Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Düzeltme:Bakınız, o müfessirler MÂ MELEKET EYMÂN için MEMÂLÎK demişler, memâlîke de İBÂD, yani KÖLELER.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Nazik üslubunuz icin tesekkür ederim.

Buna geçmişte meşhur müfessirler yszdıkları Arapça tefsir kitaplarında ne mana vermişler, sorup öğrene bilirsiniz.

Niye sorayim. O müfessirler Nisâ 34'teki "vadribûhunne"yi de "kadinlari dövün"e yormuslar. Simdi bunu ciddiye alan var mi? 

Ben Allah'in dini diyorum, siz gecmisteki meshur müfessirler. Hocam, ben Allah'in dinine bagliyim, sunun bunun dinine degil. Ister begenin ister begenmeyin Allah'in dini Kur'ân'da "Allah ne diyorsa o"dur.

RIZIKTA EŞİT OLACAKLAR DİYE" şeklinde fiil cümlesi takdirindedir.

Sayenizde ögrendim; Allah razi olsun. Ama niyet mi bildirir, sonuc mu arastiracagim, Allah isterse. Kaldi ki Allah'in anilan iki ayetteki mesaji tek ve ayni. Yani fark etmiyor.

Inananlar apis aralarini saklayan kimselerdir; oralarini hic kimseye acmazlar ama eslerine YA DA yeminlerinin sahip olduklarina baska. Ancak onlara actiklari icin kinanmazlar. 

AKIL görür:

Apis aralarini saklayanlar

kadin, erkek

bütün inananlardir. Dolayisiyla

apis aralarini yalnizca

eslerine ya da

yeminlerinin sahip olduklarina

acanlar:

kadin, erkek bütün inananlar.

1.

Esler ve

yeminlerin sahip olduklari

ayni konumdadir.

Yani

esler nikahliysa

ötekiler de nikahli.

2.

YA DA anlamindaki ev baglacindan anlasilan,

bir inanir

örnegin inanan bir kadin

apis arasini yalnizca bir kisiye acabilir:

esine ya da

kendi yemini kime sahipse ona.

Kisacasi

inanan kadin da

inanan erkek te

tek eslidir.

Yoksa

eger

erkeklerin ettigi yeminlerin sahip olduklari, cariye olsa idi

kadinlarin ettigi yeminlerin sahip olduklari da köle olurdu;

eger

erkeklerin, cariyeleriyle nikahsiz iliskide bulunmasi caiz olsaydi

kadinlarin da köleleriyle nikahsiz iliskide bulunmasi caiz olurdu.

Kadinlarin köleleriyle nikahsiz iliskide bulunmasi caiz midir, hocam? Bunu bilmemiz icin baskaca bir ayete ihtiyacimiz var mi?

Sevgi ile,

Hasan Akcay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Söylenmedik hicbir sey kalmasin.

Ezvâc ne ise mâ meleket eymân odur. Asıl işte budur yalan. Az çok müstesnanın ne olduğunu bilirsiniz. Mâ meleket eymân genelde EZVÂC kelimesinden sonra zikredilimiş ve "illâ" istisnâ edatıyla ondan ayrı olduğu gerçeği ortaya konmuştur.

Muminûn 5-6'dan söz ediyoruz.

Ve apis aralarini saklayanlardir onlar - Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn

Ama esleri ya da yeminleri kime sahipse onlar baska - Illâ alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânuhum.

Istisna iki tane:

1.esler,

2.yeminlerin sahip olduklari.

Bu ikisi müstesna,

inananlar kimden saklar apis aralarini?

Herkesten.

Acik ve net.

Yeminler kime sahipse onlar

eslerin istisnasi degil 

esit konumlusudur.

Esler ne ise yeminlerin sahip olduklari o.  

Lütfen beni bagislayin, cok üzerinize gittigimin farkindindayim. Bu yüzden kendime kiziyorum. Ama bu yazdiklarimizi okuyanlar olur. Onlara dogruyu söyleyelim.

Sevgi ile,

Hasan Akcay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Söylenmedik hicbir sey kalmasin

 Peki.

Niye sorayim. O müfessirler Nisâ 34'teki "vadribûhunne"yi de "kadinlari dövün"e yormuslar. Simdi bunu ciddiye alan var mi?

Şimdi bunu anlamış olan var mı? Yaşar Nuri: “Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın.”  (Yaşar Nuri önceki mealinde; “evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin, dövün” şeklindeydi.)

Buradaki nuşûz sadakatsizlik, iffetsizlik midir? Öyleyse sadakatsizlik, iffetsizlikten kasıt nedir?

Nuşûzundan korktuğunuz kadınlar kim?

Onlara önce öğüt verecek sonra da yataklarında yalnız bırakacak, nihayetinde onları evden kovacak olan “siz” kimsiniz?

Size itaat ederlerse tamam, ya etmezlerse ne yapacaksınız?

Bu ayrı bir tartışma konusudur. İsterseniz bu sorulara yanıt verin, bu konuyu da tartışalım.

Ben Allah'in dini diyorum, siz gecmisteki meshur müfessirler. Hocam, ben Allah'in dinine bagliyim, sunun bunun dinine degil. Ister begenin ister begenmeyin Allah'in dini Kur'ân'da "Allah ne diyorsa o"dur.

Karsınızdaki Muhammed Elçi olsaydı, ona da “Allah’ın dini bu, Allah ne diyorsa o” diyecektiniz. Muhammed, “benim dediğim Allah’ın dediği, Allah’ın dediği benim dediğimdir” diyor. Hasan da “Benim dediğim Allah’ın dediği, Allah’ın dediği benim dediğimdir” diyor. Söylediğinizin tam da anlamı budur.

Mealen orda söylenen:

Inananlar apis aralarini saklayan kimselerdir; oralarini hic kimseye acmazlar ama eslerine YA DA yeminlerinin sahip olduklarina baska. Ancak onlara actiklari icin kinanmazlar.

AKIL görür:

Apis aralarini saklayanlar

kadin, erkek

bütün inananlardir. Dolayisiyla

apis aralarini yalnizca

eslerine ya da

yeminlerinin sahip olduklarina

acanlar:

kadin, erkek bütün inananlar.

Açıktır ki EZVÂC ile M MELEKET EYMÂN farklıdır, biri diğeri değildir. Bu söyledikleriniz zandan öte bir şey değildir. Öyle bakıyor öyle görüyorsunuz. Bu ayetin muhatapları kadınlar değil, erkeklerdir. Hâfizûn erkekler.  Sözcükler önemle seçilmiş; “AL” ya dikkat! Yani, EVÂLÎN veya QAVVÂMÎN ALÂ…  Erkekler eşlerinin ve sahibi olduklarının velileri, yöneticileridirler.  KÂNE ZYYÂD ALALBASRA. Yani, Zeyyad Basra valisiydi/Basra’yı yönetiyordu.

1.

Esler ve

yeminlerin sahip olduklari

ayni konumdadir.

Yani

esler nikahliysa

ötekiler de nikahli.

“Eşler nikahlıysa onlar da nikahlı.” Öyle değil işte. Nikah evlenme akdidir, taraflar var. Köle ve cariye taraflardan biri değildir. Adamın kendi cariyesi, cariyesiyle evlenirken kiminle nikah akdi yapacak, cariyesiyle mi? Cariyesiyle yatıyorsa o da eşidir ya da eşi gibidir, ne fark eder? Ondan dolayıdır ki kınanmıyor. Ama bunların dışında kalanların peşine düşerse vay haline!

2.

YA DA anlamindaki ev baglacindan anlasilan,

bir inanir

örnegin inanan bir kadin

apis arasini yalnizca bir kisiye acabilir:

esine ya da

kendi yemini kime sahipse ona.

EV sadece “veya” diye çevrilmez.  Daha bir birçok anlamı var. Yerine göre “ve”, “ya”, “hatta” , “ilâ”, illâ” vs gibi. Hepsini burada izaha gerek yok. Birkaç örnek vereyim:

Ya balık ye, ya süt iç!

Bu demek değildir ki balık yiyen süt içmez. İkisini beraber aynı öğünde yeme.

Ya kavurma yerim ya haşlama.

Bu demek değildir ki birini yerim diğerini yemem. Bazen onu bazen öbürünü yerim.

Ev (veya) için “Ya bu ya bu, ikisi olmaz” deyip kestirip atmak bilgi noksanlığından olsa gerek.

Kisacas:

inanan kadin da

inanan erkek te

tek eslidir.

Kesinlikle doğru değildir. Kesinlikle “ev” her sözde bu anlama gelmez. Mu’minun 6’daki “ev”, “ben et yahut bal yerdim” örneğinde olduğu gibi tafsil içindir. Yani bal da yerdim, et de yerdim. Bazen et bazen bal yerdim. Yani adam hem eşiyle hem sahibi olduğu ile… Bunun Kuran’da birçok örneği var.

FE CÂEHÂ BE’SUNÂ BEYÂTEN EV HUM QÂİLÛN. Yani, azabımız kimi zaman gece kimi zaman gündüz ona gelirdi.

DE’ÂNÂ LİCENBİHÎ EV QÂİ’DEN EV QÂİMEN. Yani, bazen yanı üstünde, bazen oturduğu yerde, bazen yattığı yerde bize yakarırdı.

KÛNÛ HÛDEN EV NASÂRÂ. Yahudi veya Hiristiyan olun! Yani Yahudi ve Hiristiyan olun!

Nice sağlıklı yıllara!

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Bu ayetin (Muminûn 5) muhatapları kadınlar değil, erkeklerdir.

Yok öyle sey.

Müminûn sûresinin

ilk 6 ayetinin hepsi

kadin, erkek 

bütün inananlar.

1.

Inananlar kurtulmustur - Kad eflehal mu’minun.

Kurtulanlar

kadin, erkek

bütün inananlar. Tamam?

2.

Salâtlarinda coskuya kapilanlardir onlar -Ellezîne hum fî salâtihim hâsiûn.

O coskuya

erkekler kapilir da 

kadinlar kapilmaz diye bir sey yok. Tamam? 

3.

Ve bos sözlerden yüz cevirenlerdir -Vellezîne hum anil lagvi mu’ridûn.

Yine kadin, erkek

bütün inananlar.

4.

Ve zekat icin calisanlardir -Vellezîne hum liz zekâti fâilûn.

Yine kadin, erkek

bütün inananlar.

5.

Ve apis aralarini saklayanlardir -Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn.

Apis aralarini

saklayanlar

yalnizca erkeklerdir,

kadinlar degil?

inanan kadinlar

apis aralarini

acikta mi tutarlar?

6.

Ama eslerine YA DA yeminleri kime sahipse onlara baska. Yalnizca onlara acinca kinanmazlar. -İllâ alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânuhum...

1-4'te hangi gramer varsa 5-6'da o var. Yani hâfizûn eril de muminûn degil mi? Ve hâsiûn? Ve mu'ridûn? Ve fâilûn?

Sanirim Dr Ayman'i tanirsiniz. Onun Arapcaya cevirdigi hot/ramadan baslikli kendi makalesinin linkini bu foruma astim.

Ayman'la baska bir konuyu müzakere ederken ben, simdi sizin acikladiginiz, eril-disil kavramina atiftta bulunacak oldum. "Arap dilinde eril ifadeler disil kavrama da sahiptir," deyiverdi. 

Hadi ben "Cahilim!" der siyirtirim, siz nasil kurtaracaksiniz kendinizi?

Sevgi işle,

Hasan Akcay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Ayman'la baska bir konuyu müzakere ederken ben, simdi sizin acikladiginiz, eril-disil kavramina atiftta bulunacak oldum. "Arap dilinde eril ifadeler disil kavrama da sahiptir," deyiverdi.

Doğru. Ama sarfedeceğiniz her eril söz dişileri de kapsar genellemesi yanlış. mesela, siz karma bir sınıfta, bütün öğrencilere hitaben, öğrencilerin olumlu olumsuz efalini peş peşe sıralarken, sözlerinizin arasında hepsine ilişkin olanlar olduğu gibi sadece erkeklere veya sadece kızlara yönedlik olanları da vardır.

Kast ettiğim ayet 5.ayetin devamı 6.ayettir.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Kast ettiğim ayet 5.ayetin devamı 6.ayettir.

Yani 6. ayetin muhataplari kadinlar degil erkeklerdir? Mümkün degil. Cünkü 5. ayetin muhatabi kadin, erkek bütün inananlar olduguna göre onun devami olan ayet te ayni kimselere hitap eder yani kadin, erkek bütün inananlara.

Gramer acisindan ALÂ kelimesiyle ilgili cikariminiz Müminûn 1-6'nin anlam bütünlügünü yok ediyor. Oysa aslolan anlamdir. Dil dediginiz onun araci. 

Bir dilbilgisi "hasta"sinin, kendi görüsünü acikladiktan sonra "Dilbilgisi acisindan durum bu. Ama bunlar gramercilerin kurallari" diyerek ihtiyati elden birakmadigini hatirliyorum.  

Cikariminiz da yanlis. En azindan "qavvamîne alâ..."daki QAVVÂM yönetici degil destekci demek. Nisâ 34, 135 ile birlikte okundugunda bu acik ve net olarak görülür. 

Tamam,

konumuz o degil.

Ama yaptiginiz cikarimin cürük olduguna bir de o isaret ediyor. Hangimiz yanilmayiz ki güzel hocam.

Sevgi ile,

Hasan Akcay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Karsindaki Muhammed Elci olsaydi, ona da "Allah’ın dini bu, Allah ne diyorsa o" diyecektiniz.

Asla. Cünkü Muhammed nebi "Allah yeminleriniz kime sahipse onlar diyor ama köleleriniz demek istiyor" demezdi. Allah ne söylerse ona razi olurdu o (Yûnus 15). Razi olmayan sizsiniz. O yüzden Kur'ân'i degistiriyorsunuz.

"Esler nikahliysa onlar da nikahli." Öyle degil iste. Nikah evlenme akdidir, taraflar var. Köle ve cariye taraflardan biri degildir.

Allah'in dininde köleler ve cariyleler de evlendirilir (Nûr 32). Demek ki onlar da o akdin taraflarindan biri oluyor.

Bu bir yana...

Siz Allah'in dedigine razi olun önce. O, köleye köle diyor, yeminlerin sahip olduklarina yeminlerin sahip olduklari. Siz de öyle deyin. O zaman göreceksiniz, yeminleriniz kime sahipse onlar akdin taraflarindan biridir.  

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Allah'in dininde köleler ve cariyleler de evlendirilir (Nûr 32). Demek ki onlar da o akdin taraflarindan biri oluyor.

Hani Allah köleliği bir çırpıda kaldırdıydı...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Siz Allah'in dedigine razi olun önce. O, köleye köle diyor, yeminlerin sahip olduklarina yeminlerin sahip olduklari. Siz de öyle deyin. O zaman göreceksiniz, yeminleriniz kime sahipse onlar akdin taraflarindan biridir.

Tamam hocam, kabul ediyorum Allah'ın dediğini. Ama Allah "yeminler" demiyor "eymân" diyor. Yeminler diyen sizsiniz Yani Hasan Akçay hoca diyor. Eymân yemînin çoğulu. Yemînin bir tek anlamı mı var? Allah Kuran'da yemîni hep aynı anlamda mı söyledi? Bi zahmet buna cevap verin, bakalım gerçekten Allah'ın dediği mi , Hasan hocanın dediği mi?