Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Can Evin yazdı:

3.“Şunu da unutmayın, Türkiye,  İslam’ı en iyi yaşayan ve yaşatan ülkedir; tüm dünya için modeldir. Bu su götürmez bir gerçektir. Yobazlık, hurafeler, Allah ile kul arasına kul koyma, şefaat dileyen sapkınlar, İslam âleminde en az Türkiye’de görülür.”

 Dost1 yazdı

Koyu yazılı cümle ile ilgili deliliniz var mıdır?

Türkiye ile ilgili bu düşüncenizde gerçekten samimi misiniz?'' demişsiniz.

 Can Evin yazdı:

   “Türkiye ile ilgili bu düşüncelerimde son derece samimiyim. İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerdeki despotik rejimler ve hurafeler ile Türkiye'deki demokratik Cumhuriyet karşılaştırma dahi kabul etmez. Bakara 256 'Dinde zorlama yoktur.'der.  Dünya teklif makamıdır. İnsanlara peygamberler aracılığıyla Allah'ın dinine tabi olmaları tavsiye edilir, teklifte bulunulur. zorlama yapılmaz. Şura ve biat kavramları ışığında Ali İmran 159 '' iş ve yönetim korusunda da onlarla şûraya git.'', Şura 38 ''İşleri/yönetimleri, aralarında bir şûra'dır.'' gözönüne alınırsa İslamiyet için en uygun yönetimin demokrasi olacağı da açıkça ortaya çıkacaktır. Sistemin bozuk yanları yok mudur? Evet vardır. Ancak İslam aleminde elde bulunan en iyi sisteme Türkiye sahiptir. Ve bu sistem sayesindedir ki Kur'an'ı burada olduğu gibi tüm özgürlüğü ile tartışabiliyor, doğruyu bulmaya çalışabiliyoruz. Despotik rejimler hurafelerin yatağıdır. Yönetimin ak dediğine siz kara diyemezsiniz. Halk üzerinde egemenlik kurmak için dini istedikleri şekle sokarkar ve bunu da halka din diye yutturmaya çalışırlar.

 Değerli kardeşim bu sözlerine katılmayanın aklını sorgulaması gerekir. Allah razı olsun.

Değinmek istediğim konu :” Yobazlık, hurafeler, Allah ile kul arasına kul koyma, şefaat dileyen sapkınlar, İslam âleminde en az Türkiye’de görülür.” Kısmı idi. “Türkiye ile ilgili bu düşüncenizde gerçekten samimi misiniz?'' sorusu ile buraya gönderme yapmıştım.

Can Evin yazdı:

4.''Son nefesinizden sonra da bu serüvenin devam edeceğini unutmayın. Serüvene kendinizi hazırlamaya başlayın. Başlamayı düşünmeyin, başlayın.

 Dost1 yazdı:

         Bunu destekleyen Kur'an'i bir bilginiz var mı?.

 Can Evin yazdı:

          Burada herhalde bir yanlış anlaşılma oldu. Ahiret hayataından bahsediyorum.

Değerli Can Evin Kardeşim!

Kesin yargı cümleleri kullanırken  ki “ bu özellikle de Kur’an adına olursa” yanlış anlaşılmalara neden olmasın diye çok dikkat etmek gerekiyor diye düşünüyorum.

      ''Son nefesinizden sonra da bu serüvenin devam edeceğini unutmayın. Serüvene kendinizi hazırlamaya başlayın. Başlamayı düşünmeyin, başlayın   .”

Cümlesinden “ahiret” inancı dışında  kitabınızda da eleştirdiğinizi düşündüğüm reenkarnasyon inancını akla getirici çağrışımlar çıkarılabilir.

 Dost1 yazdı

5. ''Allah’a ulaşmadan kastın ne olduğunu açıklarsanız sevinirim.'' 

Can Evin yazdı:

      Yeryüzünde Allah'ın varlığını idrak etmek. Ahirette de görevimiz ne ise onu icra etmek. Yoksa sonsuza kadar ahirette yan gelip yatacağımızı düşünenlerden değilim.

“Yeryüzünde Allah'ın varlığını idrak etmek” cevabınıza Eyvallah.

“Ahirette de görevimiz ne ise onu icra etmek.” Cümlenizi ne olur Kur’an ışığında düşünün.

“Yoksa sonsuza kadar ahirette yan gelip yatacağımızı düşünenlerden değilim.”  Bu cümlenizle ilgili olarak ahirette neler olacağı da Kur’an ayetleri ile belli.

Değerli kardeşim!

…sevgili …baba…sözcüklerinizi aşağıdaki ayetler ışığında değerlendirin lütfen.

[005.018] [DI] Yahudiler ve hıristiyanlar, «Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz» dediler. «Öyleyse günahlarınızdan ötürü size niçin azabediyor? Bilakis siz O'nun yarattığı insanlarsınız» de, Allah dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisinin arasındakilerin hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş O'nadır.

Baba konusu ile ilgili yazdıklarınız, Bakara 62, Maide 69 ayetlerinden farklı bir şey. Bizler, Yahudiler,   Hıristiyanlar ve  başkaları cennete giremez demiyoruz ki Böyle söylemekten de Allah’a sığınırız. Yüce Allah’ın dediği bir şeyin aksi düşünülemez ki.

Bu konu ile ilgili yazdıklarımı lütfen yeniden değerlendirin.

“Baba” konusu ile ilgili kitabınızdaki yazılarınızı da  Kur’an’ın ışığında ve denetiminde yeniden değerlendiriniz.

Bunu yaptığınızda, hatadan dönmenin erdemi içerisinde Tevvab olan Yüce Allah’a yöneleceğinizi  umuyorum.

Can Evin yazdı:

6. Mevlana konusuda ise onu sizin gönlünüze bırakıyorum. Mevlana sevgi ve aşkla Allah'ı bulduğunu söylemiş. Birazda sevgi ve aşk penceresinden bakmak gerekir Allah'a diye düşünüyorum. Yoksa bizde sevgi var da Allah da yok mu?

Değerli kardeşim!

İslam aleminin birçok yerinde, saygı için, bazı büyüklere ve bilginlere “Mevlana”= mevlamız” denilmektedir. Bu hoş bir ifade değildir. Kur’an’ı açıklamalar dikkate alındığında bu sıfatın Allah’tan başkasına kullanılmaması gerektiğini görürüz.

Celaleddin Rumi ile ilgili yazdıklarınızı aşağıdaki ayetler ışığında değerlendirme dileğimizin niçin yapıldığı, ilgili ayetler okunduğunda daha iyi anlaşılacaktır. Milli Eğitim Bakanlığının yayınlarından olan “Menakib-ül Arifin” kitabının ikinci cildi sayfa 214 e bir göz atarsanız ne demek istediğimi daha da net anlayacağınızı umuyorum.

Sevgi işine gelince biz bunu reddetmeyiz. Kur’an’daki kullanılan takva,zühd, birr,havf,reca vb kavramlarla birlikte düşünmeye çalışırız. O’nun bizimle olan beraberliğinin aşağıda belirtiği gibi olduğunu idrak ederiz.Elhamdülillah.

050.016] [DI] And olsun ki insanı Biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız.

074.011] [IK] Bırak Beni ve yarattıklarımı tek başına

057.004] [DI] Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa hükmeden, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilen O'dur. Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür.

Çoğu insanlarca “havf=korku” diye anlaşılan ve eş anlamlı olarak kullanılan “haşyet” e “Bilgi ve idrak neticesinde oluşan hayranlık ve saygının doğurduğu hasret kalma , uzak düşme korkusu” diye bakarız.Yaşantımızı da; Peygamber Efendimizin de yaptığı gibi Kur’an’da  tebliğ edilen ayetlere göre düzenleme gayreti içerisinde oluruz.İnşaallah.

    Sizleri, yazdığınız ve gözden geçireceğinizi umduğumuz bu  kitabınızdan dolayı kutluyorum. Rabb’ım arkasını getirenlerden eylesin inşaallah.

     İnsanları iyiye ve güzele sevkedecek bir eser bırakmak kadar iyi bir şey olamaz bu dünyada diye düşünenlerden birisiyim.

    Biz istiyoruz ki,  geriye bıraktığınız bu eser, Yüce Rabb’imizin de onayını alsın.

    Okuyanlar üzerinde oluşabilecek yanlış anlaşılmaları barındırmasın.

    Okuyan insanlarda oluşan duygu yoğunluğu Kur’an’a ters gelebilecek ifadelerle bozulmasın.

Ne güzel yazmışsınız: Din İslam’dır, Allah birdir.

Dilinize ve gönlünüze sağlık.

Kusursuz olan Allah’tır.

En doğrusunu Allah bilir.

Allah’a emanet olunuz.

Zuhruf 36,37

“Kim Rahman’ın Zikri’ni (Kur’ân’ı) görmezlik­ten gelirse onun başına bir şeytan sararız. O onun arka­daşı olur.

Onlar bunları yoldan çevirirler ama bunlar doğru yola girdiklerini hesap ederler.” 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamün Aleyküm! Değerli İman Kardeşim!

İman yazdı:Fakat iki saatten fazladır çektiğim eziyetten sonra geri
döndüğümde yazınızla karşılaşınca Allahdan ümit kesmek
kadar kötü bir şey olmadığına bir kez daha kendimden
utanarak ve allahtan af dileyerek emin oldum.

bu metanetsizliğimden utandığım, ve yazınızdan sonra
gerek kalmadığı için can evine yazılmış son mesajımı
geri çekiyorum.

Alemlerim Rabbi olan Yüce Allah'ım:

Zümer 53 de:" De ki: «Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir.»"

Haşr 10 da:" Onlardan sonra gelenler: «Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı kin bırakma; Rabbimiz! Şüphesiz Sen şefkatlisin, merhametlisin» derler."

Tahrim 8 de:" Ey inananlar! Yürekten tevbe ederek Allah'a dönün ki, Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün, sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koysun. Allah'ın Peygamberini ve onunla beraber olan müminleri utandırmayacağı o gün, ışıkları önlerinde ve defterleri sağlarından verilmiş olarak yürürler ve: «Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, doğrusu Sen herşeye Kadir'sin» derler."

Mümtehine 4 de:" İbrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için uyulacak güzel bir örnek vardır. Onlar milletlerine şöyle demişlerdi: «Biz sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız; sizin dininizi inkar ediyoruz; bizimle sizin aranızda yalnız Allah'a inanmanıza kadar ebedi düşmanlık ve öfke başgöstermiştir.» -Yalnız, İbrahim'in, babasına: «And olsun ki, senin için mağfiret dileyeceğim, fakat sana Allah'tan gelecek herhangi bir şeyi savmaya gücüm yetmez» sözü bu örneğin dışındadır- «Rabbimiz! Sana güvendik, Sana yöneldik; dönüş Sanadır.»"
mümtehine 5 de:"«Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerle deneme; bizi bağışla, doğrusu Sen, güçlü olan, Hakim olansın.»"

diye buyuruyor.

Ne güzel feraset, ne güzel tevafuk ve ne güzel erdem!

Allah razı olsun.

Sevgiyle ve muhabbetle kal inşaallah.

Kusursuz olan Allah'tır.

En doğrusunu Allah bilir.

Allah'a emanet olunuz.

Haşr 10: Onlardan sonra gelenler: «Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı kin bırakma; Rabbimiz! Şüphesiz Sen şefkatlisin, merhametlisin» derler.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamün Aleyküm! Değerli İman kardeşim!

Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah:

Zümer 18 de:" Onlar ki; sözü dinlerler de, en güzeline uyarlar. İşte bunlar; Allah'ın kendilerini hidayete eriştirdiği kimselerdir. Ve işte bunlar; akıl sahiblerinin kendileridir."

diye buyuruyor. Kur'an'ın insanı olan bizlere düşen,sözün güzeli nereden gelirse gelsin almak. Kur'an'a aykırı olanları da gerekçeleriyle birlikte sözün sahibine iade etmek. Zan ile davranmamak.

Kur'an'da“Zann” sözcüğü; “racih itikat (tercih edilen inanç, kanaat” demektir. Bu kanaat, bilgisizlikten kaynaklanan şekk, kuşku, sanı olabileceği gibi, “yakin”e, yani kesin bilgiye de dayanabilir. Dolayısıyla “zann” sözcüğü birbirinin zıddı olan bu her iki anlamda da kullanılabilir.

"Zann "sözcüğü, Türkçe’ye olumsuz anlamı ile geçmiştir ve sadece “sanı” olarak kullanılmaktadır. Bu sebeple, Arapça metinlerin, özellikle de Kur’an ayetlerinin anlaşılmasında ve Türkçe’ye çevrilmesinde yanlışlıklar ortaya çıkmaktadır.

 “Zann” sözcüğünden kaynaklanan hatalara düşmemek için ise, sözcüğün hangi ayette hangi anlama geldiğinin bilinmesi gerekmektedir.

“Zann” sözcüğünün Kur’an’da nerede hangi manada olduğunu anlayabilmek için iki kriter mevcuttur:

Birinci kritere göre, sözcüğün içinde yer aldığı cümlenin övgü cümlesi mi, yoksa yergi cümlesi mi olduğuna bakılır.

Eğer cümle, anlam bakımından övgü cümlesi ise “zann” sözcüğü “yakin” anlamında; yergi cümlesi ise “şekk, sanı” anlamında kullanılmış demektir.

İkinci kritere göre, sözcükten sonra “en-i müşeddede” edatının mı, yoksa “en-i muhaffefe” edatının mı geldiğine bakılır.

Eğer cümlede “zann” sözcüğünü “en-i müşeddede” edatı olan “inne, enne” takip ediyorsa “zann” sözcüğü “yakin” anlamında,

“en-i muhaffefe” edatı olan “in, en” takip ediyorsa “şekk, sanı” anlamında kullanılmış demektir. Çünkü, “inne, enne” tekit edatıdır ve “sanı”nın ise tekidi yapılmaz. (Zerkeşi, el Bürhan, c: 4, s: 156, 157; Süyutî, el İtkan, c: 1, s: 512, 513)

İman yazdı:

bir önceki mesajımda beni yeise düşüren, hala da kontrol
etmekte zorluk çektiğim bahse konu kitaba olan öfkem
hangi zayıflıktan yada zaaftan kaynaklanmaktadır.

Öfkenizin; Can Evin'in :" ...sevgili,....baba "  gibi kelimeleri Allah'a yakıştırarak , bunlarla da dua edilebileceğini yazmasıyla birlikte "Tevhid" inancınızdan doğan düşünce nedeniyle kaynaklandığını   düşünüyorum.

 “Böylece, Her peygamber için, insan ve cin şeytanlarından düşmanlar kıldık"

diyor. Allah'ın peygamberleri için bile düşman kılınanlar bizler için mi kılınmayacak.

Kehf 50:" Meleklere: «Adem'e secde edin» demiştik. İblis'ten başka hepsi secde etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin buyruğu dışına çıktı. Ey insanoğulları! Siz Beni bırakıp onu ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık edenler için bu ne kötü değişmedir!"

Bize düşen Şeytani Recim den Hep Allah'a sığınarak işe başlamak.

A'raf:

199:" Sen af yolunu tut, bağışla, uygun olanı emret, bilgisizlere aldırış etme."
200: "Şeytan seni dürtecek olursa Allah'a sığın, doğrusu O işitir ve bilir."
201: "Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca, Allah'ı anarlar ve hemen gerçeği görürler."
Sebe 20:" And olsun ki İblis, onlar hakkındaki görüşünü doğru çıkartmış; inananlardan bir topluluk dışında hepsi ona uymuşlardı."

Şeytani Recm bizi her kapıdan zorlar. Hep "uyanık olmak" zorundayız.

Biz biliyoruz ki şeytan ve hizbi eninde sonunda kayba uğrayacaktır.(Mücadile 19)

Bu bilgi ışığı altında da Şeytanın ordusuyla savaşacağız. (Nisa 76)

Şeytanın sürekli olarak bağlılarına "Allah adamıyla "mücadeleyi etmeyi emrettiğini bilerek (En'am121) buna göre hazırlıklı olmanın bilincinde olacağız.

Vahiy nasıl iniyorsa ,şeytanın da bozuk kalpli, düzenbaz, yalancı, karanlık ruhlular üstüne ineceğini bileceğiz.(Şuara 221,222)

Bütün Nebi ve Resullerin Allahtan alıp insanlara tebliğ etmek üzere okudukları söze bile Şeytanların birşeyler katmak istediğini Fakat Allah'ın kendi sözlerini muhkemleştirdiğini (Hac 52) bileceğiz.

Bunun öylesine önemli olduğunu bileceğiz ki Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'ın ,Peygamber Efendimize :"De ki , Rabbim, şeytanların vesvese ve aldatmalarından sana sığınırım. Onların huzurumda bulunmalarından sana sığınırım,Rabbim"  (Mü'minun 97,98) diye öğrettiği duayı  bizler hiç dilimizden düşürmeyeceğiz.

Değerli İman Kardeşim!

İlk aklıma geliverenler bunlar. Bu konu üzerinde sonra yeniden dururuz inşaallah.

Acizane, sorunuza cevap olabilir mi diye sunmaya çalıştığım yukarıdaki bilgilerden en iyi şekilde yararlanacağınızı düşünüyorum.

Kavramlar ve bilginin oluşumu ile ilgili olarak da en kısa sürede bilgi vermeye çalışacağım.

Kusursuz olan Allah'tır.

En doğrusunu Allah bilir.

En içten duygularımla.

Rabbim, bizleri razı olmuş kullarından eylesin inşaallah.

Allah'a emanet olunuz.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamün Aleyküm!  Sevgili Can Evin Kardeşim!

Verdiğin karar beni ziyadesiyle memnun etti.Gerçekten de belirtttiğin gibi dil denilen olgu yüzünden yazılanlar,okuyan insanların algılama ve anlayışından ileri gidemez. Bu nedenle, özellikle kitap yazarken buna çok dikkat etmek gerekiyor.

Kitabınız duygu yüklü.Yazılanlar gönülden akmış sanki. İstedim ki bu duygu fırtınanız, yanlış anlaşılmalarla bozulup kaybolmasın.

Kitabınızı İngilizceye çevirtirseniz ki yapın bence. Süre sınırlaması getirmeden çevirinizi gönderirseniz yanlış anlaşılmaya yönelik çeviri yanlışları var mı   diye bakabiliriz.

Elhamdülillah!Yaşamım boyunca yıkıcı bir sohbetin içinde olmadım hiç.İmanımın gereği  olarak düzeltilmesinde yarar gördüklerim varsa belirttim. Gerisini idraklere bıraktım.

Değerli ve sevgili Can Evin!

Alemlerin Rabbi olan yüce Allah gayretinizi artırsın. İnşaallah! Yeni eserler bırakmayı nasip etsin. Abdi aciz kardeşiniz, istediğiniz ve ihtiyaç duyduğunuz her an bilgi paylaşımında yanınızda olacaktır.

Paylaştıkça çoğalan "sevgi ve bilgi pınarında" akanlardan olalım. İnşaallah!

Taşınılan iman adına yazılan kitaplara yardım ve emek, her iman taşıyanın üzerinde bir görevdir diye düşünüyorum.Bize bu fırsatı sunduğun için asıl biz sana teşekkür ederiz.

Kusursuz olan Allah'tır.

En doğrusunu Allah bilir.

Allah'a emanet olunuz.