kadirdir
Yukarı dön Göster kocacnara's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kocacnara
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

 

     Selamün Aleyküm!

    ŞEKİLSEL ANLAMDA SALAT VARDIR.

     SÜREKLİ ATIFTA BULUNDUĞUMUZ kUR'AN'IN TEBLİĞ EDENİNİN DE BİR HANİF OLDUĞU VE DAHA RESUL OLARAK GÖREVLENDİRİLMEDEN ÖNCE DE KABE' DE SALATI İKAME ETTİĞİ GERÇEĞİNE DİKKATLERİNİZİ  ÇEKERİM.  (ALAK 9-10)

      Kur'an da geçen salat sözcüğünün ne olduğu ile ilgili düşünülmesi gerektiğine inanıyorum. Önceki sayfalarda bu konuda açıklamalar var. Bu açıklamalara ek olarak salat sözcüğünün anlamları ne olabilir sorusunu açmak istiyorum.

     Salat sözcüğü yapı olarak "saly" ve "salv" köklerinden türemiş olabilir.

     Saly: Ateşe atmak/ateşe girmek anlamına gelir.

Hakka 31 de : "Sonra cahime sallayın onu.(salluhu)"

    Salv: İsim olarak uyluk, fiil olarak uylukları hareket ettirmek demektir.

     Her iki kökün manası birlikte düşünüldüğünde "salat" , "ateşten korunmak hareketi, gayreti çabası" anlamını kazanır.

     Bu anlam pratikte dua olarak yer etti meşhurlaştı.Bunun nedeni yine İsrailiyattır. İbranice'de de "salat" sözcüğü vardır. "Saluta" fiilinden gelir." Salutatıon" selamlama, selam durmak demektir. Bu sözcük İbranilerden Araplara, onlardan da Endülüs yoluyla batı dillerinegirmiştir. Görünen o ki  "salat" ın İbranice anlamı Arapça anlamını bastırmış. Bu nedenle de Kur'an'la bizler arasına yüce dağlar girmiş. Bu İbranice "saluta" sözcüğünün türevlerinden olan "salavat" sözcüğü İbranice anlamıyla (havralar) Hacc 40 da yer alır.

    Namaz, hareketli, eylemli bir ibadet olduğundan "es salat" özel ismi ile isimlendirildi. Bu durumda  salat,  dua demektir ama bu dua; lafla yapılan değil, eylemle, bedenle, dille ve kalple yapılan, çabayla yapılan, gayretle yapılan bir fiili dua  demektir.

     Zamanında "salat" sözcüğünün tam karşılığını aramadık, bulamadık. "Salat"'a Farsça "namaz" dedik. Arapça olarak "dua" dedik. Şimdi de Türkçe ad arıyoruz.

     Tarihe baktığımızda Türklerin, Araplardan çok Farisilerden etkilendikleri daha iyi anlaşılır. Etkilenmenin sonucu dine ait terimler de dilimize Farsça olarak yerleşti.

     Arapça "salat" sözcüğü "namaz" ; "Vuzu" sözcüğü "abdest"; "Savm" sözcüğü "oruç" olarak dilimize girmiştir.

     Türkler Müslümanlığı Araplardan değil, kendilerinden evvel Müslüman olan Farisilerden/İranlılardan öğrenmişlerdir.

     Türkler anlamını bilmedikleri "salat, savm, vuzu vb. " Arapça terimleri yine anlamını bilmedikleri "namaz, oruç, abdest "adlarıyla kabullendiler. Sözcüğün anlamı ve özü bilinmediğinden bu terimler tarihi süreç içinde ruhunu yitirdi, şekilden ibaret anlamsız şeyler haline dönüştü.

      Dinimizdeki orijinal adı  "salat" olan bu önemli ödevin öztürkçesi NİYAZ dır. Ama salt dil ile yapılan niyaz değil, aynı zamanda beden ve gönül ile yapılan niyaz demektir.

       Şimdi Dua/Niyaz nedir bakalım.

     "Dua", da'vet ve da'va mastarları gibi mastar olup "çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek" demektir.

      Ayrıca isim olarak dua, "küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya olan talep ve niyaz" demektir.

      İslami bir terim olarak da dua:

     "Allah'ın yüceliği karşısında  kulun, aczini itiraf etmesi, sevgi ve tazim duyguları içinde lütuf ve yardım dilemesi demektir.

     Duanın ana hedefi, insanın, Allah'a halini arzetmesi ve O'na niyazda bulunması olduğuna göre, bu, Allah ile kendine inanan kul arasında bir diyaloğu ve yakın ilgiyi ortaya koyar. İşte bundan dolayı duaya "münacat" (Allah ile gizliden ve ruhsal konuşma) adı da verilmiştir. Ki insan, varlığını kabul ettiği o Yüce Güç karşısında duyduğu saygı, sevgi ve ümit hislari sebebiyle kendisinden daha üstün olanla irtibat ihtiyacını duymaktadır.

     Dua tüm dinlerde vardır. Muhteva, şekil ve anlatım biçimine göre bazı türlere ayrılır.

     Bu formda yazı yazan kardeşlerimiz:

1. Duanın niçin gerektiği:A'raf 172,189,190; İsra 44,67;Ra'd 14-15; Teğabün 1;Zariyat 56; Yunus 12,22,23; İsra 11; Fussilet 49,51; Zümer 8,49;Tevbe 75,76; Nahl 53,54; Lokman 31,32; Rum 33; Ankebut 65  okunduğunda;

     İnsanoğlundaki olumsuz gelişmeleri önlemek amacıyla,ilahi dinler, insan şuurunda dini inanç ve duygunun mümkün olduğu kadar canlı, etkili bir halde bulunmasını sağlamanın bazı çarelerini insan için görev haline getirmiştir. Bu görevler ibadetlerdir. Özellikle de ibadetlerin özü ve beyni olan duadır. Dua, kulluğun en ileri mertebesi ve ibadetlerin en önemlisidir. Ve kul duasıyla değer kazanır. İbadet ve dua kulda Allah bilincini canlı ve sürekli kılar. Bu bilinç sayesinde kul boyun eğer. Bu küçülme ve saygı, Allah'ın rahmet ve merhametini, bereketini çeker.

     Mümin 60:

    "Rabbiniz buyurmuştur ki: " Dua edin bana, cevap vereyimsize. Kibre saparak bana ibadetten uzaklaşanlar, aşağılanmış bir halde  cehenneme gireceklerdir."

     Furkan 77:

     De ki "Duanız yoksa, Rabbim sizi ne yapsın! Yalanladınız; bu yüzden azap kaçınılmaz olacaktır."

     Bakara 152:

     "Anın beni ki anayım sizi. Şükredin bana , sakın nankörlük etmeyin."

       Hud 190 :

    "Rabbinizden af dileyip O'na yönelin. Rabbim Rahimdir, rahmeti sınırsızdır; Veduddur, çok sevgilidir.

 

2. Dua yalnızca Allah'a yapılır: Şuara 213; Kasas 88; Ra'd 14; A'raf 194,195; Nahl 20; Nisa 117;  Hacc 12,13

3.Duanın adabı: Nisa 32,134; A'raf 29,55,56,180,205; Bakara 186; Yunus 86,87; Enbiya 90

   TÜM BUNLARDAN SONRA SALATIN/NAMAZIN TARİHÇESİNE BAKALIM

 Peygamber Efendimizden önceki peygamberlerimizdeki namaz

1.Musa As.: Yunus 87; A'raf 170; Fatır 29; Taha 14; Bakara 43,83; Maide 12

2. Zekeriya As.: Ali İmran 39;

3. İsa As.: Meryem31,55

4. Şuayp As.: Hud 87;

5. Lokman'ın oğluna nasihati: Lokman 17

6.İbrahim As.: İbrahim 40; Enbiya 73; A'la 15-19; Meryem 59; Enfal 35; Maun bakınız.

    Buradaki ayetlere bakıldığında Mekke müşriklerinin de namaz kılmış olduklarını kesin olarak anlıyoruz.

    Araplar bu ibadetleri uygulamakla beraber yozlaştırmışlar, şirke bulaşmışlardır.Ruhundan  uzaklaştırıp eğlence ve gelenek haline getirmişlerdir.

    Araplar dinsiz kimseler değillerdi. Allah'a inanıyor., Allah için hacc yapıyor, namazı kılıyor, bazıları zekat bile veriyorlardı. Onların namazlarında da rüku ve secde vardı.

     NAMAZIN TARİFİNİN ALLAH TARAFINDAN YAPILMAMASI, ESKİDEN BERİ ARAPLAR TARAFINDAN NAMAZ BİLİNDİĞİ VE KILINDIĞI İÇİNDİR. BİLİNMEYEN VE TANINMAYAN BİR İBADET OLSAYDI AYRINTILI OLARAK TARİFİ YAPILIRDI.ŞEKİLLERİ BELİRTİLİRDİ.

     Bir Mekkeli Arap olan Resülüllah Efendimiz de peygamber olmadan evvel namaz kılıyordu.

Alak 9,10: "Gördün mü o yasaklayanı, Bir kulu namaz kılarken."

     Bu ayette sözkonusu edilen " namaz kılan kul" Resülüllah Efendimizdir. O' na engel olan kişi de Ebu Cehil' dir.

    Kur'an'ın bu ilk suresinde Peygamberimizin namaz kıldığı belirtildiğine ve de peygamberlik bu sure ile verildiğine göre, namaz kılma olayı, henüz kendisine peygamberlik görevi verilmeden önce olmuş olmalıdır. Çünkü ayette daha önce olmuş, geçmiş bir olaydan bahsedilmektedir.

Ki Peygamber Efendimize Mescidi Haram'da namaz kılma fırsatı verilmeyince O da oradan Mescid-i Aksa'ya gitmiştir. Ve orada; Mescid-i Aksa'da (Bu Kudusteki Mescid değildir.Bu mescid Mekke'nin kenar semtindedir.) ilk vahy ile muhatap olmuştur.

     Ebu Cehil gibi müşriklerin Efendimizi namaz kılmaktan men etmeye çalışmaları, onun putların adını anmadan , sadece Allah'ın adını anarak namaz kılmasından dolayı idi.

     Siyer kitaplarında yer aldığına göre, Kureyş, Duha (Kuşluk-öğle) namazı kılmasına engel olmazdı. Çünkü bu namaz Kureyş'inde alışık olduğu bir namazdı. Fakat Efendimiz günün başka vaktinde namaz kıldığı vakit  Ali ve Zeyd onu beklerdi.

    Yüce Rabbimiz, bizden evvelki ümmetler de  namaz kılmalarını emretmiş.Namaz hep dinin direği olmuş. İbrahim Peygamberin dininin kalıntılarıyla amel eden Mekkeliler ve Efendimizin de namaz kıldıklarını yine Kur'an ayetlerinden öğrenmiş, dinimizin sıfırdan ortaya çıkan bir din olmadığını Hz. İbrahim ile nihai şeklini alan TEVHİD VE HANİFLİK DİNİNİN devamı, ama yozlaşan, bozulan noktaların Peygamber Efendimizce ıslah edildiğini görüyoruz. Mekkelilerin namazınınişin aslından uzaklaşmış, ruhunu yitirmiş, anlamsız şekiller almış olduğunu bozulan noktaların; vakit, rekat, kıble, dış temizlik, zihin temizliği, hıdu, huşu itibariyle özünün Kur'an'da düzeltildiğini görüyoruz.

    Kur'an'a baktığımızda toplumda var olannamazın devamlılığı emredilmektedir.Yoksa Efendimiz ilk kez bir namaz emri ile muhatap olmamıştır.

   Ta Ha 132:" Ailene namazı emret, kendin de ona sabırla devam et. Biz senden rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırıyoruz.Sonuç takvanındır.

     Namazın ilk  kez Miraç' ta şifahi emirle farz kılındığı rivayetleri yalan ve düzmecedir.

KUR'AN'A GÖRE DİNİMİZDEKİ NAMAZ, ESKİNİN ISLAH EDİLEREK DEVAMIDIR.

      ALLAH'A  EMANET OLUNUZ.

   

         

 

 

 

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Semazen

kocacnara Yazdı:
İlk önce şunu vicdanımıza soralım.
Bizler acaba bu araştırmalarımızı Sadece Allaha güzel ameller işleyen, şirk koşmadan ibadet etmek isteyen salih kullardan olmak için mi yapıyoruz.

Yoksa namaz kılmamak yada kılmadığımıza kılıflar uydurmak için mi yapıyoruz.

Merhaba,

Sıraladığınız seçeneklere başka maddeler de eklemek mümkün... Meselâ, bu safsataları sanki ilmî değeri varmışçasına pazarlayanlar, tahrif edilemeyen Kurân'ımızı bu yöntemle tahrip etmeye çalışıyor olmasınlar...?! Bu safsataların üretim merkezi, sakın bir misyonerlik merkezi olmasın..?!

Selamlar,

Neyzen_Semazen

 

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
iman
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 16 haziran 2006
Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iman

selam

açıklamalarınızdan çok yararlanıyorum. dost 1
devamını diliyor, şükranlarımı sunuyorum.

saygı ve sevgiyle...
Yukarı dön Göster iman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iman
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

     Selamün Aleyküm! Bu Forma yazı yazan Tüm Kardeşlerim!

 

     ŞEKİLSEL SALAT KURANDA VARDIR.

 

      Şekilsel olmayan namazın çağrısı da olmaz. Mescidi de olmaz. Peygamber Efendimizin “Mescidi Nebevi’si de süs olsun, iş olsun diye yapılmamıştır.

      Ezan, sözcük olarak, seslenme, duyurma, anons etme demektir.

      Kavram olarak ezan: Farz namazların ve Cuma namazının vaktinin geldiğini Müslümanlara duyurmak için okunan özel ifadelerdir.

      Ezan sözcüğü Kur’an’da sözlük anlamıyla çeşitli kalıplar halinde yer alır.

      Kavram olarak ezan sözcüğü yerine “Nida” sözcüğü kullanılır.

 

 

Maide 58:

Ve namaza çağırdığınızda,  onu alay ve eğlenceye alırlar. Bu onların gerçekten anlamayan insanlar olmasındandır.”

 

 Cuma 9:

    “Ey inananlar! Cuma günü, namaza çağrıldığınızda, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alım-satımı bırakın. Keşke bilseniz, bu, sizin için daha iyidir.

 

      Ezan Müslümanlara ait özel bir davet şeklidir.

      Sözleri Resülüllah Efendimiz ve Sahabe-i Kiramın ortak kararlarıyla tesbit edilmiştir.

      Ezan Medine döneminde uygulanmaya başlamıştır. Mekke döneminde ezan uygulaması yoktu. Medine’de Müslümanlar toplanıp namaz vakitlerini beklerlerdi. Vakit geldiği zaman sokağa çıkarlar: “Es Salat, es Salat / namaza, namaza! diye çağrıda bulunurlardı.

     Müslüman kitle genişleyip etrafa yayılınca herkese duyurabilmek için bir çözüm yolu arandı. İstişareler yapıldı. Farklı teklifler ve görüşler incelendi. Sonunda Abdullah b. Zeyd b.  Salebe’nin rüyasındaki olaylar dikkate alınıp bu günkü ezan uygulamaya konuldu.

     Ezanda kullanılan lafızlar Abdullah b. Zeyd’den nakledilen lafızlardır. Şii kaynaklarda ezanın aslında “ hayye alel hayrilamel/ haydin hayırlı işe “ ibaresinin de var olduğu, bunu Hz. Ömer’in kaldırdığı bildirilir.

     Hz. Bilal, Neccaroğulları’ndan bir kadına ait yüksek bir evin damına çıkıp ilk olarak sabah ezanını okudu. (Ebu Davut, Salat 3)

     Böylece ezan hicri 11. (623) yılda uygulanmaya başlandı.  Daha sonra Mescid-i Nebevi’nin arka tarafına ezan okumak için özel bir yer yapıldı.

     Tarihte ezan ile ilgili bazı operasyonlar olmuştur. Hz. Ömer ezandaki “hayye alel hayril amel” lafzını kaldırtmıştır. Buna rağmen sabah ezanı için “Essalatü hayrün minennevm/Namaz uykudan hayırlıdır” eklemesini yapmıştır.

     Şiiler de ezan üzerinde farklılıklar oluşturmuşlardır. Onlar “hayye alel hayril amel” ifadelerini korurlarken “eşhedü enne aliyyen veliyullah, eşhedü enne aliyyen huccetullah” diye ekleme yapmışlardır.

    

     Müslümanların ezanı, Hıristiyanların ezanı (çan çalması), Mecusilerin ezanı( ateş yakmaları) gibi salt ilan ve duyurudan ibaret değildir.

     Ezan, anlamlı, derin mesajlı, müminleri Allah’a itaat etmeye , bilinçlenmeye, uyanıklığa, takvaya  ve İslam’ı şahlanışa bir davettir.

 

     EZAN BAŞTAN SONA BİR ÖZGÜRLÜK MANİFESTOSUDUR.

 

ALLAH’TAN BAŞKA KİMSENİN ÖNÜNDE EĞİLMEYECEKLERİNİN İLANIDIR.

 

İNSANLARIN GELECEKLERİNİ AYDINLATAN CÜMLELERİN, İNSANLARA ULAŞMASIDIR.

 

 O BİR İMAN DUYURUSU, BİR İMAN GÜÇLENDİRME DAVETİ, BİR BİRLİK İLANIDIR.

O , MÜMİNLERİ, ALLAH’A İBADETE DAVET EDERKEN, GAYRI MÜSLİMLERİ ALLAH’A TESLİM OLMAYA ÇAĞIRIR.

 

 NAMAZ;

 ALLAH’A KULLUĞUN SİMGESİDİR.

 TESLİMİYETİN, ZİKRİN, BOYUN EĞMENİN, ALLAH’I BÜYÜK TANIMANIN,       DUANIN,NİYAZIN TEK KURTULUŞ YERİNİN GÖSTERGESİDİR.

 

 

 Unutmamak gerekir ki ezan sadece dinlenmez. Aynı zamanda müezzinle birlikte bilinçli olarak birebir okunur, vakarla söylenir.

 

  Dinleyenler dinledikleri sözcükleri bilmezlerse, anlamazlarsa, anlayamazlarsa ezandan maksat hasıl olmaz. Kimse etkilenmez. Sadece namaz vaktinin girdiği bilinir.

     Ezan Arapça orijinali ile birlikte iyi bir tercümesi de beraberinde verilmelidir. Anons iki dilden birlikte yapılmalı ve namaz vaktinin geldiğinin bildirilmesiyle birlikte en önemli mesaj kitlelere iletilmelidir.

 

  İbrahim 40: “Rabbim! Beni, namazı özenle yerine getiren bir insan yap. Soyumdan bir kısmını da. Rabbimiz, duamı kabul et.

 

    Allah’a emanet olunuz.

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 

<< Önceki Sayfa 15 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats