HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: kuranın tarihselliği Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
didar11
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 18 mayis 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 62
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı didar11

 Sayın asım bey o zaman kuran tümüyle tarihseldir dediğimizde alınıcak derslerde cariye ,hicret evlilik usullerinde bize verilen mesajlar ne olabilir yada o dönemin kültüründen kaynaklanan bi çok kavramın uygulanışında hangisini tercih edicez???

mesela namaz oruç gibi kaidelerin aslında zaten var olan bilinen uygulamalarında bu gün için geçerli olması kültürel olduğunu düşündürüyor

bende o zaman bu kavramları kültürel görebilirim hatta melek cin şeytan tabirleride o zamanın kültürel mizaci kavramlar olduğunu düşündürtüyor çünkü bu kavramlara getirilmek istenen yorumlardaki farklılıkları görünce hangi emirleri tarihselcilikten mesaj olarak kabul edicez

Yukarı dön Göster didar11's Profil Diğer Mesajlarını Ara: didar11
 
didar11
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 18 mayis 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 62
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı didar11

melek cin şeytan kavramlarının mecazi olduğunu düşündürtüyor demek istemiştim orda yanlış girmişim. düzeltim dedim
Yukarı dön Göster didar11's Profil Diğer Mesajlarını Ara: didar11
 
öğrenci98
Ayrıldı
Ayrıldı


Katılma Tarihi: 21 kasim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 432
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı öğrenci98

Merhabalar

Sayın Ali Aksoy;

Kelam, hadis ve kavl kelimeleri ayrıca üzerinde durulması lazım gelen kelimeler olup, benim size sualim ise vahiy ve vahiy almanın nasıllığı ile birlikte, bir insanda peygamberlik misyonunun niçin, neden ve nasıl başladığıdır?

Ayrıca "Allah'ın emri Peygamber'in kavli ile" sözü hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Teşekkür ederim.

Muhabbetle...

 



__________________
Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
Yukarı dön Göster öğrenci98's Profil Diğer Mesajlarını Ara: öğrenci98
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

öğrenci98 Yazdı:

Merhabalar

Sayın Ali Aksoy;

Kelam, hadis ve kavl kelimeleri ayrıca üzerinde durulması lazım gelen kelimeler olup, benim size sualim ise vahiy ve vahiy almanın nasıllığı ile birlikte, bir insanda peygamberlik misyonunun niçin, neden ve nasıl başladığıdır?

Ayrıca "Allah'ın emri Peygamber'in kavli ile" sözü hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Teşekkür ederim.

Muhabbetle...

 



Selam Öğrenci,

Vahy almanın nasıllığı hususu gaybe ilişkin bir konu. "Mevcudumuzda" olmayan / olamayan bir bilgi.

Ayet el Kürsi'de "Yarattıkları onun ilminden ancak onun dilediği kadarını kavrayabilir" deniliyor. Yarattıklarının kavrayamadığı ilim / bilgi, onların üzerine vecibe olmaz.

Hz. Peygamber'in veya önceki peygamberlerin zamanında yaşayanların da bu hususa dair bir bilgilerinin olduğunu düşünmüyorum.

Düşüncem o ki, Hz. Peygamber'e ve dolayısı ile vahye tanık olanların mesuliyeti öncelikle vahyin indirilişinde yahut Peygamber'deki bir mucizede değil, akla ve vicdana hitap eden "apaçık" beyandadır.

Yani Kuran, muhataplarını "öncelikle" (!) gaybe imana mecbur tutmuyor.

Ortada gerektirici hiç bir sebep yokken, akıl sahibi beşerin bunu icra etmesini beklemek, o beşere o aklı veren yönünden çelişki doğurur.

Kuran, öncelikle akla ve vicdana seslenerek, Atalar, Çoğunluk ve Otorite tanrılarının boğduğu, bloke ettiği aklı ve vicdanı harekete geçiriyor.

İnsanı düşünmeye sevkediyor.

"Allah'tan vahiy aldığını iddia eden bu kişi bana ne söylüyor, beni neye çağırıyor, çağırdığı şey akla ve adalete / vicdana uygun mu? Bana kötülüğü mü emrediyor ? Beni çağırdığı şey kimin işine yarıyor ? Beni kendi menfaati için mi çağırıyor ?"

İnsan önce bu ve benzeri sorulara yanıt arayacak. Sözü işitip, o söz hakkında tefekkür ettiğinde ezberleri bozulacak ve daha önce bloke olmuş düşünce çarkları işlemeye başlayacak.

Peygamber'in kendisini çağırdığı şeye uyduğunda, onun doğruluğunu velevki o kendisine bir eziyet dokundursa dahi bizzat yaşayarak hissedecek.

Sözün sanatı, üslubu, açıklama biçimi insanı cezbedecek.

O söz, insanları hiç boşa çıkarmayacak. Kendi içinde asla çelişmeyecek. Dosdoğru bir yol üzerinde bulunacak.

O sözü okuyana duyulan güven, o sözün ileri sürdüğü deliller, veriler o sözün beşer sözü olmadığı hususunda insanlarda kanıksama doğuracak.

İşte o sözün bildirdiği gaybe iman, ancak bu aşamadan sonra vukuu bulur. Çünkü kişi o sözün bir beşer sözü olmadığına iman etmiştir. Kişi, bunun çok öncesinde de buna iman etmiş olabilir. Ama bu iman, Kuran'ın öngördüğü "basiret üzerine yaşama ve basiret üzere ölme" ilkesine uygun değildir. O iman, gören gözlerin, işiten kulakların, bilenlerin imanı değildir. Sadece bir sanıdır. Kuran, henüz bu imana erişmemiş kimselere daima mühlet verilmesini salık veriyor. Çünkü, hiç bir mazeretin kalmayacağı bilgi seviyesi henüz oluşmamıştır.

Sözü uzatmak istemiyorum. Görüleceği üzere bu süreç, tamamen pozitif bilgi, düşünce ve vicdan üzerine kuruludur. Bu süreçte, vahyin nasıl nüzul olduğuna tam bir ilimle vakıf olup, bu sebeple inanma yoktur. Çünkü eğer Allah böyle bir iman dilemiş olsaydı elbette yeryüzünde herkes hemen iman ederdi. Yahut onları acz içerisinde bırakacak bir sultan indirilir ve onlara mühlet de verilmezdi.

 
Peygamberlik görevinin ne zaman, kime ve ne sebeple tevdi edileceği meselesi hakkında Kuran'da veriler vardır. Bu veriler, bu yöndeki nedenselliğin insan için gizli tutulduğunu gösteriyor. Çünkü mevcut "detaylı" veriler, bizim kavrayıp tasnif edebileceğimiz bir bütünlük arzetmiyor.

Örneğin;

Peygamberliğin Nuh ve İbrahim'in soyuna verildiğini okuyoruz. Ama o soydan olduğu halde peygamber olmayan nice insan var.

Harun, Musa'nın talebi üzerine, Lut, İbrahim'e tek iman eden kimse olması sebebiyle, İbrahim, sınanması neticesinde peygamber oluyor.

Yusuf'un ve İsa'nın resullüğü küçük yaşta belirirken, İbrahim soyundan ardı ardına resul gönderilmesine karşın, İbrahim'in babası, Nuh'un oğlu kafir oluyor.

Bu ve benzeri veriler, peygamberliğin Rabbin "seçimi" sonucunda oluştuğunu, Rabbin bu seçimi hangi kıstasları uygulayarak izlediği hususunu insana kapalı tuttuğunu gösteriyor.

"Niçin" sorusunun cevabı Kuran'da "Müjdelemek ve uyarmak" olarak belirtiliyor.

Peygamberlerin ve kendilerine vahyedilen şeyin ortak özellikleri irdelendiğinde, bu ortak meselelerin tümünün az yukarda değindiğim üzere imanın konusu kapsamında kaldığı görülecektir.

Mesela, bütün peygamberler, kavimlerine Rabbin nimetini hatırlatmışlardır. Bu şükr ve nankörlük kıstasıdır. Çünkü nimet, o kavmin ve kavmi oluşturan kişilerin mevcududur ve onlar bu mevcudu nasıl değerlendirdikleri hususunda hesaba çekileceklerdir.

Bütün peygamberler kavimlerinden Allah'ın Yaratışını, O'nun kelamını, "düşünmelerini" istemişlerdir. Mevcut ezberlerini bozacak nice misaller vermişlerdir. Çünkü akıl, insanın mevcududur ve o bundan hesap verecektir.

Hiç bir Peygamberin hiç bir beyanında kendisine nasıl vahyedilmekte olduğunun bilindiği ve bu sebeple iman edilmesi gerektiği yolunda bir yargı yoktur.

Verdiğiniz kelimelerin kök anlamları hususunda ise herhangi bir incelemem / okumam olmadı.

Esenlik dileklerimle... 




__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 
muhliskul
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 nisan 2007
Yer: Australia
Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muhliskul

Merhaba

 Elimizde  asirlarca once   bize cok yabanci bir ortamda olusmus  bir kitap var.

Metni uzerinde sayisiz farkli yorumlarin yapildigi, konularinin cogunlugunda gunumuze degin konsensus olusmamis bir Kitap, olusumunu muteakip her turlu ihtiras kavgalarinin  ve  sayisiz ekollerin dayanagi kilnmis   bir Kitap,  Kuran.

 

Bu gecmise sahip olan  kitaba,  cagdas yaklasimlarin    metod sorunlari yasadigi ve henuz zihinlerinde bir netligin olusmadigi  apacik ortadadir. Bu yuzden henuz netlesmemis zihinlerin kesinlik iceren iddialari tutarsizliklar icermeye mahkumdur. Neticede Kuran’dan kaynaklandigini iddia eden bu yeni ekollerin ilerleyen zaman birimlerinde birbirlerine olan uzakliklari acilari geregi genisleyecektir, yani tekerrur eden bir gecmis yasanmaya mahkum kilinacaktir diye dusunmekteyim

 Bu sekilde gelismelerin sunnetullah geregi kacinilmazligi soz konusu olabilir mi?  Yani Tarih bu sekilde tekerrur etmek zorunda midir? Kuran  referansli fakat birbirlerinden farkli apayri dinlerin dogmasi mecburi midir?

 

Gecmiste olanlarin kavranmasi ve benzer hatalardan uzak durulmasi  gidisatin degistirilmesini etkiliyebilir mi?

 Konunun basina donecek olursak tarihteki ekollerin konulari uzerinden  anlayis belirlemek yerine, oncelikle bizim icin yabanci-acem  haline gelmis olan bu metinlerin anlasilmasi hususunda mesafe katetmemiz gerekmektedir. 

 

Hakkiyle davranildiginda, gunumuzun bilimsel arac ve gereclerinin kendisine uygulanmasi sonucu, metinleri anlamaktaki isabet oranimizin Muhammed’den sonraki yuzyildan daha fazla olduguna inaniyorum. Daha once belirttigim ve hafife alinmis olan izahim , unutulmus bir dilde,    Hititce’de yazilmis  metinlerin cozumu, bu konuda cok guzel bir ornektir.

Bence basit bir ifadeyle belirtecek olursak,Kuran  metinlerini anlamaya calisirken  temel engellerden en onemlisi olan husus, cagdas genel kultur birikimimizin  ve gunumuz gerceklerinin dogrultusunda anlayis sahibi olmanin disina cikamayisimizdir.  Ikinci buyuk engel ise konulara ideolojik yaklasim bicimimizdir,  yani anlayislar berraklasmadan aceleci bir bicimde  herhangi bir yaklasimi kiyasiya savunmaga kalkismamizdir.

Kuran uzerine calismalar yapan kimselerin musluman  kimligiyle degil bilim adami kimligi ile yaklasmalari metin anlamlarinin tarafsiz bir sekilde tespiti icin zorunluluk olarak karsimiza cikmaktadir.  Ayetlerin anlamlarini belirlemeyi, inanc kavgasina donusturen zihniyetlerin, geriye gitmenin disinda hic bir katkisi olmamistir ve olmayacaktir. Birilerinin ne kadar samimi inanan olup olmadigi,  arastirmadaki sihhat acisindan onemli bir  belirleyici degildir. Kuran’in bir beser sozu olduguna inanan bazi arastirmacilarin dahi, sozel acidan, Kuran ugruna olmeye hazir kitlelerden cok daha     isabetli bir sekilde Kuran’i anladiklarini ve bizlere ogrettiklerini mahcubiyetle gormekteyiz.

Yukaridaki yazdiklarimdan  Kuran’i anlamada  butun ihtilaflari giderecek bir sonucun mumkun oldugu gibi bir anlam cikarilmasina karsi tedbir olarak, buna inanmadigimi belirtmek isterim. Benim ifade etmeye calistigim, Orjinal metnin muhataplarina ifade ettigi anlamin en uzagindayken tahminlerle sonuca ulasmanin yanlisligini belirtmektir,   Kuran’i  isabetli anlamaya yonelik hazirliklarin yapilmasini    birakip  ekollesmenin, bizleri goturebilecegi sona dikkat cekmektir.

 

 

Konu basligi olan Kuran'in tarihselligi  ile neyin kastedildigi o kadar net degildir. Bu anlayisi savunanlar birbirlerinden cok farkli sonuclara goturen  fikirler ortaya surmektedirler. Kuran'in cagimiza hitap edemeyecegini ve ortacaga aidiyyetini savunan dusuncenin baskisindan cok etkilenmis olduklari izlenimine sahibim.  Ideolojik ekollesmenin her birine gostermemiz gereken temkini bu anlayisa karsida uygulamak zorundayiz. Kuran'in belli bir tarihi surece intikal etmis olan vahyinin, bu  ortami  esas edinen anlatimlarindan yola cikarak, daha farkli zaman ve mekanlara yansitilmasina sinirlama  getirilemez.  Kuran mesajini bazi olusumlara istinaden vermistir, bu dogrudur fakat bu mesajlar bu tarihsel ortam ile sinirli degildir. Kuran'da var olan tarihsel vakialar mesaj degil mesajin gerekceleridir. Kuran'in verdigi ogut  bu gerekcelerle iliskilendirilerek tespit edilmek suretiyle, tarihin her devrine yansitilabilir. Zaten  Kuran'in vahiy sureci icinde de bunlar bu sekilde yasanmistir.

Cagdas kaygilari on plana almak bizi yaniltabilir ve Kuran'in verdigi ogute perde teskil edebilir. Nitekim Kuran,  yanlis gidisata  mudahele etmek icin iletilmistir, ondan ayni istifadeyi etmenin yollarini aramak gerekir.

 

 

 

 

  Fikretmeden,fikir edinmekten kacinmamiz umuduyla,

Allah’a emanet.

Yukarı dön Göster muhliskul's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muhliskul
 
didar11
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 18 mayis 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 62
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı didar11

 güzel bi sunum olmuş Muhlis bey.lakin göstermiş olduğunuz yol üzerine örneklendirebilirsek  daha iyi kavranmış olur ve belki çözüme gidebiliriz.DEVLET HUKUKsistemini ele alalım mesela cezai müeyyidelerde aslının alınıp uygulanması mümkün olabilirmiydi bi hırsızın elinin kesilmesi yada  savaş esiri bayanların cariye olarak alınması vs.. genişletilebilir

başlık olarak sunumların yapılmasından ziyade konuların üzerinde objektif olabilsek birbirimizi daha iyi anlıycaz diye düşünüyorum

Yukarı dön Göster didar11's Profil Diğer Mesajlarını Ara: didar11
 
öğrenci98
Ayrıldı
Ayrıldı


Katılma Tarihi: 21 kasim 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 432
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı öğrenci98

Selam Ali bey;

Sorularıma karşı zahmet edip yapmış olduğunuz cevabi değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim.

Anladığım o ki; Yüce Allah'ın emri ve Resullerinin misyonunu toparlayarak bir ayetle ifade etmeye çalışırsak:

"Hiç şüphe yok ki Allah adil davranmayı, iyilik yapmayı ve yakınlara karşı cömert olmayı emreder; ve her türlü utanç verici hayasızlığı, selim akla ve sağduyuya aykırı çirkinliği ve sınırları hiçe sayan taşkınlık ve azgınlığı yasaklar: size (bu) öğütleri verir ki, sorumluluklarınızı aklınızda tutabilesiniz." 16/90 (m islamoğlu)

Muhabbetle...

 

 

  



__________________
Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
Yukarı dön Göster öğrenci98's Profil Diğer Mesajlarını Ara: öğrenci98
 
baybora
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 06 eylul 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 547
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı baybora

selam,

Kadir kardeşim katkıların için teşekkür,

Bu meselede bir iki şeyde ben paylaşmak istiyorum;

Yazılı ve sözlü eserler, genellikle bir niyete sahiptirler. Bu niyet, onların okuyucu ve dinleyici tarafından anlaşılmalarını sağlar.

"Tam anlama" yazarın ve okuyucunun niyetinin birlikte gerekleşmesi durumudur. Bu Kur'an'ı Kerim söz konusu olduğunda Murad-ı İlahi ile Kur'an'ı okuyanın niyetinin birlikte gerçekleşmesi durumudur. Bu ikisinden biri gerçekleşmediği zaman tam anlama gerçekleşmiş sayılmaz.

Kur'an'ı anlamada sahip olduğumuz ikişey Murad-ı İlahiyi anlamak ve metin kendisini kavramaktır. Murad-ı İlahinin ne söylediği anlaşılmasının yanında "ona göre" hareket etmede vardır.

Anlama "dil" üzerinden gerçekleşen zihinsel bir süreç olduğu için, dile hakimiyet esastır. Çünkü anlaşma sözcüklerle ve sözcükler üzerinden gerçekleşir. Anlatanın ve anlayanın aynı dili konuşuyor olmaları esastır.  Murad-ı İlahi de kendini "bir dil aracılığıyla" ifade etmiştir. Anlama; faaliyeti Anlatan, anlatılan ve anlayan'dan oluşur. Elbetteki bütün "dil faaliyetleri gibi" bir tarihsel bağlam zorunluluğu mevcuttur. Hiç bir söz zamansız, mekansız ve muhatabsız söylen(e)mez.  

Anlatan'a şu soru sorulamıyorsa "seni doğru mu anladım?", o zaman yapılacak şey "nasıl doğru anlayabilirm dir?" Bunu Kur'an'ı Kerim için yinelersek "Kur'an'a seni doğru mu anladım?" sorusunu soramıyorsak, o halde "Kur'an'ı nasıl doğru anlayabilirim?" sorusuna cevab vermek zorundayız. Kur'an'ı doğru anlamak "murad-ı İlahi'yi de doğru anlamak" demek olacağından. "Ona görede" hareket edilecektir.

Anlayan öznelerden kaynaklanan farklı anlamalar bir şekilde izah edilebilinir.

Burada hayati soru bence şudur?

1. Metnin kendisinden kaynaklanan farklı anlamalar mümkün müdür?

2. Aynı metni okuduğumuz halde neden farklı anlıyoruz?

3. Kur'an metni farklı anlamlara ne kadar izin verir?

Bir de şu soru duygusallıktan sıyrılarak  tartışılmalıdır (Hermeneutik açıdan)

Kuran'ı Kerim; "açık metin midir?", "kapalı metin midir?"  

"Kur'an'ı Kerim'in mahiyeti" konusunda doğru bir tasavvura ulaşılması bazı meselelerin neden?/nasıl? böyle olduğunu izahta kolaylık sağlayacaktır. 

selam ve dua ile,

rıdvan



__________________
Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
Yukarı dön Göster baybora's Profil Diğer Mesajlarını Ara: baybora
 
muhliskul
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 nisan 2007
Yer: Australia
Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muhliskul

Merhaba

   Kuran butunlugunde konu edilen Kuran’i anlamanin, cok farkli bir anlam tasidigini gormekteyim. Kuran’a gore   vahyi bir kisim insanlar anlar, digerleri ise anlayamaz. Kuran’in kendilerine indirildigi anlayanlarin ve anlamayanlarin ayni dili, arapcayi  konustuklari hepimizce bilinmektedir. Vahyin arap dilinde olmasina ragmen, Mekkelilerin cogunlugunun hatta oyleki arap diline daha iyi vakif olan elit  tabakanin cogunlugunun, onu  anlamamis olanlardan olarak bahsedilmesi,  sozel bir anlamaktan  farkli bir durumun oldugunu apacik ortaya koymaktadir.

  Sozel anlayis ile    iliskili olarak  kullanilan  Arapca Kuran –anlasilir Kuran kelimesi, bu hususta bir sorun yasanmadigini bize gostermektedir. Hic bir Mekkeli biz bu lafizlarin arapca dilindeki anlamlarini anlamiyoruz diye bir sikayet yapmamistir. Aksine Kuran,  onun  muhataplarca anlasilirligini, Muhammede yapilan iftiralara karsi bir arguman olarak kullanmistir.

 O halde  Kuran’da, sadece  inananlarca mumkun olan anlamanin ifade ettigi mana, sozel olmanin cok otesindedir. Kuran  bu sekliyle anlamak ifadesini  acik ve net  bir sekilde  mesaja inanmak manasinda kullanmaktadir. Yani onun mesajini anlayanlar ,onun ilahi hakikiyyetini  kavrayanlar anlamlari kastedilmistir. Bu anlamda Kuran     kalbini ona acanlara anlasilir, kalbini onun  mesajina kapatan     inkarcilara anlasilmazdir. 

 

 Kuran’in iletildigi  ortamdan uzak cevrelerin , ozellikle bizler gibi bu ortamdan habersiz kimselerin  Kuran’i sozel anlama cabalari ile  bu kullanimlar karistirilmamalidir.  Kuran’in indirildigi ortami arastirmayan kimselerin, onu ilk iletildigi ortamdaki sekliyle anlamalari mumkun degildir.  Spekulatif yaklasimlarla kendi zihinlerini Kuran’a yamayis, kuran’i anlamak degil carpitmak olur. Zaten tarih boyuncada bu tarz  spekulatif yaklasimlar yuzunden lafzi acidan Kuran’i anlamak zorlastirilmistir.

 

 Sonuc olarak bu iki anlamak seklini ayristirarak kullanmak zorundayiz .

 

Ayrica  yanlis bir anlayisin dogmamasi icin sunuda belirtmeliyim; gunumuz toplumlari ,  Kuran'in    anlasilmasi yolunda dogru bir usul takip etmek suretiyle,   onu anlamaya muktedirdirler.

 

Sevgili bayboranin anlayan ozneler ifadesinden Kuran’in muhataplari gibi bir sonuc cikariyorum. Tahminimce kendisi bu sozel anlayistan bahsetmektedir. Ayrica birbiriyle iliskili uc sorunun genel degerlendirmesini  bir onceki yazimda  vermis oldugumu dusunuyorum, gerekirse ilerde devam edebiliriz.

 

 

 Baybora;

Bir de şu soru duygusallıktan sıyrılarak  tartışılmalıdır (Hermeneutik açıdan)

Kuran'ı Kerim; "açık metin midir?", "kapalı metin midir? “

  Sevgili baybora Hermenotik-Hermeneutics hakkinda  bir yaziyi ozelinize gonderecegim, sizinde bildiginiz gibi antik caglardan bu yana  sayisiz hermenotik teoriler ileri surulegelmistir. Benim tercihim ispat edilebilir yontemlerin on plana cikarilmasinin ardindan, bu tarz  bir felsefeye ,eger gerekirse basvurulmasidir. Nitekim bu yontem islam tarihi boyunca ismi anilmadan her ekol tarafindan uygulanmis ve herbiri kendi hermenotik yorumunu dogru kabul etmistir.

“Kuran acik metin midir? Kapali metin midir?”ifadenizi tam olarak anlayamadim.

Izah ederseniz sevinirim.

Allah’a emanet

Kadir

Yukarı dön Göster muhliskul's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muhliskul
 
baybora
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 06 eylul 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 547
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı baybora

selam,

Kadir kardeşim beni doğru anlayacağınızı umuyordum, öyle de olmuş,

Bir kaç şey yazarak devam  etmek isterim, bu şekilde meramımda açıklığa kavuşacaktır.

"Dil düzeyinde" ilk anlayan öznelerin Kur'an'ın tamamını fehmettiklerine inanıyorum, (Yani peyamber(a.s) Kur'an'ı tefsir etmemiş, beyan etmiştir)

Beyan etmek ise duyurmak, ilan etmek demektir. Bu nedenle Kur'an'ı ilk anlayan özneler, anladıklarına inanıyor ve yine anladıklarını reddediyorlardı, bu tavır onları mu'min veya kafir yapıyordu (onların anlama/fehm meseleleri olmamıştır, kafirler fıqıhedemiyorlardı).

Yine Kur'an onlara bir "hitab"tı sonra "Kitablaştı". Ben kur'an'ın mubin beyanlarının ilk anlayan özneler için "dil" düzeyinde mümkün olduğunu düşünüyorum.

Kur'an'ı Kerim Kitablaştıktan yani iki kapak arasına derlenip mushaflaştıktan sonra ve peyamberin(a.s) vefatıyla "dolaylı anlayanların" anlama sorunları baş gösterdi. Onlar bunu aşmak için ilk anlayan öznelere başvurdular. İşte bu noktada tefsir faaliyetleri ortaya çıktı.

Metnin inzal bağlamıyla araya zamansal mesafe girdikçe, özgün anlamdan uzaklaşıldı ve kelimelerin/kavramların zaman içerisinde içleri dolduruldu-boşaltıldı, genişletildi-daraltıldı. Bunda siyasi ve mezhebi tesirlerin etkiside oldu.

Yine benim anladığım metne "seni doğru anladım mı?" soruları sorulamayacağından anlamlar takdir edilmeye başlandı. Bir de anlamanın subjektif karakteride hesaba katıldığında, bize, yani Kur'an'ı bugünkü anlayan öznelerine kadar bir çok mesele birikerek geldi.

Bunun için ben Kur'an'ı dolaylı ve modern anlayan öznelerinin "Arab olmasının" veya "Arapça" bilmelerinin Kur'an'ı anlamaya yetmediğini biliyorum, tarihte, bugünkü durumda buna şahidtir.

Bir metin "açık olması"nı okuyanın dil düzeyinde (metnin orjinali) ve kelime/kavramlarını bir kaç okuyuşta anlaması olarak anlıyorum.

"Kapalı" metin ise dil düzeyinde(metnin orjinali) ve kelime/kavramları bir çaba gerektiren, o metin hakkında ön bilgilere, alt yapıya, metnin kendisinde açıklamaya (dipnot, parantez, kelime tahlili) ihtiyaç duyulan metinler olarak anlıyorum.

Kur'an metni benim anladığım "ilk anlayan öznelere açık bir metindi"

Dolaylı anlayan özneler ve modern anlayan öznelere kapalı bir metindir.

Bunun için çaba ve emek gereklidir.

Özellikle çeviriler üzerinden yürütülen "açıklık" tartışmalarının ciddiye alınabilecek tarafı bulunmamaktadır. Bugün, metnin kendi dilinden okuyan Arablar içinde bu durum aynıdır. Onlarda metni anlayamamaktadırlar.

İşi, mistik ve ilham boyutuna getirmeden, Kur'an'ı anlamada geçmiş tecrübenin "anlama çabalarında" öne sürdükleri ilkeleri ve bugünde farkına varılan sıkıntıları da hesaba katarak birşeyler yapılması gerektiğini düşünüyorum. 

Daha önceki bir yazımda belirtmiştim, yine tekrar etmekte mahzur görmüyorum, bu durum devam ettikçe "yalnız kur'an" diyerek te mezhebleşmek, ekolleşmek mümkündür. 

şimdilik burada kesiyorum,

İnşAllah devam edebilirim

selam ve dua ile,

rıdvan



__________________
Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
Yukarı dön Göster baybora's Profil Diğer Mesajlarını Ara: baybora
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats