HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Acı kaybımız Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Mircan
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1277
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Mircan

Selam okun,

İlgili şahıs düşüncelerini destekleyen (!), sözüm ona delillerini kitaplaştırıp mail olarak sanada göndermiş. Kendisiyle bu süreçte yazışmaya devam ediyoruz. Tıkandığı noktalarda hadisleri örnek gösterip, mevcut din adamlarını eleştirmesi ise dikkat çekici. Açıkçası bu başlığı duygusal nedenlerden dolayı açtım. Kendisi için korktuğum sürecin, adım adım birinin nasıl deist olduğuna dair tanıklığım bana gerçekten acı verdi. Şu an ise Kur'anla daha önceden tanışmış, üzerinde araştırma yamış birini tekrar döndürmeye çalışmamızın faydasız olduğunu anlıyorum. Karşımızdaki bir ateist olsaydı işimiz belkide daha kolaydı... Bu noktada kendisi için yapılacak en güzel şeyin Allahtan kendisini ıslah etmesini dilemek olduğuna inanıyorum..

Sevgilerimle

Yukarı dön Göster Mircan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Mircan
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Semazen

Sevgili Mircan,

Vaziyeti hakkında bilgi verdiğin kişinin uğradığı âkıbet -takdir edersin ki- hiç şaşırtıcı değil.. (Belki son olarak sana ulaştırdığı düşünceler, en başından beri sahip olduğu asıl düşünceleri idi de asıl niyetini gizliyordu?? Mâlum, dîni alanın da şarlatanları ve hokkabazları var..)

Forumda, ahkâm kesen birçok kişiyi böylesi âkıbetlerin beklediğine dair kötümser duygu ve düşüncelere sahibim.. Gördüğüm akıllı/akılcı (!) insan manzaraları karşısında iyimser olamıyorum... Çünkü, bunların hiçbirinin Akıl-Kurân, Akıl-İman, Akıl-Din, Akıl-İhlas ilişkilerinin seyri ve seviyesine dair zerre miskal bilgileri yok.. Koyu kara bir cehâletin verdiği cesaretle diplomasız bir saha olan din alanında "müctehid" takılıyorlar... Sanal dünyanın sağladığı konfor onların cür'etini kat-be-kat artırıyor..  Uçmaya başladıklarında onları tutacak bir yerçekimi kuvveti yok... Çünkü, en başta kutsadıkları akılları uçmuş... Ne yazık ki çok güvendikleri akılları onları imandan uzaklaştırıyor...

Onlar okuyup öğrenmeye 2007 yılından itibaren başlıyorlar.. Resulullah ile günümüz arasındaki çağları hiçe sayıyorlar... Kendi akıllarını kutsuyorlar ve başka bütün akılları aslında hiçe sayıyorlar.. Onlar için ortak aklın ve onun ürettiği değerlerin hiçbir kıymeti yok... Din mevzuunda onlardan daha büyük âlim yok.. Nasıl olsa diplomaya gerek yok... :)

İşte bu yüzden, akıl nasıl işletilir; Kurân nasıl okunur;ilmî deliller nasıl değerlendirilir bilmezler; bunlardan külliyen habersizdirler...

Dolayısıyla, bu koyu kara cehâletin ve sınırsız cür'etin karşılığı -tabii olarak- daha kuvvetli iman ve ihlas olmaz... Onlar saparlar ve saptırırlar.. Senin bu başlık altında bilgisini sunduğun zavallı bunun son örneği... Daha önce bu forumda, namazı, Kâbe'yi, haccı silip süpürenlere tanık olmadık mı??? İşte bu son örnek, Kurân'ı bir çarpıda "gereksiz" saydı... Ne iğrenç bir âkıbet!!!!

Neyzen_Semazen

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
okun
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 agustos 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 101
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı okun

 

Selam

Son olarak iman ve akıl ile ilgili bir şeyler yazmak ihtiyacı duydum. Böylece o satırların yazarının doğru bir yol üzere olduğunu zannedeniniz varsa yanılmasın.

