Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Berguzar bacım sen onların kınamasına aldırma!

Onların namzı ziyazı yoktur, haccı orucu yoktur...

Onlar bizim inandığımız Kuran’daki ibadet ritüellerine inanmazlar ve inanmadıkları gibi bizlere de saygı duymazlar. Onlar Muhammed'in son peygamber olmadığını, başka resullerin geleceğinden bahseder, bizim inandığımız Kur’an’ı hoca Nasrettin’in kuşuna çeviririler…

Bütün dünya gazzedeki zulmü kınarken bunlar döner Müslümanların duası neden kabul olmaz gerekçesiyle ezilen tarafı suçlarlar…

Sen rahat ol hacı bacım, ibadetlerinde bize de dua et inşallah.

Selam ve dua ile.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Amacım içinizi acıtmaktan ziyade bir gerçeği dile getirmeti, gerçekler insanın içini acıtıyor olsa da.

"İnsansanlığın ilk evi..." Kim yaptı bu insanlığın ilk evini sevgili bergüzar? Neden bu ev ziyaret ediliyor? bundan kim/kimler kazançlı çıkıyor? Bu evin etrafında kim bilir kaç kez döndünüz.. Ne değişti? ne kazandınız söylediklerimden başka? Dünyaya yeniden yön mü verdiniz? Dünya zaten dönüyor, hepimiz de içinde dönüyoruz, ne değişiyor. Allah dört duvar yapının çevresinde mi yoksa bizler için seçtiği Dini'nin doğrutusunda mı pervane dönmemizi istiyor?

Allah'ın evi, O'nun tanımıyla bütün insanları davet ettiği, içine giren her kesin sığa/sığınabileceği, güvende olacağı, bütün insanlara hayat verecek... Dini mi yoksa o ev midir? Bekliyoruz hep bereaber göreceğiz bakalım hangisidir.

İlk evi bilmem ama her insan son evi mutlaka ziyaret edecektir.

Biemanillah.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Allah'n Beyt'ini Mekke'deki dört duvara çevirmekle, Salat'a namaz, da'vete niyaz, Allah'ın Beyti'ne/Dini'nine /Resulü'ne davete kutsal torakları ziyaret, sıyame oruç demekle inandığınız kuranı siz acımasızca yoldunuz.

Gazze'de ezilenleri suçlamıyorum, suçlamadım asla. Ben beni sizi kınıyorum; neden kendimizi suçlamıyoruz diye.Yapılan bunca dua kabul görmüyorsa bu dualar Allah'a hakarettir. Niçin yalvarıyorsunuz? Gazze'de katliama maruz kalan, zalim İsrail'in zulmuna uğrayan siz misiniz? Bu çığırtkanlıklar ne işe yarıyor? Büyüklerinizin yolunda çığırtkanlığa devam edin bakalım. İnsanların kinini/öfkesini, enerjilerini yok edin , boşaltın bu yolla, bakalım Gazze'ye, İsrail'e ne ulaşacak!!

Dua, kemiksiz dillerin gevelemesi, boş ellerin havaya açılışı değildir. Havaya açılan eller hep hava almıştır. Heyhat bunu ne zaman belleyeceğiz!

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Niyeyse söylemleriniz üyesi olduğum ateist forumdaki ateistlerin söylemlerine ne kadar benziyor. En son konularından biri ise Muhammed peygamberin yaşamadığı yönündeki iddiaları, zaten ondan öncekiler İsa, İbrahim hiç yaşamamışlar. Ne olması lazım elinizde kurandan başka, mühürlü ve fotoğraflı belgeler mi istiyorsunuz? İçinizdeki sese kulak vermeyi niye düşünmüyorsunuz? Gerçekten çok merak ediyorum, kabeyi gördünüzmü hiç yakından. Bende görmeden önce taştan bir yapı diyordum ama o kadar değilmiş, bunu gördüm ve hissettim.

Kabenin bulunduğu ülkedeki yanlışları, Suudun politikasını eleştirelim ama bunu yaparken kuran mesajı doğrultusunda hareket eden insanlara biraz ölçülü ve saygılı olalım derim olmaz mı? Bana verdiğiniz tepkinin aynısını Selçuk'a gelip Meryem ana kilisesinde hacı olan hristiyanlara da gösteriyor musunuz? Eğer Suud bu olaydan rant sağlıyorsa, aynı rantı kendi ülkenizde sağlıyor, eleştirecekseniz böyle eleştirin, yani hem nalına hem mıhına vurarak.

Elbet alemlerin Rabbi kendi yolunda dosdoğru gidilmesini ve insan bir yön belirleyecekse kendi yönüne girmesini istiyor. Aslında bunun için okuma yazma bilmeye, kurana bile gerek yoktur. Dna'nıza yani fıtratınıza kodlanan gerçeğe kör bakmayan herkes bu doğru yolu zaten bulur.

Selametle....

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Mekkedeki o basit taştan yapı neden sizi bu kadar rahatsız ediyor. Namaz neden sizi bu kadar rahatsız ediyor. Namaz; hayatınızın her anına yansıtacağınız bir yön belirleme eylemi olmakla beraber şekilsel kısmı niye zor geliyor. İçin için ben kimsenin önünde secde etmem dürtüsü mü bunu size dedirten. Ben çok düşündüm bu konuyu, hele ben gibi birine silah bile çekseniz asla bana secde hareketini kimse yaptıramaz. Ama bir yaratıcınız, bir sahibiniz olduğunu biliyorsanız onun karşısındaki acziyetinizi imzalamak şeytana zaten zor gelmiştir kaldıki insana zor gelmesin.

Gazzeyi konuşup duruyor herkes. Bu konuyu biraz derinleştirelim. Madem deştiniz beni, bende içimdekini buraya içimden geldiği gibi akıtayım.

Siz bir İsrail vatandaşı olsaydınız, o topraklarda doğmuş, İbrani kültürü ile büyümüş, yani seçkin ırk olduğunuza inandırılmış ve yeryüzünün sizin emrinize amade edilmiş yalanı ile büyüseydiniz gazzede ölenler sizi zerre kadar ilgilendirmeyecekti. Belki ben olsam beni de ilgilendirmeyecekti.

Ama bizler, yani kuranı rehber alanlar, kuranı bütün hurafelerden kurtararak orjinal halini yakalamaya ve onun yolunda ilerlemeye baş koymuş insanlar önce şu gerçeği görür. Allah bir dinde tekdir, bu yüzden ister israilli olsun, ister yeni zelandalı, ya da kanadalı, ya da hindu farketmez. Hepimiz tek kökten ve tek yaratıcıdanız. Hepimizin fıtratında aynı ses var özünde. Sadece yeryüzü şeytanları o kadar iş başındaki bu yüzden bu kadar işkenceler ve zulümler oluyor. İsrailde o kadar insanın canına kıyan yahudiye sorsan yaptığını doğru buluyormusun diye inan iç sesi ona hayır diye haykıracaktır.

Madem bir yola baş koydunuz, bırakın bizim kabemizi, namazımızı orucumuzu, israildeki yahudi ile filistindeki müslümanın arasında hiçbir fark olmadığını dünyaya haykırın ve bu konuda mücadele edin/edelim. Edelim ki insan belki kavrar bir olduğunu....

Müslümanların duası niye kabul olmaz diyorsunuz, o zaman bırakın hep beraber bunu düşünelim, yolunu yordamını bulalım. Ama kimsenin kutsalına dil uzatmadan, durmamız gereken yeri bilerek. Zaten bir yanlış varsa insan aklını kullanarak doğruya ulaşır.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Kâbe için ileri geri çok şey söylüyorlar. Ve hemen başlıyorlar çarpıtmaya. Örneğin "İnsansanlığın ilk evi..." Oysa evvele beytin vudi'a Lİ'N NÂSİ insanlığın değil "insanlar için yapılan ilk ev"dir.

"Nâs"ı insanlık diye çarpıtmak suretiyle o ilk evi "insanlar"dan koparıp götürürsünüz, tamam, ama kendiniz de dürüstlükten kopar gidersiniz.  

İnsanlar için yapılan o ilk ev, içinde oturmak için değil salât etmek için yapılmıştır; evvvele kelimesi bunu gösterir. Çünkü Hz İbrahim'den önce içinde oturmak için sayısız ev yapılmıştır ama salât etmek için hiç bir ev yapılmamıştır; Hz İbrahim'den önce salât yok. 

Dört duvar diye dudak bükmelerine gelince, Allah'ın bizzat MESACİD ALLAH dediği bütün mescidler dört duvar. Bu ilahî iltifata Kâbe'yi niye layık görmezler, Allah Hac 26'da ona da EVİM anlamında BEYTÎ deyip dururken?

Sevgi ile.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sevgili hasakcay;

İnsanlığın ilk evi ibaresini bende kullanıyorum ama sizin söylediğiniz anlamda ve insanların bu şekilde bildiklerini ve algılayacaklarını düşünerek bunu yapıyorum.

Yinede açıklamalarınız ve katkılarınız için teşekkürler.

Sevgiler...

Selamlar...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam haktansapmaz.

daha önceleri bizim söylemlerimizin yanlış anlaşıldığını düşünür aynı zaman dada acaba benmi yanlış yazdımda karşıdaki değerli insanlar yanlış anladı diye hep düşünür vefasızlık yapmamaya çalışırdım,ama görüyorumki aynı sorunu sizde yaşıyorsunuz siz ne söylediniz konu nereye getirildi.

neyse fazla müdail olmadan selam deyip yola devam edelim.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Üyesi olduğun ateist forumdaki görüşlere benim görüşlerimin benzerliği görüşüne nereden vardığınızı bilemem ancak ben Muhammed’in peygamberliğine inanmakla kalmıyor, Kuran’da bahsi geçen yanlış telakkilerin (değerlendirmelerin) hiç birine itibar etmeyecek kadar Muhammed’i bütün söylem ve eylemlerinde ilahi vahye bağlı kaldığına inanıyorum. Örneğin; O amaya abese ve tevella yapmamış, Allah’ın helalını kendine haram yapmamış, vs.Muhammed vahiy aldığı günden itibaren ölünceye kadar hep kesintisiz vahiyle birlikte yaşadı. O hep peygamberdi; bütün yaşantısı vahye göre idi. Yani koca olarak ta, baba olarak ta, komutan olarak ta, lider olarak ta o hep peygamberdi. Elbette ki beşer peygamber, ilah peygamber değil. Beşer peygamber her şeyi söyleyebilen, yapabilen değildir, her söylediğini, her yaptığını vahye dayalı söyleyen ve yapandır.

Ancak  Muhammed Peygamber de ölmüştür. Müslümanların kahhar çoğunluğu, son peygamber Muhammed’e uyduklarını söylüyorlar hala. Halbuki bunun mümkün olamayacağına akıl erdiremiyorlar bir türlü. Ölmüş birine uyduğunu söyleyen yalan söyler. Onlar başkalarına uyuyorlar da bunu anlayamayacak kadar uyutulduklarının farkında değiller.

Evet, benim hangi söylemimim ateistlerin söylemine benziyor, açıklar mısın? Ben Muhammed yaşadı ve öldü diyorsam, onlar da hiç yaşamadı diyorsa, söylemimde onlarla benzeşiyor muyum sence? Sen yoksa Muhammed’e uyduğunu, Muhammed’in  ölmediğini mi söylüyorsun?

Kuran’dan başka belgeleri sizler uyduruyorsunuz biz değil. Kıldığınız namazları, yaptığınız hacları inandığınız Kuran’a göre mi yapıyorsunuz?  Bu yaptıklarınız Kuranın neresinde anlatılıyor?  İçimdeki sese kulak vermem yeterli olsaydı Kitab’a/Vahy’e gerek olmazdı.

Israrla ka’beyi görüp görmediğimi soruyorsun, ne değişecek görünce? Sizin gibi haram paralarla değil, beleş gidip görmek isterdim…Siz gören milyonlara ne gibi bir etki yapa bildi? Mesela Gazze’edeki  kardeşlerinize birlikte yardıma hidayet etti mi o ka’be? Hani   “hüda”dır ya! Ben insanların inançları gereği ziyaret ettikleri ve etkilendikleri Konya’daki Mevlana Türbesini, Baykan yakınındaki Üveys Elkaran Türbesini, Mardin yolundaki Şeyh Musa Türbesini, İstanbul’daki Eyüp Sultan Türbesini, Beykozdaki Danyal Peygamber’in mezarını, Harput’taki Arap Baba’yı, Darende’deki Somuncu Baba Türbesini ziyaret ettim. Ama inananların aksine etkilendim.

“Ben de görmeden önce taştan bir yapı diyordum ama o kadar değilmiş bunu gördüm ve hissettim” diyorsun. Budistler de, Hristiyanlar da, Yahudiler de ve diğer bütün inanç salikleri de kendi kutsal tapınaklarını senin gibi görüyor ve hissediyorlar. Aradaki fark ne öyleyse? Sen bir kere gördün, tenkit ettiğin Suudi yetkilileri her an görüyor da ne değişiyor? Neden onları etkilemiyor, onlara doğru yolu göstermiyor bu taştan  olmadığını söylediğin ka’be?

“Bana verdiğiniz tepkinin aynısını Selçuk’a gelip Meryem Ana Kilisesinde hacı olan hristiyanlara da gösteriyor musunuz?” Bana ne onların inancından, hacılığından! Onlarn inancı onlara benim ki bana. Onlar bu inançlarını benim Kitab’ıma dayandırmıyorlar. Onlar bunu İncil’e dayandırmıyor, farz bir ibadet olarak da görmüyorlar. Hacılarının sırtından para da kazanmıyorlar sizin gibi/ sizin diyanetiniz gibi. Onlar Müslümanların Eyüp Sultan Türbesini ziyaret gibi ziyaret ediyorlar. Yılın belli bir zaman diliminde yapılması farz bir ibadet olarak yapmıyorlar. Hacılarını Allah/İsa adına sömürmüyorlar, uyutmuyorlar, afyonlamıyorlar.  Her halde ateistlere benzer tarafım bu olsa gerek; Dinin afyon yüzünü görmem.

Kuran olmasaydı, yanlış Kuran anlayışınız olmasaydı DNA’nız sizi Mekke’ye / hacca sevk edecek miydi? Ümmetin paralarını aşırmak, Suudi’ye , yerli rantçıya aktarmak gerçeğine götürecek miydi? Eminim beni rahatsız ettiği kadar şimdi seni de rahatsız etti bu gerçeklik. Keşke kendi paramla gitseydim der gibisiniz.

“Mekkedeki o basit taştan yapı neden sizi bu kadar rahatsız ediyor. Namaz neden sizi bu kadar rahatsız ediyor.” Beni rahatsız eden bu yapıyı Kuran’la kutsamanız, bu kutsal anlayışla dünyanın dört tarafındaki Müslümanları aldatmanız, uyutmanız, sırtlarından rant edinmeniz. Allah adına kutsal topraklar deyip Allah’ın kullarını aldatmaya, uyutmaya devam etmenizdir. Namaz, hac olmasaydı siz, diyanetiniz, imamlarınız, mollalarınız… bu insanları nasıl bir araya toplayacak ve aldatacaktınız? Beni rahatsız eden bu kutsal inancınızı inandığım Kuran’a söyletmenizdir. Allah hiç kullarını uyutur mu, sömürtür mü?

 Ben kimsenin önünde secde etmem diyorsun. Kimin önünde secde ediyorsun, Allah’ın mı? Öyleyse secden kesintisiz olmalı değil mi? Her an O’nun önünde değil misin? Secdenin, rükuun inananın her zaman ayrılmaz bir sıfatı olduğunu kavraya bilsek! Secde bütünlük arz eder, bölüne bilir değildir. Allah’a ya secde halindesin veya değilsin.  Kuran’da sacidun, rakiun, qanitun, saimun, saihun, hamidun, sabirun, sadikun, hafizun, zakirun li hududillah, âmirun bil ma’ruf vennahun anilmünker ve musallun… hep mü’minlerdir, mü’minlerin olmasa olmaz özelliğidir.

“Madem bir yola baş koydunuz, bırakın bizim kabemizi, namazımızı orucumuzu, israildeki yahudi ile filistindeki müslümanın arasında hiçbir fark olmadığını dünyaya haykırın ve bu konuda mücadele edin/edelim. Edelim ki insan belki kavrar bir olduğunu....” Sesim kısık, çıkmıyor, yetmiyor, İsrail’deki Yahudi ve Filistin’deki müslümanın arasında çok fark olduğunu haykırmaya. Sizin okuduğunuz Kuran’a göre Yahudi ve Müslüman aynı olabilir, benim okuduğum Kuran aynı demiyor. Biz sizinle farklı kuranlara inanıyoruz, öyle değil mi?

 Neden beni kutsalınıza dil uzatmakla suçluyorsun ki, kimsenin kutsalına dil uzattığım yok benim. Yanlış olan her kesin kutsalını Allah’a, Kitabı’na onaylatmasıdır, bunu söylemeye çalışıyorum.

Ben de size selamet diliyorum.

------------------------------------------------------------ ------

"BENİM İNANCIM, BENİM İLKELERİM, BENİM HAYATIM VE ÖLÜMÜM ÂLEMÎNİN (AKIL TAŞIYANLARIN) RABBİ ALLAH'A AİTTİR."

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Slm haktansapmaz;

Evet bende aynı şeyi savunuyorum, islamın muazzez peygamberi bir nebze olsun kuran ruhundan ve ışığından ayrılmamıştır. İkimizde aynı şeyi düşünüyor olmamıza rağmen yolumuzun ayrı oluşu ilginçi değil mi?

İnsanın bir beden dili olduğunu normal yaşantınızda kabul edip, yaratıcı ile arasındaki irtibatta da bu beden dilini kullandığını ve yaratıcının da bunu istediğini kabullenmek niye zor geliyor sizlere? Sofradan kalkarken eşinize demiyormusunuz hanım eline sağlık güzel olmuş diye, diyorsunuz, demeyin o zaman efendim. Eşiniz zaten anlar dimi bunu yüzünüze bakınca.

İnsani özelliklerini bilen insanlar hem yaşantıları ile hem de beden dilleri ile yaratıcısına yaklaşırken her an dikkatli ve uyanıktır. Ne ettiğini ne dediğini her zaman bilir. Varın siz kabul etmeyin ama bizler ölene kadar hem gündelik yaşantımızda hemde yaşantımızın bazı anlarında şekilsel olarak kalkmayacak başlarımız secdeden. Ve insanı bir ahenkle, ölçülü ve dengeli olsun diye sembol kıldığı beytini fırsat buldukça her zaman ziyaret edeceğiz ve fırsat buldukça onun çağrısına her zaman icabet edeceğiz.

Elbet peygamberde bizler gibi beşerdi, yaşadı ve öldü, bunda sorun yoktur. Ama onun mesajı yani kuran aklını doğru yönde kullanan herkese hitap eder.

Benim hacdan aldığım paranın haram olduğunu nerden çıkarıyorsunuz. Siz ücretle çalıştığınız işyerinden aldığınız maaşınız atıyorum patronunuz kumarda kazandı bu sizi bağlar mı? Bu kadar fütursuzluk kimin hakkı ve haddidir? Diyaneti savunacak değilim, daha önce dediğim gibi eğriside vardır, doğrusu da. Benim şahsıma söylüyorsanız ben orda aldığım her kuruşu bana verilen görevi hakkıyla yerine getirerek sonuna kadar hak ettim ve bu konuda vicdanım çok rahattır. Ama gel görki insan kabede bile aynı, yürüyen çamurdan ibaret. Yeryüzü sahnesindeki çabalaması yürüyen çamuru insan mertebesine yükseltmek o kadar.

Selametle....

Daha yazacağım inşallah, hepsine cevap yazamadım işlerimin yoğunluğu nedeniyle....