İbrahim Rabbini aklı ile mi bulmuş? Şu yıldız, ay ve güneş meselesine bakalım. İbrahim’in Rabbini aramaktadır. Varlığı konusunda bir sorgulama içinde değildir asla. Sadece arıyor. Ama ne arıyor dikkat edin: Rabbini arıyor! RAB! Belli ki bir terbiye edici, yol gösterici otorite ihtiyacı hissediyor. Çevresindeki insanların nasıl putlara tapmayla yanlış yollara, rezilliklere battığını görüyor. Ve böylece kendisini doğruya ve güzele ulaştıracak bir rab arıyor. Yıldızı görüyor ve onun rab olmayacağını düşünüyor. Neden? Aklıyla mı bunu buluyor? Asla! “Ben batanları sevmem”. Yani yakıştıramıyor. Kalbi ile kabul edemiyor. Mesele bundan ibarettir. Akılla ne ilgisi var? Aynı şekilde ay ve güneşi de reddediyor. Sadece kalbi ile reddediyor. Ve en sonunda kendisinin rabbi olma sıfatını hiçbirine yakıştıramıyor. Kalbi ile. Bundan ne anlamalıyız? İbrahim kendisine rab görünenleri reddederek doğru yola varıyor. Aklıyla değil; kalbiyle! Kabul ederek değil; reddederek.

Bugün insanlar İbrahim’den ders almalılar. İbrahim güneşe kanmazken bu insanlar sönük yıldızlara bile takılabiliyor. Kimi peygamberi rab ediniyor, kimi Kuran’ı, kimi de bilimi. Evet, bu en sonuncular en çıkmaz yolda olanlar. Çünkü akıl ile diğer rableri elediklerini sanıyorlar ve böylece akla tapar hale geldiler. Oysa İbrahim onu diğer rablerden kurtaranın kendisine ait bir cevher olmadığını anlamıştı.

Akıl her zaman sonuna kadar açık olmalıdır. Ama anlamadığın konularda sabırlı olmasını ve üzerine gidip de kafayı üşütmemek gerektiğini de bileceksin. Acele etmeyeceksin. Kuran’ı çarçabuk anlamaya çalışmayacaksın. Yoksa böyle abuk sabuk yorumlar yaparsın. Mesela geçenlerde biri Nuh tufanında Allah’ın “her hayvandan bir çift” ifadesine takılmış. Aklını kullandığını zanneden şimdi der ki “her hayvandan bir çifti bir gemiye nasıl sığdıracağım”. Ama aklını gerçekten kullanan der ki: “Şimdi kendini Nuh’un yerine koy. Allah diyor ki: “her hayvandan bir çift al”. Şimdi sen çıkıp yılan, çıyan, akrep, fil, aslan, kaplan, lama, yak, ornitorenk gibilerini mi ararsın yoksa en yakınındaki çiftlik hayvanlarından ve at, deve gibi hayvanlardan lazım olan birer çifti mi alırsın?”

Adam uzun uzun yazmış. Belli ki çok zaman tüketmiş. Kusura bakması ben ömrümü Kuran ile tüketmek değil anlamlı, verimli ve bereketli hale getirmek niyetindeyim. Ne de böyle bir yığın yazının içine dalacak değilim. Daha başta İbrahim’le ilgili tamamen akıl dışı bir yorum yapılıyorsa hele hiç uğraşmam. Bundan anlaşılıyor ki baştan beri Kuran’a belli bir şey söyletme çabası varmış. Tutmayınca da “bu kitabı değiştir, başka bir tane getir” diyenler gibi kitabı değiştirip kâinat kitabına yönelmiş. Ama kullanma kılavuzu olmadan o kâinat ayetleriyle ne yapacağını nereden bileceksin?

Merhamet konusunda kendi kendinize çıkarımlar yapmayın. Her romanda, bilgisayar oyununda… kötü karakterler vardır. Aklını kullanan varsa eğer kullansın ve bir benzetme yapsın: Allah bir sanatçı gibi bir tasarım yapıyor. Nereden biliyorsun nasıl bir şey tasarladığını? Belli ki kötü karakterler insanlar ve cinlerden: çünkü Kuran’dan anladığımız şekliyle cehennem bunlarla dolacak. Ve yine Kuran’dan biliyoruz ki “biz uyarılmadık” demeyesiniz diye kitap göndermiş. Herkesi doğru yola iletmeye çalışan elçiye de diyor ki: “Cahillerden olma!”. Yani bırak sapanı sapsın diyor! Artık aklınızı başınıza toplayın. Daha ne desin! Tasarımı hakkında ipuçları vermiş. Bu uyarı onun rahmetinin bir yansıması. Sen o rahmetten payını almazsan o tasarım içindeki yerinin ne olduğunu da kendin seçmişsin demektir.

Yeryüzünde aklına benden daha çok güvenen kimse yoktur. Ama biliyorum ki yüzümü Allah’tan başka bir yöne çevirirsem, ona secde etmek bana ağır gelmeye başlarsa, anlamadığım şeyler konusunda sabırlı olup da “Allah bununla ne demek istedi” demeyi bırakmazsam yoldan saparım.

Mutlu ve esen kalın

 

Yukarı dön Göster okun's Profil Diğer Mesajlarını Ara: okun
 
barış
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 13 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 339
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı barış

Okun diğer bir başlıkta yazdı.

Görüyorum ki burada bulunmama gibi bir tercih hakkım yok.

Selam Okun,

Oradaki konuyu bölmemesi açısından, cümleni buraya alıntıladım. Bu başlıkta yazdıklarını okuyunca, gerçekten de burada bulunmama gibi bir tercih hakkının olmadığını düşünüyorum ben de:)

Rabbimiz ilmini artırsın.
Saygılar.



__________________
Asra andolsun ki,iman eden, sâlihât işleyen, hakkı ve sabrı tavsiyeleşenlerin haricindeki tüm insanlar kesinlikle tam bir hüsran içindedir.
Yukarı dön Göster barış's Profil Diğer Mesajlarını Ara: barış
 
epoch
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 21 eylul 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 26
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı epoch

merhaba. sizde kabul ediyor olmalısınız ki bilim durağan değil gelişken’dir ve aklını kullanmayan için gelişen hiçbir şey yoktur. varsa parası başka milletlerin geliştirdiği obje’leri satın alır. O’kadar. zaten yaşama ah.r kapısından bakan toplumlar, kendinden şikayetçi olmayıp hep batıyı suçlayıp dururlar. ama gelin görünki batı’nın fabrikalarında çıkan en yeni araç bir ay’da Türkiye’dedir. örneğin yeni ford mondeo ve jeep’ler. mazeret hazır, devenin en iyisine bineceksin, elde kaynak deposu hadis.. güne uyarlanışını’da yaptımmı oldu sana bmw x5 güle güle kullan. muhammed’in yaşamı son bulmuş ama gittiği yerden ilham etmeyi sürdürüyor. İbrahim için reddediyor dediğiniz olayların hangisi islam dünyasında var.kimde kaçtane gözlem yapan enstitü var, ve gözlem niçin yapılır. her sorgulamanın önce'sinde deney vardır.İbrahim deney yapmamışsa imkanı yokta yapmamış olabilir, deney yerine gözlem yapmış olması daha mantıklıdır. İbrahim gibi birini kendi dininize uyarlamada hata yapıyorsunuz. madem ki size göre İbrahim sorgulamadan gözlemlere göre rab arıyorsa, sahtesini mi bulması olası, yoksa gerçek olan Yaratıcı’yımı  bulması  daha olası. sosyal yaşamın mutsuzlukları kalb’in  başarısıdır.Kalpteki imrenme duygusu akılda olmaz . akıl bilirki bende yapabilirim. akla dayanması gereken sosyal davranışlarımızı, kalbe yönlendirdiğimiz yüzünden bunca hüsran, bunca mutsuzluk yaşıyoruz.  

 

Yaratıcı kendini, insanların kalbiyle anlamasını istemiş olsaydı, sizce insan kalbini, bu kadar zayıf, bu kadar aldatan, antlaşmalarına ihanet eden, entrika ve yalan'lara inanan  bir olgu vermiş olurmuydu? yanılgınızı fark edin. bütün bulgular akıl iledir. Yaratıcı kendini, yarattığı akıl’lı insanlara mecaz ifadelerle anlatmaz. akıl’lı toplumlar'da mecaz olaylara bakıp Yaratıcı’yı aramazlar. batı toplumu ile ortadoğu arasındaki en belirgin fark budur. arayıpta bulanlara tek tavsiyem bulduklarını sorgulasınlar.  Sorgulamaz’sanız her kültürün tanrısı ve buyruğu ve ilhamı gibi detaylar yüzünden geri kalırsınız. oluşturduğunuz  din, sizin, gerçek ile muhatap olmanıza engel olur. herhangi bir din Yaratıcı’yı anlatacak kadar içerik içeremez. Değişen ihtiyaçlar dini terimler ile mücadeleye girişir.

 

Yaratıcı insana mücadele yetkisi vermiştir. dindarlar bağdaş kurup orurur vaaz dinler sevap kazanır. mecaz kazançlar elde eder itirazım yok.ama düşünün biraz, akşama da gidip  mecaz çorbası ve yanında  mecaz pilavı ve mecaz yoğurdu’da yiyebilmek gerekmezmiydi? eğer mecazlar gerçek olsa en üstün millet yahudilere göre israil olacak.o zaman bizimki  hangarya'dan bir yaşam. oysa  mücadeleye girişenler sahildeki kum’dan silikon çıkarır,bigisayar yongası yapar, onu satar veya onunla çalışır emek harcar, gereksinim karşılayan mal üretir karşılığında helal para kazanır.akşama’da çorba, pilav ve yoğurdu afiyetle yer. Dindar olan insanların çoğu , şunu iyi bilin çoğu’nun faiz geliri vardır. Helede akp hükümetinden sonra. Yinede hallerinden muzdarip’ler. Erdoğan hazretleri’nin  faizin ticaretde gerekli olduğunu açıkladıktan sonra dindarlar bir anda kuran izahını bırakıp Erdoğan izahına yumuldular. Sallamıyorum Akbank şubesinde şahid oldum. Dindarlar için her şey tıkırında işliyor.2007 mevlana yıl’larıda var ohh be.  5 yıl milletvekili ol - ömür boyu emekli maaşı al ohh be. Sen yetmez ceddin’de alsın ohh be. Emekli primlerini asgari ücretli ödesin ohh be. Milletvekili maaşı net ve kesintisiz 700 küsür ytl olsun, asgari ücretli maaşı bürüt 562.50, net 403.03 ytl olsun ohh be. ama mevlanacılar yinede mutsuz. gücenip alınmak nerdee.saygılar

Yukarı dön Göster epoch's Profil Diğer Mesajlarını Ara: epoch
 
Semazen
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 ocak 2006
Gönderilenler: 679
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Semazen

epoch Yazdı:

Yaratıcı kendini, insanların kalbiyle anlamasını istemiş olsaydı, sizce insan kalbini, bu kadar zayıf, bu kadar aldatan, antlaşmalarına ihanet eden, entrika ve yalan'lara inanan  bir olgu vermiş olurmuydu? yanılgınızı fark edin. bütün bulgular akıl iledir.

 

Sevgili Mircan,

 

İzninle sana hitaben yazarak, bazı şeyler eklemek istiyorum.. İnşaALLAH, faydalı olur...

 

Mesela, alıntı yaptığım yukarıdaki satırlar; kalp ve aklı birbirinden ayırıyor... Oysa, Rabbimiz bu nevi bir ayırımın mümkün olmadığını bize Kurân'ı ile gösteriyor.. Nasıl mı??

 

Önce, Kurân aklın bir fonksiyonumuz olduğunu birçok ayette ortaya koyuyor... Dikkat lütfen, fonk-si-yon!!!

 

Kurân, aklı hep "fiil" olarak verir.. Aklı, Kurân'da hiçbir yerde isim olarak göremeyiz... Yâni, hep "akletmek" vardır...

 

Peki, insan nesi ile akleder??  Kurân'a göre kalbi ile... (Anatomik kalp değil...) Lütfen, Hâc Suresi, 46. âyet üzerinde kafa yoralım...

 

Peki, akleden kalbin insanda yeri neresidir???

 

Sadırlardır; cevf değil!!!!

 

Anatomik kalbin yeri cevfdir... Lütfen, Ahzâb/4 üzerinde kafa yoralım...

 

Akleden kalbimiz öyle bir kalpdir ki, Cebrail (a.s.) Kurân'ı Resulullah'ın tam işte o kalbine indirmiştir... Bakara/97'yi lütfen inceleyelim...

 

Çok özet olarak, özetin de özeti olarak diyebiliriz ki, vahyi taşıma kapasitesine sahip kalp işin (akletme işlevi) merkezidir... Yine, Kurân'a göre "selîm" de olabilir; mühürlenebilir de.....

 

Sorulması gereken ve üzerinde durulması gereken şudur!

 

Selim bir kalbin akletme işlevi ile mühürlenmiş bir kalbin akletme işlevi arasında ne gibi farklar vardır???

 

İşte, bunun üzerinde müminlerin kafa yorması gerekir...

 

Dahası kalbimizi nasıl "selim" kılabiliriz??? (Kafa yoracak ne kadar çok mesele var! :))

 

Bu başlık altında ele alınan "acı kayıp" Resullullah'ın kalbinde yer tutan Kurân'a kendi kalbinde yer bulamamış ki, aklı ile vahyin dostluğunu fark edememiş.. Vahyi aklının rakibi görmüş...

 

Böyle bir rekabetin vehmedildiği kalbe "selim" diyebilir miyiz???

 

Sevgilerle,

 

N_S

 

Not: İnşaALLAH, devam edeceğim...

 

 

 

Yukarı dön Göster Semazen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Semazen
 
okun
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 agustos 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 101
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı okun

Allah razı olsun Barış kardeş.

Selam Epoch,

Söylediğin şeylerin neredeyse tamamına yakınına katılıyorum. Hakikaten benim de şikâyetlerimi aynen sıralamışsın. Ama iş iman ve akıl meselesine gelince…

Sana biraz İbrahim’den bahsedeyim de Allah onun için neden “İbrahim tek başına bir ümmetti” demiş anlayasın. Evet, İbrahim tek başına bir ümmetti. Düşünün, şirke, hurafelere batmış bir toplumdasınız. Rezillikleri görüyorsunuz ve daha genç yaşta için için kıvranıyorsunuz. Babanız bile putperestlerden. Hiçbir veliniz, hiçbir yardımcınız, hiçbir tutunacak dalınız yok. Genç yaşta tek başına koca bir topluluğa karşı. Nasıl hissedersiniz? Ararsınız değil mi? Olmamasını aklınıza bile getirmezsiniz. Çünkü aksi halde bitmişsiniz demektir. Ya aşağılık bir şekilde onlara uyup yaşayacaksınız ya da mücadele edeceksiniz. Nasıl mücadele edeceksiniz? Neye dayanarak mücadele edeceksiniz? Akıl ile Allah’ı bulan birini düşünün. Kolay mı eline baltayı alacaksın, o topluluğun putlarını kıracaksın, sonra hepsine karşı tartışmaya girişeceksin? Kolay mı yakılmayı dahi göze alacaksın, her şeyi göze alacaksın ama asla bu rezilliğe katlanmayacaksın? Allah’ı zaten akılla bulamazdı. Günümüzde Allah’ı akılla bulmuş olan var mı ki o çağda bulsun? Varsayalım bir şekilde Allah’ın varlığını ispat etti. E, sonra? Nereden buldu o cesareti, o gücü? Akılla buldu ve hiçbir kalp bağı yok. Allah’ın onu koruyacağını, davasına destek vereceğine nereden emin olacak? Belki Allah onlara böcek muamelesi yapıyor. Belki “benim şanımı korumak bu insana mı düştü” diyecek. Aklına türlü türlü sorular gelmez mi? “Ne zorum var, ne uğraşacağım, zamanı gelince alır başımı giderim” demez mi?

Hayır, İbrahim’in Allah’ın varlığı konusunda hiçbir sorusu yoktu. Çünkü onun varlığını kendi varlığıyla özdeşleştirmişti. O, olmazsa ben, ben olamam diyordu. Aklına bile getirmiyordu. Sadece arıyordu; “neredesin ey Rabbim” diye arıyordu. Peki, böyle arayan oyuna mı gelir, her şeye kanar mı? İşte burada yanılıyorsunuz. Semazen güzel hatırlattı; akleden kalp diye bir şey duydunuz mu? İşte İbrahim’de bundan vardı. Yıldız, ay, güneş meselesi de budur zaten. İbrahim yıldıza, aya, güneşe kanmadı. İbrahim bunların rab olmasını kabul etmedi. Hangi veriye dayanarak? “Ben batanları sevmem”. İşte sana veri. Biri gelip ona ben peygamberim deseydi kabul edecek miydi? O peygamber onu doğru yola ve temize götürecek olsaydı kabul ederdi. Ama kanmazdı. Sahtelerine kanmazdı. Çünkü akleden bir kalbi vardı ve onunla doğruya götüren ile yanlışa götüreni ayırt edebiliyordu. Onunla o topluluktan olan ile aydınlanmış insan arasındaki farkı görecekti.

Akıl bir güçtür. İnsana tek başına karakter katmaz. Evet, İbrahim akıllıydı. Ama onun bütün cesareti imanındaydı. Akıllı insan başına gelecekleri düşündükçe daha da korkar. İbrahim’im yaptığı işi bir düşün? Ve diyelim ki sen Allah’ın varlığından haberdarsın. Yapar mıydın? Sana neler yapacağı bilinmeyen o vahşi topluluğa karşı tek başına direnir miydin? Sıkar biraz değil mi? İşte İbrahim bunun için tek başına bir ümmetti.

Kuran’da İsa’nın havarilerinin cennetten sofra istemesini ve Allah’ın buna verdiği karşılığa bakarsan görürsün: Delil ne kadar güçlü ise iman o kadar değersiz, buna rağmen sorumluluk daha fazla. Ve delil net olduğu zamanki iman ise tamamen değersizdir. Akıl ile iman arayan değersiz bir iman arıyor. Allah’ın varlığını biliyorsan daha neye iman edeceksin? Önce yolunu çizeceksin, kim olacağına, hayattan ne istediğine karar vereceksin. İbrahim karar verdi ve dedi ki ben tamamen beni destekleyen, bana yol gösteren bir rabbim olmadan bunları asla yapamam dedi. İşte bunun içindir ki Allah inananlara en az bir hedef göstermiştir: o da cennet. Ama bu imanın en zayıf desteğidir. Sağlam bir imanın hayatta da desteği olmalı. Hayat ile bağlantısı, bir yaşama amacı, bir anlamı olmalı ki o imanı taşıyan insanın Allah’a yalvarması için bir sebep olsun.

Bunun dışındaki eleştirilerine katılmamak elde değil. Hakikaten de şu an yeryüzünde örnek gösterilebilecek bir dindar topluluk yok. Ama ben hanif Müslümanlarda o potansiyeli görüyorum. “Ayetlerin neshedilmesi” ile ilgili açtığım başlıklarda yazdıklarım sana bir fikir verebilir. Artık aklı doğru yere koyma zamanı gelmiştir. Akıl sonuna kadar kullanılmalıdır. Ama Allah akıl ile bilinemez. Çünkü bilinirse imanın değeri kalmaz. Allah akleden kalp ile bilinir.

Mutlu ve esen kalın

 

Yukarı dön Göster okun's Profil Diğer Mesajlarını Ara: okun
 
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

Semazen Yazdı:
epoch Yazdı:

Yaratıcı kendini, insanların kalbiyle anlamasını istemiş olsaydı, sizce insan kalbini, bu kadar zayıf, bu kadar aldatan, antlaşmalarına ihanet eden, entrika ve yalan'lara inanan  bir olgu vermiş olurmuydu? yanılgınızı fark edin. bütün bulgular akıl iledir.

 

Sevgili Mircan,

 

İzninle sana hitaben yazarak, bazı şeyler eklemek istiyorum.. İnşaALLAH, faydalı olur...

 

Mesela, alıntı yaptığım yukarıdaki satırlar; kalp ve aklı birbirinden ayırıyor... Oysa, Rabbimiz bu nevi bir ayırımın mümkün olmadığını bize Kurân'ı ile gösteriyor.. Nasıl mı??

 

Önce, Kurân aklın bir fonksiyonumuz olduğunu birçok ayette ortaya koyuyor... Dikkat lütfen, fonk-si-yon!!!

 

Kurân, aklı hep "fiil" olarak verir.. Aklı, Kurân'da hiçbir yerde isim olarak göremeyiz... Yâni, hep "akletmek" vardır...

 

Peki, insan nesi ile akleder??  Kurân'a göre kalbi ile... (Anatomik kalp değil...) Lütfen, Hâc Suresi, 46. âyet üzerinde kafa yoralım...

 

Peki, akleden kalbin insanda yeri neresidir???

 

Sadırlardır; cevf değil!!!!

 

Anatomik kalbin yeri cevfdir... Lütfen, Ahzâb/4 üzerinde kafa yoralım...

 

Akleden kalbimiz öyle bir kalpdir ki, Cebrail (a.s.) Kurân'ı Resulullah'ın tam işte o kalbine indirmiştir... Bakara/97'yi lütfen inceleyelim...

 

Çok özet olarak, özetin de özeti olarak diyebiliriz ki, vahyi taşıma kapasitesine sahip kalp işin (akletme işlevi) merkezidir... Yine, Kurân'a göre "selîm" de olabilir; mühürlenebilir de.....

 

Sorulması gereken ve üzerinde durulması gereken şudur!

 

Selim bir kalbin akletme işlevi ile mühürlenmiş bir kalbin akletme işlevi arasında ne gibi farklar vardır???

 

İşte, bunun üzerinde müminlerin kafa yorması gerekir...

 

Dahası kalbimizi nasıl "selim" kılabiliriz??? (Kafa yoracak ne kadar çok mesele var! :))

 

Bu başlık altında ele alınan "acı kayıp" Resullullah'ın kalbinde yer tutan Kurân'a kendi kalbinde yer bulamamış ki, aklı ile vahyin dostluğunu fark edememiş.. Vahyi aklının rakibi görmüş...

 

Böyle bir rekabetin vehmedildiği kalbe "selim" diyebilir miyiz???

 

Sevgilerle,

 

N_S

 

Not: İnşaALLAH, devam edeceğim...

 

 

 

Okun Yazdı:

Varsayalım bir şekilde Allah’ın varlığını ispat etti. E, sonra? Nereden buldu o cesareti, o gücü? Akılla buldu ve hiçbir kalp bağı yok. Allah’ın onu koruyacağını, davasına destek vereceğine nereden emin olacak? Belki Allah onlara böcek muamelesi yapıyor. Belki “benim şanımı korumak bu insana mı düştü” diyecek. Aklına türlü türlü sorular gelmez mi? “Ne zorum var, ne uğraşacağım, zamanı gelince alır başımı giderim” demez mi?

teşekkürler Semazen, teşekkürler Okun, Yüce Allah ilminizi / ilmimizi arttırsın inşaAllah.

Sevgili Semazen,

devamını beklediğimiz bu güzel ve beni titreten yazına bir katkım olabilmesi adına, yazınızda geçen 3 tane Ayetin Mealini S.Ateş'ten kopyalıyorum : ( başka Meallere de bakmakta yarar vardır şüphesiz )

22 Hac 46 :

46 Hiç yer yüzünde gezmediler mi ki (kendilerinden önce mahvolanların yerlerini görsünler de) düşünecekleri kalbleri, işitecekleri kulakları olsun (akıllları başlarına gelsin, hak sözünü işitsinler). Zira gözler kör olmaz (çünkü gözlerin körlüğü, geçici bir görme yetersizliğidir); fakat (asıl) göğüslerdeki kalbler kör olur.

33 Ahzab 4 :

4 Allâh, bir adamın (göğüs) boşluğunda iki kalb yaratmadı ve zıhâr yaptığınız (sen bana, annemin sırtı gibisin dediğiniz) eşlerinizi, sizin anneleriniz yapmadı; evlatlıklarınızı da sizin öz oğullarınız kılmadı. Bunlar sizin ağızlarınıza gelen sözlerinizdir. Allâh gerçeği söyler ve O, doğru yola iletir.

2 Bakara 97 :

97 De ki: "Allâh'ın izniyle Kur'ân'ı kendinden öncekini doğrulayıcı ve inananlara yol gösterici ve müjdeci olarak senin kalbine indirdiği için, kim Cebrâil'e düşman olursa,

Yüce Rahman'a Emanet Olunuz.



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 
adalet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 02 ekim 2006
Gönderilenler: 1195
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı adalet

 SELAM DOSTLAR.
  semazen'in yukarıdaki yazısı olumlu ve takdire değer ama aşağıdaki yazısı maalesef kibir ve aşağılama kokmakta,sahibinin asıl niyetini ele vermektedir:
  "Forumda, ahkâm kesen birçok kişiyi böylesi âkıbetlerin beklediğine dair kötümser duygu ve düşüncelere sahibim.. Gördüğüm akıllı/akılcı (!) insan manzaraları karşısında iyimser olamıyorum... Çünkü, bunların hiçbirinin Akıl-Kurân, Akıl-İman, Akıl-Din, Akıl-İhlas ilişkilerinin seyri ve seviyesine dair zerre miskal bilgileri yok.. Koyu kara bir cehâletin verdiği cesaretle diplomasız bir saha olan din alanında "müctehid" takılıyorlar... Sanal dünyanın sağladığı konfor onların cür'etini kat-be-kat artırıyor..  Uçmaya başladıklarında onları tutacak bir yerçekimi kuvveti yok... Çünkü, en başta kutsadıkları akılları uçmuş... Ne yazık ki çok güvendikleri akılları onları imandan uzaklaştırıyor..."

  Yukarıdaki satırların yazarı madem bu kadar bilgi ve tecrübe sahibi idiyse niye zamanında müdahele edip doğruyu söyleme çabasına girmedi de birilerinin ayağı kayınca devreye girdi?Bu sözlerin yazarı demekki birilerinin ayağı kaysın da haddlerini bildireyim şunlara beklentisi içerisinde."Kötü tuzak sahibine dolanır."
    Ayrıca insan, bütün bunları yazmasının nedeni sakın şu yıkama-yağlama yapmaya çalıştığı zatın intikamını almaya çalışması olmasın diye de düşünmüyor değil hani..



__________________
"Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Yukarı dön Göster adalet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: adalet
 
dördüncü_melek
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 28 aralik 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 132
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dördüncü_melek

Bu başlık dikkatimi çekmemişti.Daha yeni fark ettim.Okun,Semazen gibi abilerimizin yorumlarından Hasan Öktem gibi titrememek mümkün mü?İbrahim kıssasına hiç bu yönden bakmamıştım.Muhteşem açılımlar.Akletmek olgusuyla ilgili olarak da Semazen harika açılımlar yapmış.Bu başlığa iman,cin13,Hasan Akçay,muhiddin,Alperen'in katkılarını ve Ali Aksoy'un daha fazla katılımını bekliyorum.Zevkle takip ediyorum.

__________________
Ve elçi dedi ki: 'Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'ı terkedilmiş (bir kitap) olarak bıraktı'' (furkan-30)
Yukarı dön Göster dördüncü_melek's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dördüncü_melek Ziyaret dördüncü_melek's Ana Sayfa
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats